-
در سگ اصحاب خوبی ز ان وفود ** رفت تا جویای الله گشته بود 1425
- Eshabı Kehf’in köpeğine onlardan öyle bir huy sirayet etti ki sonunda Allah’ı aramaya koyuldu.
-
هر زمان در سینه نوعی سر کند ** گاه دیو و گه ملک گه دام و دد
- Kalpte her an bir çeşit şey baş gösterir. İnsan bazen şeytanlaşır, bazen melekleşir. Bazen tuzak kesilir, bazen yırtıcı hayvan!
-
ز آن عجب بیشه که شیر آگه است ** تا به دام سینهها پنهان ره است
- Aslanların bildiği o acayip ormandan, gönüller tuzağına gizli bir yolu bulunan o meşelikten,
-
دزدیی کن از درون مرجان جان ** ای کم از سگ از درون عارفان
- İçten içe hırsızlık et, can mercanını çal! Ey köpekten aşağı, ariflerin gönüllerinden o mercanı elde et.
-
چون که دزدی باری آن در لطیف ** چون که حامل میشوی باری شریف
- Mademki hırsızlık ediyorsun, bari lâtif inciyi çal! Mademki hamallık ediyorsun, bari yüce bir yük yüklen!
-
فهم کردن مریدان که ذو النون دیوانه نشده است قاصد کرده است
- Müritlerin, Zünnun’un deli olmayıp mahsustan öyle göründüğünü anlamaları
-
دوستان در قصهی ذو النون شدند ** سوی زندان و در آن رایی زدند 1430
- Dostlar Zünnun’un bu işinde düşünceye daldılar, zindana gittiler, bu hal hususunda konuşup fikirlerini söylemeye başladılar:
-
کاین مگر قاصد کند یا حکمتی است ** او در این دین قبلهای و آیتی است
- Dediler ki: “Bunu herhalde kasten yapıyor. Bunda bir hikmet var. O bu dinle bir kıbledir, bir delildir.
-
دور دور از عقل چون دریای او ** تا جنون باشد سفه فرمای او
- Ona delilik hükmetsin, o çaldırsın. İmkân mı var? Böyle bir şey onun deniz gibi hudutsuz aklından ne kadar uzak!
-
حاش لله از کمال جاه او ** کابر بیماری بپوشد ماه او
- Haşa delilik bulutu, onun ayını örtsün. Böyle bir şey onun ulu makamının kemalinden değildir.
-
او ز شر عامه اندر خانه شد ** او ز ننگ عاقلان دیوانه شد
- O halkın şerrinden bir bucağa sindi. Akıllılardan utandı da divane oldu.
-
او ز عار عقل کند تن پرست ** قاصدا رفته ست و دیوانه شده ست 1435
- Tane tapan sersem akıldan usanmış da bu yüzden mahsus kendisini deli göstermiştir.”
-
که ببندیدم قوی و ز ساز گاو ** بر سر و پشتم بزن وین را مکاو
- Maden de der ki: “Yiğit, beni bağla. Öküz kuyruğundan yapılma kamçı ile başıma, sırtıma vur. Fakat deşeleme!
-
تا ز زخم لخت یابم من حیات ** چون قتیل از گاو موسی ای ثقات
- Kamçı yarasından hayat bulayım. Musa’nın öküzü yüzünden dirilen maktul gibi dirileyim.
-
تا ز زخم لخت گاوی خوش شوم ** همچو کشتهی گاو موسی گش شوم
- Öküz kuyruğundan yapılma kamçının açtığı yaradan iyileşeyim, Musa’nın mucizesiyle dirilen o öldürülmüş adam gibi canlanayım.
-
زنده شد کشته ز زخم دم گاو ** همچو مس از کیمیا شد زر ساو
- O öldürülmüş adam öküz kuyruğu kamçısının açtığı yaradan dirildi. Bakır gibi kimya yüzünden altın oldu.
-
کشته بر جست و بگفت اسرار را ** وا نمود آن زمرهی خونخوار را 1440
- Sıçrayıp kalktı, sırları söyledi, kanını dökenleri gösterdi.
-
گفت روشن کاین جماعت کشتهاند ** کاین زمان در خصمیام آشفتهاند
- Beni bunlar öldürdü, bu fitnenin tohumunu bunlar ekti diye açıkça söz söyledi.
-
چون که کشته گردد این جسم گران ** زنده گردد هستی اسرار دان
- Bu ağır beden de öldürüldü mü sırları bilen ruh varlığı dirilir.
-
جان او بیند بهشت و نار را ** باز داند جملهی اسرار را
- O adamın canı cenneti de görür, cehennemi de. Bütün sırları da tanır, bilir.
-
وا نماید خونیان دیو را ** وا نماید دام خدعه و ریو را
- Kanlı şeytanları, hile ve hud’a tuzağını ve şeytanlıkları gösterir.
-
گاو کشتن هست از شرط طریق ** تا شود از زخم دمش جان مفیق 1445
- Kuyruğunun açacağı yara yüzünden can kurtulsun diye öküz kesmek, yol şartlarındandır.
-
گاو نفس خویش را زوتر بکش ** تا شود روح خفی زنده و بهش
- Sen de tez öküz nefsi tepele de gizli ruh dirilsin, akıllansın.
-
رجوع به حکایت ذو النون
- BASLIK YOK
-
چون رسیدند آن نفر نزدیک او ** بانگ بر زد هی کیانید اتقوا
- Onlar, ahvali anlamak üzere Zünnun’un yanına yaklaşınca Zünnun onlara bağırdı: “Hey, kimlersiniz? Sakının!”
-
با ادب گفتند ما از دوستان ** بهر پرسش آمدیم اینجا به جان
- Onlar, edepli, edepli “ Biz dostlardanız. Buraya canla başla hal hatır sormak için geldik.
-
چونی ای دریای عقل ذو فنون ** این چه بهتان است بر عقلت جنون
- Nasılsın ey hünerli, marifetli akıl denizi? Akıllı olduğun halde niye kendini deli gösteriyorsun, bu ne bühtan?