باز میگفت او که گر این بار من ** وا رهم زین محنت گردنشکن
Sonra da eğer bu sefer, şu boynumu kıran mihnetten kurtulursam,
من نسازم جز به دریایی وطن ** آبگیری را نسازم من سکن 2285
2285.Denizden başka yerde yurt tutmam... Bir gölcükte oturmam artık.
آب بیحد جویم و آمن شوم ** تا ابد در امن و صحت میروم
Uçsuz bucaksız bir su ararım da emin olayım... Ebediyen emniyet ve sıhhat içinde ömür süreyim diyordu!
بیان آنک عهد کردن احمق وقت گرفتاری و ندم هیچ وفایی ندارد کی لو ردوالعادوا لما نهوا عنه و انهم لکاذبون صبح کاذب وفا ندارد
Ahmağın, bir belâya uğrayınca nadim olup ahdetmesinde bir vefa yoktur. ”Onlar tekrar dünyaya döndürülseler yapmayın diye nehyolundukları şeyleri yapmaya başlarlardı yine. Onlar yalancılardır.” suphukâzibin vefası olamaz!
عقل میگفتش حماقت با توست ** با حماقت عقل را آید شکست
Akıl, ona diyordu k: Ahmaklık, seninle değil mi? Ahmaklıkla ahde vefa edilmez.
عقل را باشد وفای عهدها ** تو نداری عقل رو ای خربها
Ahitlerde vefa etmek, akılla olur... Sense aklın yok a eşek değerli!
عقل را یاد آید از پیمان خود ** پردهی نسیان بدراند خرد
Akıl, ahdini hatırlar... Akıl, unutkanlık perdesini yırtar.
چونک عقلت نیست نسیان میر تست ** دشمن و باطل کن تدبیر تست 2290
Aklın olmadı mı unutkanlık, sana hâkim olur... Sana düşmanlık eder, tedbirini bozar.
از کمی عقل پروانهی خسیس ** یاد نارد ز آتش و سوز و حسیس
Aşağılık pervane, aklının azlığından kendini ateşe vurur... Ateş, ateşin yakıcılığı, ateşin sesi, aklına bile gelmez.
چونک پرش سوخت توبه میکند ** آز و نسیانش بر آتش میزند
Fakat kanadı yandı mı tövbe eder ama hırsı ve unutkanlığı yine onu ateşe atar.
ضبط و درک و حافظی و یادداشت ** عقل را باشد که عقل آن را فراشت
Bir şeyi kavramak, anlamak, hıfzetmek ve hatırlamak, aklın işidir... Akıl bunların derecesini yüceltir.
چونک گوهر نیست تابش چون بود ** چون مذکر نیست ایابش چون بود
İnci olmayınca parlaklığı nasıl olur da bulunur? Hatırlatan olmayınca adam, o işten nasıl kaçınır?
این تمنی هم ز بیعقلی اوست ** که نبیند کان حماقت را چه خوست 2295
Bu vakitsiz istek de sahibinin akılsızlığındandır. Çünkü ahmaklığın nasıl bir huyu vardır? Göremez ki!
آن ندامت از نتیجهی رنج بود ** نه ز عقل روشن چون گنج بود
O, nedamet zahmetinin sonucudur... Define gibi aydın olan aklıdan gelmez.
چونک شد رنج آن ندامت شد عدم ** مینیرزد خاک آن توبه و ندم
Zahmet geçti mi o nedamet de yok olur gider... o tövbe ve nedamet, toprak değerinde bile değildir.
آن ندم از ظلمت غم بست بار ** پس کلام اللیل یمحوه النهار
O nedamet, gam ve elem karanlığı yüzünden yükünü bağladı... Fakat gündüz geldi mi gecenin sözünü mahveder!
چون برفت آن ظلمت غم گشت خوش ** هم رود از دل نتیجه و زادهاش
O gam karanlığı gitti de hoşluk vakti geldi mi gönülden de onun neticesi, o derdin doğurduğu nedamet geçip gider!
میکند او توبه و پیر خرد ** بانگ لو ردوا لعادوا میزند 2300
O adam, tövbe eder ama akıl piri ona “Tekrar dünyaya döndürülseler yine yapma denen şeylere bulaşırlar. Onları yaparlar” diye bağırıp durur.
در بیان آنک وهم قلب عقلست و ستیزهی اوست بدو ماند و او نیست و قصهی مجاوبات موسی علیهالسلام کی صاحب عقل بود با فرعون کی صاحب وهم بود
Vehim aklın zıddıdır, onunla savaşır durur. Ona benzer ama o değildir. Akla sahip olan Musa aleyhsselâm’ın vehim sahibi olan Firavunla soru ve cevabı
عقل ضد شهوتست ای پهلوان ** آنک شهوت میتند عقلش مخوان
Ey yiğit, akıl, şehvetin zıddıdır... Şehveti dokuyan akla akıl deme.
وهم خوانش آنک شهوت را گداست ** وهم قلب نقد زر عقلهاست
Şehvete mağlûp olana vehim de... Vehim, halis akıllar altınının kalpıdır.
بیمحک پیدا نگردد وهم و عقل ** هر دو را سوی محک کن زود نقل
Vehimle akıl, mihenk olmadıkça meydana çıkmaz. Her ikisini de hemen mihenge vur.
این محک قرآن و حال انبیا ** چون منحک مر قلب را گوید بیا
Bu mihenk de Kur’an’dır. Peygamberlerin halidir... Mihenk kalpa gel der.
تا ببینی خویش را ز آسیب من ** که نهای اهل فراز و شیب من 2305
Gel de benim yüzümden ne hale girdiğini gör... Çünkü sen benim ne inişimin ehlisin ne çıkışımın!
عقل را گر ارهای سازد دو نیم ** همچو زر باشد در آتش او بسیم
Aklı bir testere ikiye biçse o ateşteki altın gibi yine gülümser.
وهم مر فرعون عالمسوز را ** عقل مر موسی به جان افروز را
Vehim, âlemleri yakan Firavundur; akıl, canları parlatan aydınlatan Musa’nındır.
رفت موسی بر طریق نیستی ** گفت فرعونش بگو تو کیستی
Musa, yokluk yoluna gitti... Firavun, ona dedi ki: Sen kimsin?