آن یکی در پی دوید و گفت خیر ** در پیت کس نیست چه گریزی چو طیر
Birisi, ardından koşup dedi ki: “Hayrola… Peşinde kimse yok, neden böyle kuş gibi kaçıyorsun?”
با شتاب او آنچنان میتاخت جفت ** کز شتاب خود جواب او نگفت
İsa, öyle hızlı koşmaktaydı ki acelesinden cevap bile vermedi.
یک دو میدان در پی عیسی براند ** پس بجد جد عیسی را بخواند
Adam, bir müddet İsa’nı peşinden koştu, ardını bırakmayıp bağırdı:
کز پی مرضات حق یک لحظه بیست ** که مرا اندر گریزت مشکلیست
“Allah rızası için bir an olsun dur. Neden kaçıyorsun. Merak ettim.
از کی این سو میگریزی ای کریم ** نه پیت شیر و نه خصم و خوف و بیم 2575
Ardında ne aslan var, ne düşman… Ne bir şeyden korkmana lüzum var, ne bir şeyden ürkmene sebep! O tarafa doğru neden koşuyor, kimden kaçıyorsun a kerem sahibi?”
گفت از احمق گریزانم برو ** میرهانم خویش را بندم مشو
İsa dedi ki: “Bir ahmaktan kaçıyorum. Yürü, benim yolumu kesme, kendimi kurtarayım!”
گفت آخر آن مسیحا نه توی ** که شود کور و کر از تو مستوی
Adam dedi ki: “Körün gözlerini, sağırın kulağına açan Mesih sen değil misin?
گفت آری گفت آن شه نیستی ** که فسون غیب را ماویستی
İsa “Evet, benim” dedi. Adam “gayb afsunlarına me’va olan.
چون بخوانی آن فسون بر مردهای ** برجهد چون شیر صید آوردهای
O afsunu ölüye okuyunca ölüyü, av bulmuş aslan gibi sıçrayıp dirilten padişah sen değil misin!” dedi.
گفت آری آن منم گفتا که تو ** نه ز گل مرغان کنی ای خوبرو 2580
İsa “Benim” dedi. Adam dedi ki: “A güzel yüzlü, topraktan kuşlar yapan sen değil misin?!”
گفت آری گفت پس ای روح پاک ** هرچه خواهی میکنی از کیست باک
İsa. “Evet benim” dedi. Adam “Peki, öyleyse ey tertemiz ruh, dilediğini yaparken kimden korkuyorsun?
با چنین برهان که باشد در جهان ** که نباشد مر ترا از بندگان
Âlemde bu kadar mucizelerin varken senin kullarından olmayan kim?”
گفت عیسی که به ذات پاک حق ** مبدع تن خالق جان در سبق
İsa dedi ki: “Teni eşsiz örneksiz yaratan, canı ezelden halk eden Allah’ın tertemiz zatına ant olsun…
حرمت ذات و صفات پاک او ** که بود گردون گریبانچاک او
Onun pak zatiyle sıfatları hakkı için… Felek bile yenini, yakasını yırtmış, ona âşık olmuştur.
کان فسون و اسم اعظم را که من ** بر کر و بر کور خواندم شد حسن 2585
O afsunu, o İsm-i Âzam’ı köre okudum, gözleri açıldı; sağıra okudum, kulakları duydu.
بر که سنگین بخواندم شد شکاف ** خرقه را بدرید بر خود تا بناف
Taş gibi dağa okudum, yarıldı göbeğine kadar hırkasını yırttı!
برتن مرده بخواندم گشت حی ** بر سر لاشی بخواندم گشت شی
Ölüye okudum dirildi. Hiçbir şey olmayan, vücudu bulunmayan şeye okudum, meydana geldi, bir şey oldu!
خواندم آن را بر دل احمق بود ** صد هزاران بار و درمانی نشد
Fakat ahmağın gönlüne yüz binlerce kere okudum, fayda vermedi.
سنگ خارا گشت و زان خو بر نگشت ** ریگ شد کز وی نروید هیچ کشت
Mermer bir kaya kesildi, ona tesir bile etmedi. Âdeta kuma döndü, ondan bir şey bitmesine imkân yok!”
گفت حکمت چیست کنجا اسم حق ** سود کرد اینجا نبود آن را سبق 2590
Adam, “Allah adının köre, sağıra ölüye tesir edip de ahmağa tesir ermemesinin hikmeti ne?
آن همان رنجست و این رنجی چرا ** او نشد این را و آن را شد دوا
Onlar da illet, bu da illet... Neden onlara tesir ediyor da buna tesir etmiyor?” dedi.
گفت رنج احمقی قهر خداست ** رنج و کوری نیست قهر آن ابتلاست
İsa dedi ki. “Ahmaklık, Allah kahrıdır. Hastalık, körlük, kahır değildir, bir iptilâdır.
ابتلا رنجیست کان رحم آورد ** احمقی رنجیست کان زخم آورد
İptilâ, acınacak bir illettir, ona kul da acır, Allah da… Fakat ahmaklık, öyle bir illettir ki ahmağa da mazarrat verir, onunla konuşana da!
آنچ داغ اوست مهر او کرده است ** چارهای بر وی نیارد برد دست
Ahmağa vurulan dağ, Allah mührüdür. Ona bir çare bulmanın imkânı yok!”
ز احمقان بگریز چون عیسی گریخت ** صحبت احمق بسی خونها که ریخت 2595
İsa nasıl kaçtıysa sen de ahmaktan kaç! Ahmakla sohbet, nice kanlar döktü!