بانگ میزد نک نوای بینوا ** قحطها و دردها را نک دوا3015
İşte azıkların azığı... İşte kıtlıkların, dertlerin devası diye nâralar atıyordu.
چونک دود و شور او بسیار شد ** هر که صوفی بود با او یار شد
Dumanı başından çıkıp neşesi, zevki arttıkça arttı… Sofilerde ona uydular, semâa başladılar.
کخکخی و های و هویی میزدند ** تای چندی مست و بیخود میشدند
Kih, kih gülmeye, hay huy etmeye koyuldular… Defalarca kendilerinden geçip kendilerine geldiler.
بوالفضولی گفت صوفی را که چیست ** سفرهای آویخته وز نان تهیست
Herzevekilin biri, sofiye “Çiviye asılı ve içinde ekmek olmayan bomboş sofra nedir ki seni bu derece zevke, vecde getiriyor?” dedi.
گفت رو رو نقش بیمعنیستی ** تو بجو هستی که عاشق نیستی
Sofi dedi ki: “ Yürü git be… Sen manasız bir suretten ibaretsin… Sen varlık peşinde koş, âşık değilsin sen.
عشق نان بی نان غذای عاشق است ** بند هستی نیست هر کو صادقست3020
Aşığın gıdası, ekmeksiz ekmeğe âşık olmaktır. Aşkında doğru olan kişi. Varlığa bağlanmaz.
عاشقان را کار نبود با وجود ** عاشقان را هست بی سرمایه سود
Âşıkların varlıkla işi yoktur… Âşıklar, kârı sermayesiz elde ederler.
بال نه و گرد عالم میپرند ** دست نه و گو ز میدان میبرند
Kanatları yoktur, âlemin etrafında uçarlar… Elleri yoktur, topu meydandan kaparlar!
آن فقیری کو ز معنی بوی یافت ** دست ببریده همی زنبیل بافت
Mana kokusunu duyan o yoksul da eli kesik olduğu halde zembil örerdi ya!
عاشقان اندر عدم خیمه زدند ** چون عدم یکرنگ و نفس واحدند
Âşıklar, yoklukta çadır kurarlar… Onlar, yokluk gibi bir renktedirler, bir tek ruhları vardır onların!
شیرخواره کی شناسد ذوق لوت ** مر پری را بوی باشد لوت و پوت3025
Süt emen çocuk yemekten nasıl zevk alabilir? Perinin gıdası kokudan ibarettir.
آدمی کی بو برد از بوی او ** چونک خوی اوست ضد خوی او
Fakat insanoğlu perinin kokusundan koku alabilir mi? Huyu, onun huyunun zıddıdır.
یابد از بو آن پری بویکش ** تو نیابی آن ز صد من لوت خوش
Perinin az bir güzel kokudan aldığı zevki, sen yüz batman güzel yemekten bile alamazsın.
پیش قبطی خون بود آن آب نیل ** آب باشد پیش سبطی جمیل
Nil ırmağının suyu Mısırlılara kan kesildiği halde İsrailoğulları’na sudur.
جاده باشد بحر ز اسرائیلیان ** غرقه گه باشد ز فرعون عوان
Deniz, Firavunu boğduğu halde İsrailoğulları’na bir ana cadde haline gelir.
مخصوص بودن یعقوب علیه السلام به چشیدن جام حق از روی یوسف و کشیدن بوی حق از بوی یوسف و حرمان برادران و غیر هم ازین هر دو
Allah kadehini Yusuf’un yüzünden içmek, Allah kokusunu Yusuf’un kokusundan duymak, Yakup aleyhisselâm’a mahsustur. Yusuf’un kardeşleri de bunlardan mahrumdur başkaları da
آنچ یعقوب از رخ یوسف بدید ** خاص او بد آن به اخوان کی رسید3030
Yakup’un, Yusuf’un yüzünde gördüğü nur, ancak Yakup’a mahsustu. Kardeşleri bunu nereden görecekler?
این ز عشقش خویش در چه میکند ** و آن بکین از بهر او چه میکند
Bu, sevgiliye olan sevdası yüzünden kendini kuyulara atar. Öbürü kininden sevgiliye kuyu kazar!
سفرهی او پیش این از نان تهیست ** پیش یعقوبست پر کو مشتهیست
Sofra, onun önünde ekmeksizdir, bomboştur… Fakat Yakup’un önünde nimetlerle dopdoludur, iştahını açar.
روی ناشسته نبیند روی حور ** لا صلوة گفت الا بالطهور