تو بنادر آمدی در جان و دل ** ای دل و جان از قدوم تو خجل
Sen, cana da nadir gelirsin, gönüle de. Senin kudumuna karşı bir şey yapamadığından can da mahcuptur, gönül de!
چند کردم مدح قوم ما مضی ** قصد من زانها تو بودی ز اقتضا
Geçmiş kavimleri ne kadar methettim, fakat bütün bunlardan maksadım sensin.
خانهی خود را شناسد خود دعا ** تو بنام هر که خواهی کن ثنا
Dua, çıktığı evi bilir, sen kimin adını anarsan an, kimi översen öv!
بهر کتمان مدیح از نا محل ** حق نهادست این حکایات و مثل
Övüşleri namahrem olanlardan gizlemek için Allah bile hikâyeler söylemekte, misaller getirmektedir.
گر چه آن مدح از تو هم آمد خجل ** لیک بپذیرد خدا جهد المقل2115
O medihler de sana karşı hiçtir, onlar da senden utanıyorlar ama yoksul, elinden ne gelebilirse armağan olarak onu sunar, Allah, bu armağanı da kabul eder.
حق پذیرد کسرهای دارد معاف ** کز دو دیدهی کور دو قطره کفاف
Allah, âciz kişinin aczini hoş görür. Körün gözlerindeki iki katra yaşı da kabul eder. Zaten körün gözünde bu iki katradan başka ne bulunabilir ki?
مرغ و ماهی داند آن ابهام را ** که ستودم مجمل این خوشنام را
Ben o güzelim adı pek kısa bir tarzda övdüm; bunu kuş da biliyor, balık da!
تا برو آه حسودان کم وزد ** تا خیالش را به دندان کم گزد
Sebebi de şu: Hasetçiler, kıskanıp haset ederek ah etmesinler, hayalini dişleriyle dişlemesinler!
خود خیالش را کجا یابد حسود ** در وثاق موش طوطی کی غنود
Ama zaten hasetçi, onun hayalini nereden bulacak? Hiç fare deliğinde dudu kuşu oturur mu?
آن خیال او بود از احتیال ** موی ابروی ویست آن نه هلال2120
O hasetçinin gördüğü hayal, onun hayali değildir ki… O hilâl değil, onun kendi kaşının kılı!
مدح تو گویم برون از پنج و هفت ** بر نویس اکنون دقوقی پیش رفت
Ben seni beş duyguyla yedi kat göğe sığmayacak bir şekilde öveceğim. Şimdi yaz bakalım: Dekukî ileri geçip imam oldu.
پیش رفتن دقوقی به امامت آن قوم
Dekukî’nin ileri geçip onlara imam olması
در تحیات و سلام الصالحین ** مدح جملهی انبیا آمد عجین