هر که کاملتر بود او در هنر ** او بمعنی پس بصورت پیشتر
Hüner ve marifette kim daha kâmilse mana bakımından artta sureta ileridedir.
راجعون گفت و رجوع این سان بود ** که گله وا گردد و خانه رود
Allah “Geri dönenler” dedi. Geri dönmek sürünün yazıdan gelip ağıla gitmesine benzer.
چونک واگردید گله از ورود ** پس فتد آن بز که پیش آهنگ بود
Sürü, yazıdan dönüp geldi mi giderken en önde olan keçi artta kalır.
پیش افتد آن بز لنگ پسین ** اضحک الرجعی وجوه العابسین1120
Giderken geride kalan topal keçiye gelince suratı asıkları bile güldürecek bir halde öne düşer.
از گزافه کی شدند این قوم لنگ ** فخر را دادند و بخریدند ننگ
Bu kavim, laf olsun diye topal olmadılar ya… övünmeyi terk ettiler de ârı satın aldılar.
پا شکسته میروند این قوم حج ** از حرج راهیست پنهان تا فرج
Bu kavim, hacca ayakları kırık olduğu halde topallaya topallaya giderler. Sıkıntıdan kurtuluşa gizli bir yol vardır.
دل ز دانشها بشستند این فریق ** زانک این دانش نداند آن طریق
Bu tarife gönüllerini bilgilerden yıkayıp arıtmışlardır. Çünkü bu yol, zahirî bilgiyi tanımaz.
دانشی باید که اصلش زان سرست ** زانک هر فرعی به اصلش رهبرست
Bu yolda, aslı o âlemden olan bir bilgi gerek. Zira her feri, aslında yol gösterir.
هر پری بر عرض دریا کی پرد ** تا لدن علم لدنی میبرد1125
Her kanat, denizi aşacak kudrete nereden sahip olacak? Allah bilgisi gerek ki insanı Allah’a ulaştırsın.
پس چرا علمی بیاموزی به مرد ** کش بباید سینه را زان پاک کرد
Şu halde adama sonunda gönülden silinip arıtılması lâzım olan bilgiyi neye öğretirsin?
پس مجو پیشی ازین سر لنگ باش ** وقت وا گشتن تو پیش آهنگ باش
Öyleyse bu âlemde ileri gitmeye heves etme, topal ol da geri dönerken en öne düş.
آخرون السابقون باش ای ظریف ** بر شجر سابق بود میوهی طریف
Ey nazik adam, ileri giden son gelenlerden ol. Taze ve turfanda meyve, ağaca nazaran daha ileridedir, derecesi daha üstündür.
گرچه میوه آخر آید در وجود ** اولست او زانک او مقصود بود
Gerçi meyve ağaçtan sonra vücuda gelir, fakat hakikatte evvel odur, çünkü ağaçtan maksat odur.
چون ملایک گوی لا علم لنا ** تا بگیرد دست تو علمتنا1130
Melekler gibi "Bizim bilgimiz yok" de de, “Ancak senin bildirdiğin bilgiyi biliriz” sırrı elini tutsun.
گر درین مکتب ندانی تو هجا ** همچو احمد پری از نور حجی
Bu mektep de hecelemeyi bilmezsen Ahmed gibi akıl ve irfan nuriyle dolarsın.
گر نباشی نامدار اندر بلاد ** گم نهای الله اعلم بالعباد
Şehirlerde ad san sahibi olmazsan, Allah kullarının halini daha iyi bilir ya, kaybolmazsın, merak etme.
اندر آن ویران که آن معروف نیست ** از برای حفظ گنجینهی زریست
Altın definesini bilinmeyen viranelere gizlerler?
موضع معروف کی بنهند گنج ** زین قبل آمد فرج در زیر رنج
Hiç defineyi bilinen yere koyarlar mı? İşte kurtulmanın, halâs olmanın da zahmet ve meşakkatlerde gizlenmesi buna benzer.
خاطر آرد بس شکال اینجا ولیک ** بسکلد اشکال را استور نیک1135
Burada hatıra birçok şüpheler, tereddütler gelebilir ama iyi at, kösteklerini kırar, bukağıdan kurtuluverir.
هست عشقش آتشی اشکالسوز ** هر خیالی را بروبد نور روز
Onun sevgisi, şüphe ve tereddütleri yakan bir ateştir. Gündüzün nuru, bütün hayalleri siler süpürür.
هم از آن سو جو جواب ای مرتضا ** کین سال آمد از آن سو مر ترا
Ey Allah rızasını elde eden, bu sual, sana o taraftan geldi, cevabını da o taraftan ara.
گوشهی بی گوشهی دل شهرهیست ** تاب لا شرقی و لا غرب از مهیست
Gönlün köşesiz köşesi yok mu? İşte o bucak, padişaha varan bir yoldur. Gönlün doğudan da olmayan, batıdan da olmayan aydınlığı, tek bir aydan meydana gelir.
تو ازین سو و از آن سو چون گدا ** ای که معنی چه میجویی صدا
Ey mana dağı, sen yoksullar gibi bu tarafa o tarafta neden ses arayıp durursun.
هم از آن سو جو که وقت درد تو ** میشوی در ذکر یا ربی دوتو1140
Derde düşünce iki büklüm olup “Yarabbi” diye yalvardığın taraf yok mu, bu sesi de o tarafta ara.
وقت درد و مرگ آن سو مینمی ** چونک دردت رفت چونی اعجمی
Dert ve ölüm zamanı o tarafa yönelir, feryat ve figana düşersin. Dertten kurtulunca neden yabancıya dönüyor, hiç o tarafı aklına bile getirmiyorsun?