-
گفت کاری کرد کان عار وی است ** کشتمش کان خاک ستار وی است
- Adam “ Çok ayıp bir iş işledi, bende onu öldürdüm. Ayıbını toprak örtsün” diye cevap verdi.
-
گفت آن کس را بکش ای محتشم ** گفت پس هر روز مردی را کشم 780
- Kınayan “Be adam, ananı öldüreceğine o kişiyi öldürseydin” deyince dedi ki: “Her gün başka birisini mi öldüreyim?
-
کشتم او را رستم از خونهای خلق ** نای او برم به است از نای خلق
- Onu öldürdüm, halkın kanına girmekten kurtuldum; halkın boğazını keseceğime onu boğazladım, bu daha iyi!”
-
نفس تست آن مادر بد خاصیت ** که فساد اوست در هر ناحیت
- O kötü huylu ana, fesadı her tarafta zahir olan nefsindir.
-
هین بکش او را که بهر آن دنی ** هر دمی قصد عزیزی میکنی
- Her an onun için bir azize kastedip duruyorsun; kendine gel, onu öldür!
-
از وی این دنیای خوش بر تست تنگ ** از پی او با حق و با خلق جنگ
- Onun yüzünden bu güzel dünya sana dar geliyor. Onun yüzünden Allah ile de savaşıyorsun, halkla da.
-
نفس کشتی باز رستی ز اعتذار ** کس ترا دشمن نماند در دیار 785
- Nefsini öldürürsen özür serdetmeden kurtulursun, ülkede hiçbir düşmanın olmaz.
-
گر شکال آرد کسی بر گفت ما ** از برای انبیا و اولیا
- Bir kimse peygamberlerle velileri düşünüp sözümüzden şüpheye düşer.
-
کانبیا را نه که نفس کشته بود ** پس چراشان دشمنان بود و حسود
- “Peygamberlerin nefisleri helâk olmamış mıydı? Onların neden düşmanları vardı, onlara niye haset ediyorlardı?” derse,
-
گوش کن تو ای طلبکار صواب ** بشنو این اشکال و شبهت را جواب
- Ey doğru söz arayan, kulağını aç! Bu şüpheye, bu tereddüde vereceğimiz cevap şu:
-
دشمن خود بودهاند آن منکران ** زخم بر خود میزدند ایشان چنان
- O münkirler, kendilerinin düşmanlarıydı; onlar kendilerini yaralıyorlardı.
-
دشمن آن باشد که قصد جان کند ** دشمن آن نبود که خود جان میکند 790
- Düşman, ona derler ki cana kastetsin. Kendi kendisine can çekişene düşman demezler.
-
نیست خفاشک عدوی آفتاب ** او عدوی خویش آمد در حجاب
- Yarasacağız, güneşin düşmanı değildir, hicaba girmiş, kendi kendisine düşman olmuştur.
-
تابش خورشید او را میکشد ** رنج او خورشید هرگز کی کشد
- Güneşin ziyası onu öldürür; fakat güneş, yarasanın zahmetini hiç çeker mi, yarasa güneşe bir kötülükte bulunabilir mi?
-
دشمن آن باشد کز او آید عذاب ** مانع آید لعل را از آفتاب
- Düşman, ona derler ki ondan bir azap, bir eziyet gelsin; kabiliyeti olan taşın güneş tesiriyle lâl olmasına mümanaat etsin!
-
مانع خویشند جملهی کافران ** از شعاع جوهر پیغمبران
- Halbuki kâfirlerin hepsi de peygamberlerin cevherlerindeki ziyadan kendilerini men ederler.!
-
کی حجاب چشم آن فردند خلق ** چشم خود را کور و کژ کردند خلق 795
- Halk, nasıl olur da o tek kişinin gözüne perde olur? Bilâkis kendi gözlerini kör eder, kendi gözlerini kötü bir hale sokarlar.
-
چون غلام هندویی کاو کین کشد ** از ستیزهی خواجه خود را میکشد
- Efendisiyle inada girişip kinlenerek kendisini öldüren Arap köle gibi!
-
سر نگون میافتد از بام سرا ** تا زیانی کرده باشد خواجه را
- Köle, sahibine ziyan vermek için kendisini damdan baş aşağı yere atar, helâk olup gider!
-
گر شود بیمار دشمن با طبیب ** ور کند کودک عداوت با ادیب
- Hasta, doktora düşman olmuş; çocuk, kendisini terbiye edene düşmanlık beslemiş;( zarar kime?)!
-
در حقیقت ره زن جان خودند ** راه عقل و جان خود را خود زدند
- Hakikatte hasta da, çocuk da kendi yolunu vurmakta, kendi akıl ve canının yolunu kesmektedir.
-
گازری گر خشم گیرد ز آفتاب ** ماهیی گر خشم میگیرد ز آب 800
- Bez yıkayan, güneşe kızar; balık, denize hiddet ederse,
-
تو یکی بنگر که را دارد زیان ** عاقبت که بود سیاه اختر از آن
- Bir bak, ziyanı kime? Sonunda bu kızgınlık yüzünden kimin bahtı kararır?
-
گر ترا حق آفریند زشت رو ** هان مشو هم زشت رو هم زشت خو
- Allah seni çirkin yarattıysa kendine gel de bari hem yüzü çirkin, hem huyu çirkin olma!
-
ور برد کفشت مرو در سنگلاخ ** ور دو شاخ استت مشو تو چار شاخ
- Ayakkabın olsa bile taşlığa gitme. İki boynuzun varsa dört boynuzlu olma!