تا ثنای تو بگوید فضل هو ** که حسد آرد فلک بر جاه تو
Bu suretle de Allah seni övsün, rütbene gök bile haset etsin.
چون طبیبان را نگه دارید دل ** خود ببینید و شوید ازخود خجل2730
Doktorların rızasını elde ederseniz kendinizi görür, halinizi bilir, ayıplarınızı anlar, kendi kendinizden utanırsınız.
دفع این کوری بدست خلق نیست ** لیک اکرام طبیبان از هدیست
Bu körlüğü defetmek halkın elinde değildir; bu, doktorlara Allah tarafından lütfedilmiş bir hidayettir.
این طبیبان را به جان بنده شوید ** تا به مشک و عنبر آکنده شوید
Bu doktorlara candan kul olun da miskle, amberle dolun!”
متهم داشتن قوم انبیا را
Halkın peygamberleri itham etmesi
قوم گفتند این همه زرقست و مکر ** کی خدا نایب کند از زید و بکر
Onlarsa, bunların hepsi riyadan, hileden ibaret dediler; nasıl olur da Allah falanı, filanı kendisine vekil eder?
هر رسول شاه باید جنس او ** آب و گل کو خالق افلاک کو
Padişah elçisinin padişah cinsinden olması lâzım. Suyla toprak nerede, gökleri yaratan nerede,
مغز خر خوردیم تا ما چون شما ** پشه را داریم همراز هما2735
Kafamızda eşek beyni mi var ki sizin gibi bir sineği hüma kuşuyla bir tutalım?
کو هما کو پشه کو گل کو خدا ** ز آفتاب چرخ چه بود ذره را
Hüma nerede, sinek nerede? Toprak nerede, Allah nerede? Gökteki güneşle zerrenin ne münasebeti var?
این چه نسبت این چه پیوندی بود ** تاکه در عقل و دماغی در رود
Bu münasebet, bu alâka, hiç akıllı adamın kabul edeceği şey mi?
حکایت خرگوشان کی خرگوشی راپیش پیل فرستادند کی بگو کی من رسول ماه آسمانم پیش تو کی ازین چشمه آب حذر کن چنانک در کتاب کلیله تمام گفته است
Tavşanların, “Ben ayın elçisiyim; ay, bu çeşmeden vazgeç diyor” demesi için bir tavşanı elçi olarak file göndermeleri – bu hikâyenin tamamı Kelile kitabında vardır -
این بدان ماند که خرگوشی بگفت ** من رسول ماهم و با ماه جفت
Bu, bir tavşanın “Ben ayın elçisiyim, onunla eşim” demesine benzer.
کز رمهی پیلان بر آن چشمهی زلال ** جمله نخجیران بدند اندر وبال
Bütün av hayvanları, fil sürüsünün yüzünden suyu güzel kaynağa gidemez olmuşlardı.
جمله محروم و ز خوف از چشمه دور ** حیلهای کردند چون کم بود زور2740
Hepsi de korkularından oraya yanaşamıyorlardı. Güçleri, kuvvetleri yoktu, bir düzen düzdüler.
از سر که بانگ زد خرگوش زال ** سوی پیلان در شب غرهی هلال
Bir ihtiyar tavşan, ayın ilk gecesi dağın tepesine çıkıp bağırdı:
که بیا رابع عشر ای شاهپیل ** تا درون چشمه یابی این دلیل
Ey fil padişahı, ayın on dördüncü gecesi gel de kaynağa bak, sözümün doğruluğunu gör!
شاهپیلا من رسولم پیش بیست ** بر رسولان بند و زجر و خشم نیست
Ben elçiyim, elçiye zeval yok… Ona ne kızılır, sövülür, ne hapse atılır.
ماه میگوید که ای پیلان روید ** چشمه آن ماست زین یکسو شوید
Ay diyor ki: “Filler, buradan gidin, kaynak bizimdir, dağılın buradan!