-
یک سریه میفرستادش رسول ** به هر جنگ کافر و دفع فضول
- Peygamber, kâfilerle savaşmak, abes şeyleri gidermek için bir ordu gönderiyordu.
-
یک جوانی را گزید او از هذیل ** میر لشکر کردش و سالار خیل
- Huzeyl kabilesinden bir genci seçti, orduya emir etti.
-
اصل لشکر بیگمان سرور بود ** قوم بیسرور تن بیسر بود
- Askerin aslı kumandandır... Kumandansız kavim, başsız bedene benzer!
-
این همه که مرده و پژمردهای ** زان بود که ترک سرور کردهای 1995
- Şu ölüşün, solup gidişin, hep başbuğu terk etmendendir.
-
از کسل وز بخل وز ما و منی ** میکشی سر خویش را سر میکنی
- Usançtan, nekeslikten, benlikten baş çekmede, kendini başbuğ saymadasın!
-
همچو استوری که بگریزد ز بار ** او سر خود گیرد اندر کوهسار
- Tıpkı yükten kaçan katır gibi... O da başını alır, dağları boylar!
-
صاحبش در پی دوان کای خیره سر ** هر طرف گرگیست اندر قصد خر
- Sahibi, a sersem... Her tarafta eşek avlamak üzere sinmiş bir kurt var...
-
گر ز چشمم این زمان غایب شوی ** پیشت آید هر طرف گرگ قوی
- Şimdi gözümden kayboldun mu her yandan kuvvetli bir kurt çıkagelir.
-
استخوانت را بخاید چون شکر ** که نبینی زندگانی را دگر 2000
- Kemiklerini şeker gibi ezer, ufalar... Artık bir daha diriliği göremezsin bile!
-
آن مگیر آخر بمانی از علف ** آتش از بیهیزمی گردد تلف
- Hadi kurdu bir tarafa bırak... Od’suz kalırsın ya! Ateş, odun olmadı mı söner gider.
-
هین بمگریز از تصرف کردنم ** وز گرانی بار که جانت منم
- Kendine gel de sahipliğimden kaçma, yükün ağırlığından çekinme... Senin canın benim diye ardına düşer, koşar durur!
-
تو ستوری هم که نفست غالبست ** حکم غالب را بود ای خودپرست
- Sen de bir katırsın... Çünkü nefsin üstün. A kendisine tapan, hüküm üstünündür.
-
خر نخواندت اسپ خواندت ذوالجلال ** اسپ تازی را عرب گوید تعال
- Fakat ululuk ıssı Allah, sana eşek demedi at dedi... Arap, arap atına “Taal” der.
-
میر آخر بود حق را مصطفی ** بهر استوران نفس پر جفا 2005
- Cefakâr nefis katırlarını bakmak, yola getirmek için Mustafa, Hakk’ın imrahorudur.
-
قل تعالوا گفت از جذب کرم ** تا ریاضتتان دهم من رایضم
- Kerem ve ihsan çekişiyle “Kul tealev” dedi... “Gelin de sizi riyazetle terbiye edeyim dedi, azgın ve serkeş atları alıştırır, yola getiririm ben.
-
نفسها را تا مروض کردهام ** زین ستوران بس لگدها خوردهام
- Nefisleri azgınlıktan geçinceye dek bu katırlardan ne tekmeler yedim.
-
هر کجا باشد ریاضتبارهای ** از لگدهااش نباشد چارهای
- Nerede azgınları yumuşatan bir er varsa onların tekmelerinden kurtulmasına bir çare yoktur!
-
لاجرم اغلب بلا بر انبیاست ** که ریاضت دادن خامان بلاست
- Hâsılı belâların çoğu peygamberlere gelir. Çünkü ham kişileri yola getirmek, zaten bir belâdır.
-
سکسکانید از دمم یرغا روید ** تا یواش و مرکب سلطان شوید 2010
- Siz, kaidesiz, nizamsız gitmektesiniz; sözüme uyun da rahvan gidin... Bu suretle de uysal bir hale gelin, padişahın bineceği bir at olun!
-
قل تعالوا قل تعالو گفت رب ** ای ستوران رمیده از ادب
- Allah dedi ki: “onlara gelin de, ey terbiyeye alışkın olmayan katırlar, gelin de!
-
گر نیایند ای نبی غمگین مشو ** زان دو بیتمکین تو پر از کین مشو
- Fakat gelmezlerse gamlanma... O iki temkinsiz için kinlenme!
-
گوش بعضی زین تعالواها کرست ** هر ستوری را صطبلی دیگرست
- Bazılarının kulakları bu, gelin sözüne karşı sağırdır... Her hayvanın ayrı ahırı vardır.
-
منهزم گردند بعضی زین ندا ** هست هر اسپی طویلهی او جدا
- Bazıları bu sesten ürker, kaçarlar... Her atın ahırı ayrıdır.
-
منقبض گردند بعضی زین قصص ** زانک هر مرغی جدا دارد قفص 2015
- Bazılarının de bu hikâyelerden canı sıkılır... Çünkü her kuşun kafesi başkadır.
-
خود ملایک نیز ناهمتا بدند ** زین سبب بر آسمان صف صف شدند
- Melekler bile bir cinsten değildirler; bu yüzden göklerde saf saf dururlar.