English    Türkçe    فارسی   

3
4257-4266

  • آدمی نزدیک عاقل چون خفیست ** چون بود آدم که در غیب او صفیست
  • Akıllıya nazaran insan bu kadar gizli olunca gayb âlemindeki seçilmiş insan nasıl olur?
  • تشبیه صورت اولیا و صورت کلام اولیا به صورت عصای موسی و صورت افسون عیسی علیهما السلام
  • Velîlerle velilerin sözleri Musa’nın aşasıyla İsa’nın afsununa benzer
  • آدمی همچون عصای موسی‌است ** آدمی همچون فسون عیسی‌است
  • İnsan, Musa’nın asasına benzer, İsa’nın afsunu gibidir.
  • در کف حق بهر داد و بهر زین ** قلب مومن هست بین اصبعین
  • Müminin kalbi, adalet sahibi olan ve yardım dilenen Allah elindedir. Allah’ın iki parmağı arasındadır.
  • ظاهرش چوبی ولیکن پیش او ** کون یک لقمه چو بگشاید گلو 4260
  • Asa, görünüşte bir sopadan ibarettir ama ağzını açtı mı bütün varlık, ona bir lokmadır.
  • تو مبین ز افسون عیسی حرف و صوت ** آن ببین کز وی گریزان گشت موت
  • İsa’nın afsunundaki harfe, sese bakma. Ondan, ölüm bile kaçıyor, sen ona bak!
  • تو مبین ز افسونش آن لهجات پست ** آن نگر که مرده بر جست و نشست
  • Afsunda ki o ehemmiyetsiz, o değersiz sözlere bakma, o afsunla ölünün sıçrayıp oturuşunu seyret.
  • تو مبین مر آن عصا را سهل یافت ** آن ببین که بحر خضرا را شکافت
  • O sopayı ehemmiyetsiz görme… Yemyeşil denizi nasıl böldü, onu gör!
  • تو ز دوری دیده‌ای چتر سیاه ** یک قدم فا پیش نه بنگر سپاه
  • Uzaktasın da yalnız birer kara çadırdır görüyorsun… Bir adım ilerle de orduyu gör!
  • تو ز دوری می‌نبینی جز که گرد ** اندکی پیش آ ببین در گرد مرد 4265
  • Uzak olduğundan yalnız bir toz dumandır görüyorum ama birazcık yaklaş, ileri var da topun içindeki adama bak!
  • دیده‌ها را گرد او روشن کند ** کوهها را مردی او بر کند
  • Onun tozu, gözleri aydın eder… Onun erliği, dağları yerinden söker!