English    Türkçe    فارسی   

1
26-35

  • عشق جان طور آمد عاشقا ** طور مست و خر موسی صاعقا
  • Ey âşık! Aşk; Tûr’un canı oldu. Tûr sarhoş, Mûsa da düşüp bayılmış!
  • با لب دمساز خود گر جفتمی ** همچو نی من گفتنیها گفتمی‌‌
  • Zamanımı beraber geçirdiğim arkadaşımın dudağına eş olsaydım (sırlarına tahammül edecek bir hemdem bulsaydım) ney gibi ben de söylenecek şeyleri söylerdim.
  • هر که او از هم زبانی شد جدا ** بی‌‌زبان شد گر چه دارد صد نوا
  • Dildeşinden ayrı düşen, yüz türlü nağmesi olsa bile dilsizdir.
  • چون که گل رفت و گلستان در گذشت ** نشنوی ز ان پس ز بلبل سر گذشت‌‌
  • Gül solup mevsim geçince artık bülbülden maceralar işitemezsin.
  • جمله معشوق است و عاشق پرده‌‌ای ** زنده معشوق است و عاشق مرده‌‌ای‌‌ 30
  • Her şey maşuktur, âşık bir perdedir. Yaşayan maşuktur, âşık bir ölüdür.
  • چون نباشد عشق را پروای او ** او چو مرغی ماند بی‌‌پر، وای او
  • Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir, vah ona!
  • من چگونه هوش دارم پیش و پس ** چون نباشد نور یارم پیش و پس‌‌
  • Sevgilimin nuru önde, artta olmadıkça ben nasıl önü, sonu idrak edebilirim?
  • عشق خواهد کاین سخن بیرون بود ** آینه غماز نبود چون بود
  • Aşk, bu sözün dışarı çıkıp yazılmasını ister; ayna gammaz olmaz da ne olur?
  • آینه‌‌ت دانی چرا غماز نیست ** ز انکه زنگار از رخش ممتاز نیست‌‌
  • Aynan, bilir misin, neden gammaz değil? Yüzünden tozu, pası silinmemiş de ondan!
  • عاشق شدن پادشاه بر کنیزک رنجور و تدبیر کردن در صحت او
  • Padişahın bir halayığa âşık olup satın alması, halayığın hastalanması, onu iyi etmek için tedbiri
  • بشنوید ای دوستان این داستان ** خود حقیقت نقد حال ماست آن‌‌ 35
  • Ey dostlar! Bu hikâyeyi dinleyiniz. Hakikatte o bizim bu günkü halimizdir.