-
هر که او چل گام کوری را کشد ** گشت آمرزیده و یابد رشد
- Kim bir körü kırk adım yederse günahları bağışlanır, doğru yolu bulur!”
-
پس بکش تو زین جهان بیقرار ** جوق کوران را قطار اندر قطار 1470
- eksik
-
کار هادی این بود تو هادیی ** ماتم آخر زمان را شادیی
- Doğru yolu gösterenin işi budur; sen de doğru yolu gösterensin... Ahir zamanın yasına neşesin sen!
-
هین روان کن ای امام المتقین ** این خیالاندیشگان را تا یقین
- Ey takva sahiplerinin imamı, bu hayallere kapılanları, yakîn makamına kadar götür!
-
هر که در مکر تو دارد دل گرو ** گردنش را من زنم تو شاد رو
- Kim gönlünden sana karşı bir hile, bir düzen düşünürse onun boynunu ben vururum, sen tasalanma, neşelen, neşeli neşeli yürü!
-
بر سر کوریش کوریها نهم ** او شکر پندارد و زهرش دهم
- Onun körlüğüne körlükler katarım... O, şeker sanır ama ben ona zehir veririm!
-
عقلها از نور من افروختند ** مکرها از مکر من آموختند 1475
- Akıllar benim nurumla parlar, aydınlanır... Hileler, benim hilemden öğrenilir!
-
چیست خود آلاجق آن ترکمان ** پیش پای نره پیلان جهان
- Âlemdeki erkek fillerin ayaklarına göre Türkmen’in kara çadırı nedir ki?
-
آن چراغ او به پیش صرصرم ** خود چه باشد ای مهین پیغامبرم
- Ey benim en ulu Peygamberim, onun mumu, kasırgama karşı nedir?
-
خیز در دم تو بصور سهمناک ** تا هزاران مرده بر روید ز خاک
- Derhal korkunç sûr sesiyle kalk da binlerce ölü, topraktan çıksın!
-
چون تو اسرافیل وقتی راستخیز ** رستخیزی ساز پیش از رستخیز
- Sen vaktin İsrafil’isin; doğruca kalk da kıyametten önce bir kıyamet kopar!
-
هر که گوید کو قیامت ای صنم ** خویش بنما که قیامت نک منم 1480
- Kim, “hani, nerede kıyamet?” derse a güzelim, kendini göster, işte kıyamet benim de!
-
در نگر ای سایل محنتزده ** زین قیامت صد جهان افزون شده
- Ey mihnetlere düşmüş de soru soran kişi, dikkat et, bak da gör. Bu kıyametten yüzlerce âlem kopmada!
-
ور نباشد اهل این ذکر و قنوت ** پس جواب الاحمق ای سلطان سکوت
- Bu zikir ve kunut ehli olmasa ahmağın sorusuna verilecek cevap sükûttan ibarettir padişahım!
-
ز آسمان حق سکوت آید جواب ** چون بود جانا دعا نامستجاب
- Duamız kabul edilmeyince Allah göğünden isteğimize sükûtla cevap verilir canım!
-
ای دریغا وقت خرمنگاه شد ** لیک روز از بخت ما بیگاه شد
- Harman devşirme zamanı geldi ama yazıklar olsun... Gün bahtımız yüzünden geçti gitti!
-
وقت تنگست و فراخی این کلام ** تنگ میآید برو عمر دوام 1485
- Gün dar... Hâlbuki bu söz, o kadar geniş ki bütün bir ömür bile ona az gelir!
-
نیزهبازی اندرین کوههای تنگ ** نیزهبازان را همی آرد به تنگ
- Bu daracık çukurlarda mızrak oyununa girişmek, bu oyunu oynayanları utandırır!
-
وقت تنگ و خاطر و فهم عوام ** تنگتر صد ره ز وقت است ای غلام
- Vakit dar... Fakat oğul, halkın hatırı ve anlayışı da vakitten yüz kere daha dar!
-
چون جواب احمق آمد خامشی ** این درازی در سخن چون میکشی
- Ahmağın cevabı, mademki sükûttur... Ne diye sözü uzatıp durursun?
-
از کمال رحمت و موج کرم ** میدهد هر شوره را باران و نم
- Allah rahmetinin yüceliği ve kerem denizinin dalgalanması yüzünden her çorak yere yağmur yağdırıp ıslatmada!
-
در بیان آنک ترک الجواب جواب مقرر این سخن کی جواب الاحمق سکوت شرح این هر دو درین قصه است کی گفته میآید
- Cevap vermemek de cevaptır sözü, ahmağa verilecek cevap susmaktır sözünü tenkit eder. Her ikisi de bu hikâyeyle anlatılmaktadır.
-
بود شاهی بود او را بندهای ** مرده عقلی بود و شهوتزندهای 1490
- Bir padişahın aklı ölmüş, şehveti diri bir kölesi vardı.
-
خردههای خدمتش بگذاشتی ** بد سگالیدی نکو پنداشتی
- Padişahın ince hizmetlerini bırakır, kötü düşüncelere dalar, fakat yaptığını iyi sanırdı!
-
گفت شاهنشه جرااش کم کنید ** ور بجنگد نامش از خط بر زنید
- Padişah nafakasını azaltın... Söylenir dırlanırsa adını kullar arasından silin dedi.
-
عقل او کم بود و حرص او فزون ** چون جرا کم دید شد تند و حرون
- Kölenin aklı azdı, hırsı çok... Nafakasını az görünce kızdı, serkeşleşti.