- 
		    گر همیخواهی که آن خلعت رسد ** پس بگریان طفل دیده بر جسد
- O libası elde etmek istersen cesedindeki göz çocuğunu ağlat!
- 
		  ترسانیدن شخصی زاهد را که کم گری تا کور نشوی
- Birisinin bir zahidi az ağla ki kör olmayasın diye korkutması
- 
		   زاهدی را گفت یاری در عمل ** کم گری تا چشم را ناید خلل   445
- Bir zahide, çalışıp, savaşan bir dostu “Az ağla ki gözün bozulmasın “ dedi.
- 
		    گفت زاهد از دو بیرون نیست حال ** چشم بیند یا نبیند آن جمال
- Zahit dedi ki: “İş iki halden dışarı olamaz. Göz, ya yüzü görür, ya görmez.
- 
		    گر ببیند نور حق خود چه غم است ** در وصال حق دو دیده چه کم است
- Eğer Allah nurunu görürse ne gam? Allah visaline erişmek için iki gözden olmak pek değersiz bir şey!
- 
		    ور نخواهد دید حق را گو برو ** این چنین چشم شقی گو کور شو
- Yok, eğer Allah nurunu, Allah ziyasını görmeyecekse böyle kötü gözün kör olması daha iyi!”
- 
		    غم مخور از دیده کان عیسی تراست ** چپ مرو تا بخشدت دو چشم راست
- Gözden dolayı gam yeme ki İsa, senindir. Eğri yürüme de sana iki doğru göz bağışlasın.
- 
		   عیسی روح تو با تو حاضر است ** نصرت از وی خواه کاو خوش ناصر است   450
- Ruhunun İsa’sı senin yanındadır, ondan yardım dile. Çünkü o, yardım etti mi adamakıllı eder.
- 
		    لیک بیگار تن پر استخوان ** بر دل عیسی منه تو هر زمان
- Fakat ey temiz can, kemiklerle dolu olan tenle İsa’nın gönlüne saldırma, onun gönlünü çiğneme!
- 
		    همچو آن ابله که اندر داستان ** ذکر او کردیم بهر راستان
- Doğru kişilere anlattığımız hikâyedeki ahmağa benzeme.
- 
		    زندگی تن مجو از عیسیات ** کام فرعونی مخواه از موسیات
- İsa’ndan ten diriliği arama, Musa’dan Firavunluk muradı dileme!
- 
		    بر دل خود کم نه اندیشهی معاش ** عیش کم ناید تو بر درگاه باش
- Gönlüne geçim kaygısını az koy, sen kapıda oldukça rızkın azalmaz.
- 
		   این بدن خرگاه آمد روح را ** یا مثال کشتیی مر نوح را   455
- Bu beden, ruha bir otağdır. Yahut da Nuh’un gemisine benzer.
- 
		    ترک چون باشد بیابد خرگهی ** خاصه چون باشد عزیز درگهی
- Türk sağ oldukça mutlaka kendisine bir otağ bulur, hele Hak kapısının azizi olursa.
- 
		  تمامی قصهی زنده شدن استخوانها به دعای عیسی علیه السلام
- Bütün kemiklerin İsa Aleyhisselâm’ın duasıyla dirilmesi
- 
		    خواند عیسی نام حق بر استخوان ** از برای التماس آن جوان
- İsa, o gencin isteğiyle kemiklere Allah adını okudu.
- 
		    حکم یزدان از پی آن خام مرد ** صورت آن استخوان را زنده کرد
- Allah’ın hükmü, o çiğ herif için o kemikleri diriltti.
- 
		    از میان بر جست یک شیر سیاه ** پنجهای زد کرد نقشش را تباه
- Aradan bir kara aslan da dirilip sıçradı, ahmağa bir pençe vurup öldürdü.
- 
		   کلهاش بر کند مغزش ریخت زود ** مغز جوزی کاندر او مغزی نبود   460
- Kellesini kopardı, hemen beynini yere akıttı. Kafasında ceviz içi kadar beyin bile yoktu.
- 
		    گر و را مغزی بدی اشکستنش ** خود نبودی نقص الا بر تنش
- Zaten beyni bile olsaydı o kırılmakta, o helâk olmakla ancak bedeni zail olur, ruhu kalırdı.
- 
		    گفت عیسی چون شتابش کوفتی ** گفت ز آن رو که تو زو آشوفتی
- İsa aslana ,”Neden derhal onu paraladın?” dedi. Aslan, ”Sen ondan sıkılmış, perişan bir hale gelmiştin de ondan “ diye cevap verdi.
- 
		    گفت عیسی چون نخوردی خون مرد ** گفت در قسمت نبودم رزق خورد
- İsa, “O halde niçin kanını içmedin?” deyince de dedi ki: “O benim rızkım değildi. Bana nasip olmamıştı.”
- 
		    ای بسا کس همچو آن شیر ژیان ** صید خود ناخورده رفته از جهان
- Nice kişiler vardır ki, o kükremiş aslan gibi avını yemeden dünyadan gitmiştir.
- 
		   قسمتش کاهی نه و حرصش چو کوه ** وجه نه و کرده تحصیل وجوه   465
- Kısmeti bir saman çöpü bile değilken hırsı dağ kadar. Allah’a yüzü yok. Âlem yanında kadir kıymet kazanmış!
- 
		    ای میسر کرده بر ما در جهان ** سخره و بیگار ما را وارهان
- Ey bize güç şeyleri kolaylaştıran Allah! Bizi abes ve boş şeylerden kurtar.
- 
		    طعمه بنموده به ما و آن بوده شست ** آن چنان بنما به ما آن را که هست
- Bize rızık diye gösterdin, hâlbuki tuzakmış. Bize her şeyi olduğu gibi göster.
- 
		    گفت آن شیر ای مسیحا این شکار ** بود خالص از برای اعتبار
- O aslan ,”Ey Mesih, bu avlanma ancak ibret içindi.