اندر آن ویران که آن معروف نیست ** از برای حفظ گنجینهی زریست
Altın definesini bilinmeyen viranelere gizlerler?
موضع معروف کی بنهند گنج ** زین قبل آمد فرج در زیر رنج
Hiç defineyi bilinen yere koyarlar mı? İşte kurtulmanın, halâs olmanın da zahmet ve meşakkatlerde gizlenmesi buna benzer.
خاطر آرد بس شکال اینجا ولیک ** بسکلد اشکال را استور نیک1135
Burada hatıra birçok şüpheler, tereddütler gelebilir ama iyi at, kösteklerini kırar, bukağıdan kurtuluverir.
هست عشقش آتشی اشکالسوز ** هر خیالی را بروبد نور روز
Onun sevgisi, şüphe ve tereddütleri yakan bir ateştir. Gündüzün nuru, bütün hayalleri siler süpürür.
هم از آن سو جو جواب ای مرتضا ** کین سال آمد از آن سو مر ترا
Ey Allah rızasını elde eden, bu sual, sana o taraftan geldi, cevabını da o taraftan ara.
گوشهی بی گوشهی دل شهرهیست ** تاب لا شرقی و لا غرب از مهیست
Gönlün köşesiz köşesi yok mu? İşte o bucak, padişaha varan bir yoldur. Gönlün doğudan da olmayan, batıdan da olmayan aydınlığı, tek bir aydan meydana gelir.
تو ازین سو و از آن سو چون گدا ** ای که معنی چه میجویی صدا
Ey mana dağı, sen yoksullar gibi bu tarafa o tarafta neden ses arayıp durursun.
هم از آن سو جو که وقت درد تو ** میشوی در ذکر یا ربی دوتو1140
Derde düşünce iki büklüm olup “Yarabbi” diye yalvardığın taraf yok mu, bu sesi de o tarafta ara.
وقت درد و مرگ آن سو مینمی ** چونک دردت رفت چونی اعجمی
Dert ve ölüm zamanı o tarafa yönelir, feryat ve figana düşersin. Dertten kurtulunca neden yabancıya dönüyor, hiç o tarafı aklına bile getirmiyorsun?
وقت محنت گشتهای الله گو ** چونک محنت رفت گویی راه کو
Mihnet zamanında “Allah” demeye başlar, sıkıntın geçti mi “Nerede ona yol ?” dersin.
این از آن آمد که حق را بی گمان ** هر که بشناسد بود دایم بر آن
Bu hal, şundan ileri geliyor: “Allah’ı şeksiz, şüphesiz bilen, tanıyan, daima onu anlar, ondan hiç ayrılmaz.
وانک در عقل و گمان هستش حجاب ** گاه پوشیدست و گه بدریده جیب
Fakat akıl ve şüphe hicaplarında kalan kişiye Allah tecellisi, gâh örtülür, gâh yenini, yakasını yırtıp görünür.