English    Türkçe    فارسی   

3
2569-2593

  • هین ازو بگریز چون آهو ز شیر ** سوی او مشتاق ای دانا دلیر
  • Kendine gel, ondan ceylân, aslandan nasıl kaçarsa öyle kaç! Ey bilgili yiğit, sakın onun yanına koşma!
  • گریختن عیسی علیه السلام فراز کوه از احمقان
  • İsa Aleyhisselâm’ın ahmaklardan dağa kaçması
  • عیسی مریم به کوهی می‌گریخت ** شیرگویی خون او می‌خواست ریخت 2570
  • Meryem oğlu İsa, sanki bir aslan kanını dökmek istiyormuş da ondan kaçıyormuş gibi bir dağa kaçıyordu.
  • آن یکی در پی دوید و گفت خیر ** در پیت کس نیست چه گریزی چو طیر
  • Birisi, ardından koşup dedi ki: “Hayrola… Peşinde kimse yok, neden böyle kuş gibi kaçıyorsun?”
  • با شتاب او آنچنان می‌تاخت جفت ** کز شتاب خود جواب او نگفت
  • İsa, öyle hızlı koşmaktaydı ki acelesinden cevap bile vermedi.
  • یک دو میدان در پی عیسی براند ** پس بجد جد عیسی را بخواند
  • Adam, bir müddet İsa’nı peşinden koştu, ardını bırakmayıp bağırdı:
  • کز پی مرضات حق یک لحظه بیست ** که مرا اندر گریزت مشکلیست
  • “Allah rızası için bir an olsun dur. Neden kaçıyorsun. Merak ettim.
  • از کی این سو می‌گریزی ای کریم ** نه پیت شیر و نه خصم و خوف و بیم 2575
  • Ardında ne aslan var, ne düşman… Ne bir şeyden korkmana lüzum var, ne bir şeyden ürkmene sebep! O tarafa doğru neden koşuyor, kimden kaçıyorsun a kerem sahibi?”
  • گفت از احمق گریزانم برو ** می‌رهانم خویش را بندم مشو
  • İsa dedi ki: “Bir ahmaktan kaçıyorum. Yürü, benim yolumu kesme, kendimi kurtarayım!”
  • گفت آخر آن مسیحا نه توی ** که شود کور و کر از تو مستوی
  • Adam dedi ki: “Körün gözlerini, sağırın kulağına açan Mesih sen değil misin?
  • گفت آری گفت آن شه نیستی ** که فسون غیب را ماویستی
  • İsa “Evet, benim” dedi. Adam “gayb afsunlarına me’va olan.
  • چون بخوانی آن فسون بر مرده‌ای ** برجهد چون شیر صید آورده‌ای
  • O afsunu ölüye okuyunca ölüyü, av bulmuş aslan gibi sıçrayıp dirilten padişah sen değil misin!” dedi.
  • گفت آری آن منم گفتا که تو ** نه ز گل مرغان کنی ای خوب‌رو 2580
  • İsa “Benim” dedi. Adam dedi ki: “A güzel yüzlü, topraktan kuşlar yapan sen değil misin?!”
  • گفت آری گفت پس ای روح پاک ** هرچه خواهی می‌کنی از کیست باک
  • İsa. “Evet benim” dedi. Adam “Peki, öyleyse ey tertemiz ruh, dilediğini yaparken kimden korkuyorsun?
  • با چنین برهان که باشد در جهان ** که نباشد مر ترا از بندگان
  • Âlemde bu kadar mucizelerin varken senin kullarından olmayan kim?”
  • گفت عیسی که به ذات پاک حق ** مبدع تن خالق جان در سبق
  • İsa dedi ki: “Teni eşsiz örneksiz yaratan, canı ezelden halk eden Allah’ın tertemiz zatına ant olsun…
  • حرمت ذات و صفات پاک او ** که بود گردون گریبان‌چاک او
  • Onun pak zatiyle sıfatları hakkı için… Felek bile yenini, yakasını yırtmış, ona âşık olmuştur.
  • کان فسون و اسم اعظم را که من ** بر کر و بر کور خواندم شد حسن 2585
  • O afsunu, o İsm-i Âzam’ı köre okudum, gözleri açıldı; sağıra okudum, kulakları duydu.
  • بر که سنگین بخواندم شد شکاف ** خرقه را بدرید بر خود تا بناف
  • Taş gibi dağa okudum, yarıldı göbeğine kadar hırkasını yırttı!
  • برتن مرده بخواندم گشت حی ** بر سر لاشی بخواندم گشت شی
  • Ölüye okudum dirildi. Hiçbir şey olmayan, vücudu bulunmayan şeye okudum, meydana geldi, bir şey oldu!
  • خواندم آن را بر دل احمق بود ** صد هزاران بار و درمانی نشد
  • Fakat ahmağın gönlüne yüz binlerce kere okudum, fayda vermedi.
  • سنگ خارا گشت و زان خو بر نگشت ** ریگ شد کز وی نروید هیچ کشت
  • Mermer bir kaya kesildi, ona tesir bile etmedi. Âdeta kuma döndü, ondan bir şey bitmesine imkân yok!”
  • گفت حکمت چیست کنجا اسم حق ** سود کرد اینجا نبود آن را سبق 2590
  • Adam, “Allah adının köre, sağıra ölüye tesir edip de ahmağa tesir ermemesinin hikmeti ne?
  • آن همان رنجست و این رنجی چرا ** او نشد این را و آن را شد دوا
  • Onlar da illet, bu da illet... Neden onlara tesir ediyor da buna tesir etmiyor?” dedi.
  • گفت رنج احمقی قهر خداست ** رنج و کوری نیست قهر آن ابتلاست
  • İsa dedi ki. “Ahmaklık, Allah kahrıdır. Hastalık, körlük, kahır değildir, bir iptilâdır.
  • ابتلا رنجیست کان رحم آورد ** احمقی رنجیست کان زخم آورد
  • İptilâ, acınacak bir illettir, ona kul da acır, Allah da… Fakat ahmaklık, öyle bir illettir ki ahmağa da mazarrat verir, onunla konuşana da!