-
عشوههای یار بد منیوش هین ** دام بین ایمن مرو تو بر زمین
- Kötü dostun işvelerine kulak verme; yeryüzünde tuzak gör, emniyetle yürüme.
-
صد هزار ابلیس لاحول آر بین ** آدما ابلیس را در مار بین
- Yüz binlerce “ Lâhavle” okuyan Şeytan’a bak; ey Âdem, iblisi gör, bak nasıl yılanda gizlenmiş!
-
دم دهد گوید ترا ای جان و دوست ** تا چو قصابی کشد از دوست پوست
- Dostun postunu yüzmek için kasap gibi sana “Ey can, ey sevgili” diye hitap eder.
-
دم دهد تا پوستت بیرون کشد ** وای او کز دشمنان آفیون چشد
- Bu suretle postunu yüzmek ister. Düşmanların afyonunu tadan kişinin vay haline!
-
سر نهد بر پای تو قصابوار ** دم دهد تا خونت ریزد زار زار 260
- Ağlatıp inleterek kanını dökmek için kasap gibi ayağın baş kor, sana hitaplarda bulunur.
-
همچو شیری صید خود را خویش کن ** ترک عشوهی اجنبی و خویش کن
- Aslanlar gibi avını kendin avla. Yabancının yaltaklanmasını da terk et, akrabanın yaltaklanmasını da!
-
همچو خادم دان مراعات خسان ** بیکسی بهتر ز عشوهی ناکسان
- Aşağılık kişilerin hürmetini, hatır saymasını, o hizmetçinin hürmeti ve hatır sayması gibi bil. Kimsesizlik, adam olmayan kişilerin işvesinden iyidir.
-
در زمین مردمان خانه مکن ** کار خود کن کار بیگانه مکن
- İnsanların arazisine ev kurma, kendi işini, gör yabancı kişinin işini değil!
-
کیست بیگانه تن خاکی تو ** کز برای اوست غمناکی تو
- Yabancı kişi kimdir? Senin toprak bedenin, senin gama, eleme düşmen de onun yüzündendir.
-
تا تو تن را چرب و شیرین میدهی ** جوهر خود را نبینی فربهی 265
- Tene yağlı, ballı şeyleri verdikçe cevherini, hakikatini semirmiş göremezsin.
-
گر میان مشک تن را جا شود ** روز مردن گند او پیدا شود
- Teni miskler içine yerleştirsen yine ölüm gününde pis kokusu meydana çıkar.
-
مشک را بر تن مزن بر دل بمال ** مشک چه بود نام پاک ذو الجلال
- Miski tene sürme, gönle sür. Misk nedir? Ululuk sahibi Allah’ın adı.
-
آن منافق مشک بر تن مینهد ** روح را در قعر گلخن مینهد
- O münafık, miski tene sürer de ruhu, külhanın ta dibine sokar.
-
بر زبان نام حق و در جان او ** گندها از فکر بیایمان او
- Dilin de Allah adı, canındaysa imansız düşüncesi yüzünden pis kokular!
-
ذکر با او همچو سبزه گلخن است ** بر سر مبرز گلست و سوسن است 270
- Onun zikretmesi külhanda biten yeşilliğe, aptes bozulan yerde yetişen gül ve süsene benzer.
-
آن نبات آن جا یقین عاریت است ** جای آن گل مجلس است و عشرت است
- O yeşillik orada ariyettir. O gülün yeri oturulan işret edilen yerdir.
-
طیبات آید به سوی طیبین ** للخبیثین الخبیثات است هین
- Temiz şeyler temizlere aittir; pisler de pis şeylere... Kendine gel!
-
کین مدار آنها که از کین گمرهند ** گورشان پهلوی کین داران نهند
- Kin yüzünden yol azıtanlara kin tutma. Çünkü onların kabirlerini de kin tutanların yanına kazarlar.
-
اصل کینه دوزخ است و کین تو ** جزو آن کل است و خصم دین تو
- Kinin aslı cehennemdir. Senin kinin o küll’ün cüz’üdür, dinin de düşmanı.
-
چون تو جزو دوزخی پس هوش دار ** جزو سوی کل خود گیرد قرار 275
- Mademki sen cehennemin cüz’üsün; aklını başına al cüzü, küllünün yanında karar eder.
-
تلخ با تلخان یقین ملحق شود ** کی دم باطل قرین حق شود
- Acı, mutlaka acılara katılır. Bâtıl söz nasıl olur da Hakk’a ulaşır?
-
ای برادر تو همان اندیشهای ** ما بقی تو استخوان و ریشهای
- Kardeş, sen ancak o düşünceden, o ruhtan ibaretsin. Mütebaki varlığın bakımındansa kemik ve deriden başka bir şey değilsin.
-
گر گل است اندیشهی تو گلشنی ** ور بود خاری تو هیمهی گلخنی
- Düşüncen, manevi varlığın gülse, gül bahçesisin; dikense külhana lâyıksın.
-
گر گلابی، بر سر و جیبت زنند ** ور تو چون بولی برونت افکنند
- Gül suyu isen seni başa sürer, koyuna serperler; sidik gibiysen dışarı atarlar.
-
طبلهها در پیش عطاران ببین ** جنس را با جنس خود کرده قرین 280
- Koku satanların tablalarına bak. Her cinsi, kendi cinsinin yanına korlar.