حلم ایشان کف بحر حلم ماست ** کف رود آید ولی دریا به جاست
O babaların, o anaların hilmi, şefkati, bizim hilim ve şefkat denizimizin köpüğüdür. Köpük gider gelir ama deniz bâkidir dedi.”
خود چه گویم پیش آن در این صدف ** نیست الا کف کف کف کف
Hayır, ne dedim? O inciye karşı bu sedef, köpük değil, köpüğünün köpüğüdür.
حق آن کف حق آن دریای صاف ** که امتحانی نیست این گفت و نه لاف
İşte o köpük hakkı için, o sâf deniz hakkı için bu söz bir sınama, bir lâf değil.
از سر مهر و صفاء است و خضوع ** حق آن کس که بدو دارم رجوع
Sevgiden, vefadan, boyun büküp teslim olmadan ileri gelmiştir. Huzuruna varacağım Tanrı hakkı için.
گر به پیشت امتحان است این هوس ** امتحان را امتحان کن یک نفس2680
Bu hevesim, sence sınamadan ibaretse bu sınamamı sına.
سر مپوشان تا پدید آید سرم ** امر کن تو هر چه بر وی قادرم
Sırrını saklama ki sırrım meydana çıksın. Elimden geleni; gücümün yettiğini buyur!
دل مپوشان تا پدید آید دلم ** تا قبول آرم هر آن چه قابلم
Gönlündekini benden gizleme de benim gönlümdeki de ortaya çıksın bu suretle ne yapabileceksem kabul edeyim.
چون کنم در دست من چه چاره است ** در نگر تا جان من چه کاره است
Fakat nasıl edeyim; elimde ne çare var? Bir bak hele, canım ne işe yarar ki?
تعیین کردن زن طریق طلب روزی کدخدای خود را و قبول کردن او
Kadının kocasına rızık isteme yolunu göstermesi, onun da kabul etmesi
گفت زن یک آفتابی تافته ست ** عالمی زو روشنایی یافته ست
Kadın dedi ki:”Bir güneş doğmuş, bütün cihan ondan aydınlanmıştır.
نایب رحمان خلیفهی کردگار ** شهر بغداد است از وی چون بهار2685
O Tanrı vekili, Tanrı halifesidir. Bağdat şehri, onun yüzünden bahar gibidir.
گر بپیوندی بدان شه شه شوی ** سوی هر ادبار تا کی میروی
O padişaha ulaşabilirsen padişah olursun. Ne vakte kadar ikbal sahibi olmayanların yanına gidip duracaksın?
همنشینی مقبلان چون کیمیاست ** چون نظرشان کیمیایی خود کجاست
İkbal sahiplerinin dostluğu kimya gibidir. Onların nazarına benzer kimya nerede?
چشم احمد بر ابو بکری زده ** او ز یک تصدیق صدیق آمده
Ahmed’in gözü Ebubekir’e değince o bir tasdik yüzünden Sıddıyk olmuştur.”
گفت من شه را پذیرا چون شوم ** بیبهانه سوی او من چون روم
Kocası, “Ben padişah huzuruna nasıl kabul olunurum; bir bahanesiz onun yanına nasıl giderim?
نسبتی باید مرا یا حیلتی ** هیچ پیشه راست شد بیآلتی2690
Buna bir münasebet, bir vesile gerek. Hiçbir sanat aletsiz meydana gelir mi?
همچو آن مجنون که بشنید از یکی ** که مرض آمد به لیلی اندکی
Mecnun gibi ki, birisinden Leylâ’nın bir parça hastalandığını duydu.
گفت آوه بیبهانه چون روم ** ور بمانم از عیادت چون شوم
Eyvah, dedi; bahanesiz nasıl gideyim? Gitmezsem, hatırını sormazsam ne hale gelirim?
لیتنی کنت طبیبا حاذقا ** کنت أمشی نحو لیلی سابقا
Keşke hazık bir hekîm olaydım...O vakit Leylâ’ya koşa, koşa giderdim.
قل تعالوا گفت حق ما را بدان ** تا بود شرم اشکنی ما را نشان
Tanrı, bize “Ya Muhammed, gelin de” buyurdu da bu davet, utanmamızın giderilmesine sebep oldu.
شب پران را گر نظر و آلت بدی ** روزشان جولان و خوش حالت بدی2695
Gece kuşlarının gözleri ve kabiliyetleri olsaydı gündüzün uçup gezerler, dönüp dolaşırlardı” dedi.
گفت چون شاه کرم میدان رود ** عین هر بیآلتی آلت شود
Kadın cevap verdi: “Kerem sahibi padişah meydana girer, kendisini gösterirse aletsizlik, aletin ta kendisi, vesileden mahrum oluş, vesilenin aynı oldu.
ز آن که آلت دعوی است و هستی است ** کار در بیآلتی و پستی است
Çünkü alet, vesile… dâvaya düşmektir, varlık alâmetidir. Asıl hüner aletsizliktedir, alçalmadadır."
گفت کی بیآلتی سودا کنم ** تا نه من بیآلتی پیدا کنم
Arap “Aletsiz nasıl alışveriş edeyim de aletsizliği elde edeyim?
پس گواهی بایدم بر مفلسی ** تا شهم رحمی کند یا مونسی
Müflisliğime de bir delil gerek ki padişah halime acısın.
تو گواهی غیر گفتوگو و رنگ ** وانما تا رحم آرد شاه شنگ2700
Sen, bana dedikodudan ve hileden başka bir şahit göster de o şen padişah merhamete gelsin.