English    Türkçe    فارسی   

4
1473-1497

  • هر که در مکر تو دارد دل گرو ** گردنش را من زنم تو شاد رو
  • Kim gönlünden sana karşı bir hile, bir düzen düşünürse onun boynunu ben vururum, sen tasalanma, neşelen, neşeli neşeli yürü!
  • بر سر کوریش کوریها نهم ** او شکر پندارد و زهرش دهم
  • Onun körlüğüne körlükler katarım... O, şeker sanır ama ben ona zehir veririm!
  • عقلها از نور من افروختند ** مکرها از مکر من آموختند 1475
  • Akıllar benim nurumla parlar, aydınlanır... Hileler, benim hilemden öğrenilir!
  • چیست خود آلاجق آن ترکمان ** پیش پای نره پیلان جهان
  • Âlemdeki erkek fillerin ayaklarına göre Türkmen’in kara çadırı nedir ki?
  • آن چراغ او به پیش صرصرم ** خود چه باشد ای مهین پیغامبرم
  • Ey benim en ulu Peygamberim, onun mumu, kasırgama karşı nedir?
  • خیز در دم تو بصور سهمناک ** تا هزاران مرده بر روید ز خاک
  • Derhal korkunç sûr sesiyle kalk da binlerce ölü, topraktan çıksın!
  • چون تو اسرافیل وقتی راست‌خیز ** رستخیزی ساز پیش از رستخیز
  • Sen vaktin İsrafil’isin; doğruca kalk da kıyametten önce bir kıyamet kopar!
  • هر که گوید کو قیامت ای صنم ** خویش بنما که قیامت نک منم 1480
  • Kim, “hani, nerede kıyamet?” derse a güzelim, kendini göster, işte kıyamet benim de!
  • در نگر ای سایل محنت‌زده ** زین قیامت صد جهان افزون شده
  • Ey mihnetlere düşmüş de soru soran kişi, dikkat et, bak da gör. Bu kıyametten yüzlerce âlem kopmada!
  • ور نباشد اهل این ذکر و قنوت ** پس جواب الاحمق ای سلطان سکوت
  • Bu zikir ve kunut ehli olmasa ahmağın sorusuna verilecek cevap sükûttan ibarettir padişahım!
  • ز آسمان حق سکوت آید جواب ** چون بود جانا دعا نامستجاب
  • Duamız kabul edilmeyince Allah göğünden isteğimize sükûtla cevap verilir canım!
  • ای دریغا وقت خرمنگاه شد ** لیک روز از بخت ما بیگاه شد
  • Harman devşirme zamanı geldi ama yazıklar olsun... Gün bahtımız yüzünden geçti gitti!
  • وقت تنگست و فراخی این کلام ** تنگ می‌آید برو عمر دوام 1485
  • Gün dar... Hâlbuki bu söz, o kadar geniş ki bütün bir ömür bile ona az gelir!
  • نیزه‌بازی اندرین کوه‌های تنگ ** نیزه‌بازان را همی آرد به تنگ
  • Bu daracık çukurlarda mızrak oyununa girişmek, bu oyunu oynayanları utandırır!
  • وقت تنگ و خاطر و فهم عوام ** تنگ‌تر صد ره ز وقت است ای غلام
  • Vakit dar... Fakat oğul, halkın hatırı ve anlayışı da vakitten yüz kere daha dar!
  • چون جواب احمق آمد خامشی ** این درازی در سخن چون می‌کشی
  • Ahmağın cevabı, mademki sükûttur... Ne diye sözü uzatıp durursun?
  • از کمال رحمت و موج کرم ** می‌دهد هر شوره را باران و نم
  • Allah rahmetinin yüceliği ve kerem denizinin dalgalanması yüzünden her çorak yere yağmur yağdırıp ıslatmada!
  • در بیان آنک ترک الجواب جواب مقرر این سخن کی جواب الاحمق سکوت شرح این هر دو درین قصه است کی گفته می‌آید
  • Cevap vermemek de cevaptır sözü, ahmağa verilecek cevap susmaktır sözünü tenkit eder. Her ikisi de bu hikâyeyle anlatılmaktadır.
  • بود شاهی بود او را بنده‌ای ** مرده عقلی بود و شهوت‌زنده‌ای 1490
  • Bir padişahın aklı ölmüş, şehveti diri bir kölesi vardı.
  • خرده‌های خدمتش بگذاشتی ** بد سگالیدی نکو پنداشتی
  • Padişahın ince hizmetlerini bırakır, kötü düşüncelere dalar, fakat yaptığını iyi sanırdı!
  • گفت شاهنشه جرااش کم کنید ** ور بجنگد نامش از خط بر زنید
  • Padişah nafakasını azaltın... Söylenir dırlanırsa adını kullar arasından silin dedi.
  • عقل او کم بود و حرص او فزون ** چون جرا کم دید شد تند و حرون
  • Kölenin aklı azdı, hırsı çok... Nafakasını az görünce kızdı, serkeşleşti.
  • عقل بودی گرد خود کردی طواف ** تا بدیدی جرم خود گشتی معاف
  • Aklı olsaydı kendi kendinin etrafında döner dolaşır, düşünür taşınır da suçunu görür, kendisini affettirirdi.
  • چون خری پابسته تندد از خری ** هر دو پایش بسته گردد بر سری 1495
  • Eşekliği yüzünden bir ayağı bağlanmış eşek serkeşliğe kalkıştı mı iki ayağı da boynuna bağlanır!
  • پس بگوید خر که یک بندم بست ** خود مدان کان دو ز فعل آن خسست
  • Eşek, bana bir bağ kâfidir derse aldırış etme! Çünkü bu iki bağ, o bayağı hayvanın hareketi yüzünden bağlanmıştır!
  • در تفسیر این حدیث مصطفی علیه‌السلام کی ان الله تعالی خلق الملائکة و رکب فیهم العقل و خلق البهائم و رکب فیها الشهوة و خلق بنی آدم و رکب فیهم العقل و الشهوة فمن غلب عقله شهوته فهو اعلی من الملائکة و من غلب شهوته عقله فهو ادنی من البهائم
  • Mustafa aleyhisselâm “Ulu Allah melekleri yarattı, onlara akıl verdi. Hayvanları yarattı, onlara hem akıl verdi hem şehvet. Kimin aklı, şehvetinden üstün olursa meleklerden daha yücedir. Kimin şehveti aklından üstünse hayvanlardan aşağıdır” dedi; bu hadisin tefsiri
  • در حدیث آمد که یزدان مجید ** خلق عالم را سه گونه آفرید
  • Hadiste gelmiştir: Ulu Allah, halkı üç çeşit yarattı.