Hûd, müminlerin bulundukları yerin çevresine bir çizgi çizdi. Rüzgâr, o araya gelince hafif ve lâtif bir halde esiyordu.
هر که بیرون بود ز آن خط جمله را ** پاره پاره میگسست اندر هوا855
Çizgiden dışarıda olanların hepsini, havada parça parça ediyordu.
همچنین شیبان راعی میکشید ** گرد بر گرد رمه خطی پدید
Şeybân-ı Râî de sürünün etrafında böyle apaçık bir çizgi çekerdi.
چون به جمعه میشد او وقت نماز ** تا نیارد گرگ آن جا ترک تاز
Cuma günü, namaz vakti Cuma namazına gidince kurtlar sürüye saldırmasın, yağmalamasınlar diye böyle yapardı.
هیچ گرگی در نرفتی اندر آن ** گوسفندی هم نگشتی ز آن نشان
Hiçbir kurt, çizgiden içeri girmezdi. Hiçbir koyun da çizgi dışına çıkmazdı.
باد حرص گرگ و حرص گوسفند ** دایرهی مرد خدا را بود بند
Tanrı erinin dairesi, kurdun hırs yeline de set ve mânia olmuştu, koyunun hırs yeline de.
همچنین باد اجل با عارفان ** نرم و خوش همچون نسیم یوسفان860
Böylece ecel rüzgârı da ariflere gül bahçelerinden esip gelen rüzgâr gibi lâtif ve hoştur.
آتش ابراهیم را دندان نزد ** چون گزیدهی حق بود چونش گزد
Ateş, İbrahim’e diş geçiremedi. Çünkü Tanrı seçilmişiydi, onu nasıl ısırabilir?
ز آتش شهوت نسوزد اهل دین ** باقیان را برده تا قعر زمین
Din erbabı da şehvet ateşinden yanmaz; hâlbuki başkalarını tâ yerin dibine geçirmiştir.
موج دریا چون به امر حق بتاخت ** اهل موسی را ز قبطی واشناخت
Deniz dalgası Tanrı fermanıyla koşunca Mûsâ kavmini Kıptilerden ayırt etti.
خاک قارون را چو فرمان در رسید ** با زر و تختش به قعر خود کشید
Tanrı fermanı erişince toprak, Karun’u altınlarıyla, tahtıyla tâ dibine çekti.
آب و گل چون از دم عیسی چرید ** بال و پر بگشاد مرغی شد پرید865
Su ile toprak, İsa’nın nefeslerinden gıdalanınca kol kanat açtı, kuş olup uçtu.
هست تسبیحت بخار آب و گل ** مرغ جنت شد ز نفخ صدق دل
Tanrı’yı tesbih etmen, su ve topraktan meydana gelmiş olan cesedinden çıkan bir buhardan, bir nefesten ibarettir. Fakat gönül doğruluğu yüzünden cennet kuşu olmuş, oraya uçup gitmiştir.