English    Türkçe    فارسی   

2
1241-1250

  • Nice defalardır kötü huydan perişan bir hale düştün. Fakat duygun yok ki. Pek duygusuzlaştın.
  • بارها از خوی خود خسته شدی ** حس نداری سخت بی‏حس آمدی‏
  • Çirkin huyundan başkalarını, zarara soktuğundan başkalarına mazarrat verdiğinden,
  • گر ز خسته گشتن دیگر کسان ** که ز خلق زشت تو هست آن رسان‏
  • Gafilsen hiç olmazsa kendi yaraladığını bilirsin ya. Sen hem kendine azapsın, hem başkalarına!
  • غافلی باری ز زخم خود نه‏ای ** تو عذاب خویش و هر بیگانه‏ای‏
  • Ya baltayı al, ercesine vur, Ali gibi bu Hayber kapısını kopar.
  • یا تبر برگیر و مردانه بزن ** تو علی‏وار این در خیبر بکن‏
  • Yahut bu dikeni gülfidanına ulaştır, sevgilinin nurunu nâra kavuştur? 1245
  • یا به گلبن وصل کن این خار را ** وصل کن با نار نور یار را
  • Da onun nuru senin ateşini söndürsün; vuslatı, dikenini gül bahçesi haline getirsin.
  • تا که نور او کشد نار تو را ** وصل او گلشن کند خار تو را
  • Sen cehenneme benziyorsun, o ise mümindir. Mümine ateşi söndürmek imkânı var .
  • تو مثال دوزخی او مومن است ** کشتن آتش به مومن ممکن است‏
  • Mustafa, cehennemin sözünü naklederek buyurdu ki: “ Cehennem, korkusundan mümine yalvararak,
  • مصطفی فرمود از گفت جحیم ** کاو به مومن لابه گر گردد ز بیم‏
  • “Padişahım, çabuk geç, Nurun, ateşimi söndürecek” der.
  • گویدش بگذر ز من ای شاه زود ** هین که نورت سوز نارم را ربود
  • Şu halde ateşi helâk eden, müminin nurudur. Çünkü bir şeyi zıddından başka bir şeyle gidermek imkânsızdır. 1250
  • پس هلاک نار نور مومن است ** ز انکه بی‏ضد دفع ضد لا یمکن است‏