او بفرمودستمان این بندگی ** نیست ما را از خود این گویندگی
Bize o kulluğu o buyurdu… Bu söz söylememiz, kendiliğimizden değil ki!
جان برای امر او داریم ما ** گر به ریگی گوید او کاریم ما
Canımız, onun emrini yerine getirmek için… Bunun için yaşıyoruz, bunun için yaratıldık. Kuma tohum ek dese bile biz ekeriz.
غیر حق جان نبی را یار نیست ** با قبول و رد خلقش کار نیست2930
Peygamberin canına Allah’tan başka bir dost yoktur. Halk, sözünü kabul edecekmiş, reddedecekmiş… Bununla hiçbir alışverişi bulunmaz ki!
مزد تبلیغ رسالاتش ازوست ** زشت و دشمنرو شدیم از بهر دوست
Allah, emirlerini halka bildirir, bunu için alacağı ücreti de Allah verir. Biz, sevgilinin uğrunda halka çirkin göründük; yüzümüz, düşman yüzüne benzedi gitti!
ما برین درگه ملولان نیستیم ** تا ز بعد راه هر جا بیستیم
Fakat bu kapıdan usanmadık da, usanmayız da. Yol uzun olduğundan her yerde oturup dinleniyoruz.
دل فرو بسته و ملول آنکس بود ** کز فراق یار در محبس بود
Sevgiliden ayrılan, hapislere düşen adamın gönlü soğur, o çeşit adam usanır, bıkar.
دلبر و مطلوب با ما حاضرست ** در نثار رحمتش جان شاکرست
Hâlbuki bizim sevgilimiz, bizim dilediğimiz canan, bizimle beraber… Rahmetini saçıp durmakta; canımız da ona şükretmekte.
در دل ما لالهزار و گلشنیست ** پیری و پژمردگی را راه نیست2935
Bizim gönlümüzde lâlelik var, gül bahçesi var. Oraya solmanın, perişan olmanın yolu yok!
دایما تر و جوانیم و لطیف ** تازه و شیرین و خندان و ظریف