-
گر نبودی حبس دنیا را مناص ** نه بدی وحشت نه دل جستی خلاص
- Fakat dünya zindanında bir kurtuluş yeri olmasaydı gönül ne sıkılırdı, ne de halâs olmayı araştırır, isterdi!
-
وحشتت همچون موکل میکشد ** که بجو ای ضال منهاج رشد
- Sıkılıp üzülmen, seni bir memur gibi “Hadi ey sapık, ey yolsuz... Bir doğru yol ara” diye çekip çekiştirmededir...
-
هست منهاج و نهان در مکمنست ** یافتش رهن گزافه جستنست 2040
- Doğru yol vardır... Fakat pusuda gizlidir. Bulmak için durmadan, dinlenmeden delicesine aramak gerek; böyle arayan bulur!
-
تفرقهجویان جمع اندر کمین ** تو درین طالب رخ مطلوب بین
- Dağınıklık, pusuda topluluğu arar... Sen hemen bu isteyende istenenin yüzünü gör!
-
مردگان باغ برجسته ز بن ** کان دهندهی زندگی را فهم کن
- Bağdaki cansız mahsulat, köklerinden sürmüş, yetişmiştir... Onlara diriliği vereni anla!
-
چشم این زندانیان هر دم به در ** کی بدی گر نیستی کس مژدهور
- Hiç müjde verecek biri olmasaydı bu zindandakilerin gözleri, hep kapıya dikilir, kalır mıydı?
-
صد هزار آلودگان آبجو ** کی بدندی گر نبودی آب جو
- Irmak olmasaydı yüz binlerce ırmağa batıp ıslanan olur muydu?
-
بر زمین پهلوت را آرام نیست ** دان که در خانه لحاف و بستریست 2045
- 2045.Yanını yere koyup yatamıyor, rahatsız oluyorsun... Bil ki evde bir yatağın, yorganın var!
-
بیمقرگاهی نباشد بیقرار ** بیخمار اشکن نباشد این خمار
- Karar edilecek bir yer olmadıkça karasız kişi olmaz... Sersemliği gideren bir şey bulunmasa sersemlik bulunmaz!
-
گفت نه نه یا رسول الله مکن ** سرور لشکر مگر شیخ کهن
- O adam dedi ki: “Hayır hayır ey Allah elçisi. Askere ihtiyar birisini başbuğ yap!
-
یا رسول الله جوان ار شیرزاد ** غیر مرد پیر سر لشکر مباد
- Ey Allah elçisi, genç, aslan oğlu aslan bile olsa askere, ihtiyardan başkası kumandan olmasın!
-
هم تو گفتستی و گفت تو گوا ** پیر باید پیر باید پیشوا
- Zaten sen söyledin... Şahidim senin sözün: Kendisine uyulacak kişi pir olmalıdır, pir!
-
یا رسولالله درین لشکر نگر ** هست چندین پیر و از وی پیشتر 2050
- Ey Allah elçisi, şu askere bak! Ondan daha yaşlı daha ileri bunca kişi var!
-
زین درخت آن برگ زردش را مبین ** سیبهای پختهی او را بچین
- Bu ağaçtaki şu sarı yaprağa bakma da onun olgun elmalarını devşir!
-
برگهای زرد او خود کی تهیست ** این نشان پختگی و کاملیست
- Onun sarı yaprakları nasıl olur da bomboş olur... Zaten yaprağının sararması, olgunluk ve kemal alâmetidir.
-
برگ زرد ریش و آن موی سپید ** بهر عقل پخته میآرد نوید
- Yüzün sararması, saçın sakalın ağarması, olgun aklı müjdeler!
-
برگهای نو رسیدهی سبزفام ** شد نشان آنک آن میوهست خام
- Yeni sürmüş, yeni yeşermiş yapraklarsa meyvenin hamlığına delalet eder.
-
برگ بیبرگی نشان عارفیست ** زردی زر سرخ رویی صارفیست 2055
- Azıksızlık azığı her şeyden vazgeçiş, Ariflik nişanesidir. Altının sarılığı, sarrafın yüzünü kızartır, benzine kan getirir.
-
آنک او گل عارضست ار نو خطست ** او به مکتب گاه مخبر نوخطست
- Gül yüzlü, sakallı, bıyığı yeni terlemiş genç, henüz mektepte okuma, yazma öğrenmededir.
-
حرفهای خط او کژمژ بود ** مزمن عقلست اگر تن میدود
- Yazısı, yazısının harfleri eğri büğrüdür... Gürbüz olsa bile delikanlıdır, aklı azdır onun!
-
پای پیر از سرعت ار چه باز ماند ** یافت عقل او دو پر بر اوج راند
- İhtiyarın ayağı, hızlı adım atmasa da aklının iki kanadı vardır, yücelerde uçar!
-
گر مثل خواهی به جعفر در نگر ** داد حق بر جای دست و پاش پر
- Örnek istiyorsan Cafer’e bak! Allah, ona elinin, ayağının yerine iki kanat verdi!
-
بگذر از زر کین سخت شد محتجب ** همچو سیماب این دلم شد مضطرب 2060
- Altını bırak... Bu söz örtülüdür, gönlüm cıva gibi ıstıraplara düştü!
-
ز اندرونم صدخموش خوشنفس ** دست بر لب میزند یعنی که بس
- İçimizden güzel sözlü, güzel sesli yüzlerce sükût, elini ağzına komada, yeter artık demede!
-
خامشی بحرست و گفتن همچو جو ** بحر میجوید ترا جو را مجو
- Sükût denizdir, söylemek ırmağa benzer... Deniz seni aramada, sen ırmağı arama!