-
بس ثنایت گفتمی ای خوش خصال ** گر مرا یک رمز میگفتی ز حال 1905
- Ey iyi huylu, eğer bana bu hali kinaye ile bile olsa çıtlatsaydın seni bir hayli överdim.
-
لیک خامش کرده میآشوفتی ** خامشانه بر سرم میکوفتی
- Fakat sükût ederek kızgın göründüm. Hiçbir şey söylemeksizin kafama vurmaya başladın.
-
شد سرم کالیوه عقل از سر بجست ** خاصه این سر را که مغزش کمتر است
- Başım sersemleşti, aklım gitti. Hele benim bu başım. Zaten aklı da kıt!
-
عفو کن ای خوب روی خوب کار ** آن چه گفتم از جنون اندر گذار
- Ey yüzü de güzel, işi de güzel adam, affet. Deliliğimden söylediğim sözleri bağışla!
-
گفت اگر من گفتمی رمزی از آن ** زهرهی تو آب گشتی آن زمان
- Atlı “Eğer ben, bunu biraz çıtlatsaydım derhal yüreğin su kesilir, ödün patlardı.
-
گر ترا من گفتمی اوصاف مار ** ترس از جانت بر آوردی دمار 1910
- Yılanı anlatsaydım, korkudan canın çıkıverirdi.
-
مصطفی فرمود اگر گویم به راست ** شرح آن دشمن که در جان شماست
- Mustafa “Canınızdaki düşmanı size, olduğu gibi anlatsam.
-
زهرههای پر دلان هم بر درد ** نه رود ره نه غم کاری خورد
- Yiğitlerin bile ödü patlar.. ne yol yürümeğe takatları kalır, ne bir işin tasasına düşerler!
-
نه دلش را تاب ماند در نیاز ** نه تنش را قوت روزه و نماز
- Ne kimsenin gönlünde niyaz etmeğe kudret kalır, ne tenin de oruç tutmaya, namaz kılmaya kuvvet” buyurdu.
-
همچو موشی پیش گربه لا شود ** همچو بره پیش گرگ از جا رود
- Bunu duyan, kedi önündeki sıçan gibi yok olur; kurt önündeki kuzu gibi mahvolur..
-
اندر او نه حیله ماند نه روش ** پس کنم ناگفته تان من پرورش 1915
- Ne uyku uyuyabilir, ne yemek yiyebilir. Onun için ben sizi, bunu söylemeden terbiye etmekte, yetiştirmekteyim.
-
همچو بو بکر ربابی تن زنم ** دست چون داود در آهن زنم
- Ebu Bekr-i Rebabi gibi susmakta, Davut gibi demire el vurmaktayım.
-
تا محال از دست من حالی شود ** مرغ پر برکنده را بالی شود
- Bu suretle de olmayacak şey, benim elimde mümkün olur, bir hale yola girer, kanadı yolunmuş kuşun bile kanadı çıkar.
-
چون ید الله فوق أیدیهم بود ** دست ما را دست خود فرمود احد
- Çünkü Allah’ın eli, insanların ellerinden üstündür. Tek Allah da bizim elimize “ Benim elim” demiştir.
-
پس مرا دست دراز آمد یقین ** بر گذشته ز آسمان هفتمین
- Şu halde şüphe yok ki benim kolum uzundur; her yere, her şeye erişir. Ta yedinci kat gökten bile aşar.
-
دست من بنمود بر گردون هنر ** مقریا بر خوان که انشق القمر 1920
- Elim gökte bile hünerler göstermiştir. Ey Kuran okuyan “İnşakkal Kamer” ayetini okuyuver!
-
این صفت هم بهر ضعف عقلهاست ** با ضعیفان شرح قدرت کی رواست
- Bu övüş de akıllar zayıf olduğu içindir. Zayıf olanlara kudreti anlatmaya imkân mı var?
-
خود بدانی چون بر آری سر ز خواب ** ختم شد و الله أعلم بالصواب
- Uykudan başkaldırırsan anlarsın. Bu iş böyledir işte. Doğrusunu Allah daha iyi bilir.
-
مر ترا نه قوت خوردن بدی ** نه ره و پروای قی کردن بدی
- Eğer sen içinde ki yılanı bilseydin ne elma yemeğe kuvvetin kalırdı, ne yol yürümeye, ne de kusmağa!
-
میشنیدم فحش و خر میراندم ** رب یسر زیر لب میخواندم
- Sen beni sövüyordun, ben de seslenmiyor, fakat atımı sürüyordum. Gizlice de Yarabbi, sen işimi kolaylaştır demekteydim.
-
از سبب گفتن مرا دستور نه ** ترک تو گفتن مرا مقدور نه 1925
- Sebebi söylememe izin yoktu, fakat seni kendi haline bırakmaya da kaadir değilim.
-
هر زمان میگفتم از درد درون ** اهد قومی إنهم لا یعلمون
- Her an gönlümdeki dert yüzünden, Yarabbi, kavmime yolu sen göster, çünkü onlar bilmiyorlar, demekteydim” dedi.
-
سجدهها میکرد آن رسته ز رنج ** کای سعادت ای مرا اقبال و گنج
- Derdinden kurtulan adam, secdeler etmekte “ Ey bana saadet, ikbal ve hazine olan!
-
از خدا یابی جزاها ای شریف ** قوت شکرت ندارد این ضعیف
- Ey yüce kişi! Allah’tan hayırlar bul! Bu zayıfın sana şükretmeye kudreti yok.
-
شکر حق گوید ترا ای پیشوا ** آن لب و چانه ندارم و آن نوا
- Mükâfatını Allah versin. Ağzım, dilim, sana şükretmekte âciz” demekteydi.