-
تا فرو گیرند بر دربند غیب ** تا کسی ناید از آن سو پاکجیب
- O taraftan tertemiz birisi gelmesin diye gayb derbendine hücum ederler.
-
غازیان حملهی غزا چون کم برند ** کافران برعکس حمله آورند
- Gaziler, savaşa pek gitmediler mi kâfirler, yürür saldırılar.
-
غازیان غیب چون از حلم خویش ** حمله ناوردند بر تو زشتکیش
- Gayb gazileri, hilimlerinden sana saldırmazlar kötü gidişli.
-
حمله بردی سوی دربندان غیب ** تا نیایند این طرف مردان غیب 2445
- Gayb derbentlerine saldırdın... gayb erlerinin bu tarafa gelmemesini diledin!
-
چنگ در صلب و رحمها در زدی ** تا که شارع را بگیری از بدی
- Ata bellerine, ana rahimlerine pençe attın... Kötülükle yolu kesmek istedin!
-
چون بگیری شهرهی که ذوالجلال ** بر گشادست از برای انتسال
- Ululuk ıssı Allahnın soy sop yetişmesi için açtığı ana yolu sen nasıl kapatabilirsin?
-
سد شدی دربندها را ای لجوج ** کوری تو کرد سرهنگی خروج
- A inatçı, sen derbentleri tuttun ama körlüğüne rağmen, yine bir er çıktı işte.
-
نک منم سرهنگ هنگت بشکنم ** نک به نامش نام و ننگت بشکنم
- İşte o çıkan er benim... Senin maksadını yıkıp yakarım; Allah’ın adı ile senin adını sanını yok ederim!
-
تو هلا در بندها را سخت بند ** چندگاهی بر سبال خود بخند 2450
- Sen var, derbentleri iyice tuta dur... Ne vakte dek sakalına bıyığına gülüp duracaksın?
-
سبلتت را بر کند یک یک قدر ** تا بدانی کالقدر یعمی الحذر
- Kader bıyığını sakalını birer birer yolar... Nihayet kadere karşı çekinmenin fayda vermediğini anlarsın.
-
سبلت تو تیزتر یا آن عاد ** که همی لرزید از دمشان بلاد
- Senin bıyığın sakalın mı daha kuvvetlidir, Ad’ın bıyığı sakalı mı? Onların nefesinden şehirler titrer dururdu.
-
تو ستیزهروتری یا آن ثمود ** که نیامد مثل ایشان در وجود
- Sen mi daha inatçısın Semud mu? Varlık âlemine onlar gibisi gelmedi gitti.
-
صد ازینها گر بگویم تو کری ** بشنوی و ناشنوده آوری
- Bunlardan yüz tanesini daha söylesem fayda yok; sen sağırsın... Duyarın da duymazlıktan gelirsin!
-
توبه کردم از سخن که انگیختم ** بیسخن من دارویت آمیختم 2455
- Söylediğim sözden tövbe ettim; tam senin ilacını yaptım.
-
که نهم بر ریش خامت تا پزد ** یا بسوزد ریش و ریشهت تا ابد
- Bu ilacı senin ham sakalına korum da pişer yahut da yanar... Sen de ebedi olarak yaralı kalırsın.
-
تا بدانی که خبیرست ای عدو ** میدهد هر چیز را درخورد او
- Bu suretle de bilirsin ki Allah, her şeyi bilir... Her şeye, ona layık olan ilacı verir ey düşman.
-
کی کژی کردی و کی کردی تو شر ** که ندیدی لایقش در پی اثر
- Ne vakit bir eğrilik ettin, ne zaman bir kötülükte bulundun da onun ardından derhal layığını görmedin?
-
کی فرستادی دمی بر آسمان ** نیکیی کز پی نیامد مثل آن
- Ne zaman gökyüzüne bir nefes bir dua gönderdin de ardınca ona benzer bir iyilik gelmedi?
-
گر مراقب باشی و بیدار تو ** بینی هر دم پاسخ کردار تو 2460
- Dikkat etsen, uyanık olsan her an, yaptığın işin cevabını görürsün!
-
چون مراقب باشی و گیری رسن ** حاجتت ناید قیامت آمدن
- Dikkat ederde ipe sarılırsan senin için kıyametin gelmesine hacet yok.
-
آنک رمزی را بداند او صحیح ** حاجتش ناید که گویندش صریح
- Remiz ve işareti gören kişiye açık söz söylemeye ihtiyaç var mı?
-
این بلا از کودنی آید ترا ** که نکردی فهم نکته و رمزها
- Bu bela sana aptallığından gelir... Nükteleri remizleri anlamazsın!
-
از بدی چون دل سیاه و تیره شد ** فهم کن اینجا نشاید خیره شد
- Gönül kötülük yüzünden karardı da kapkara oldu mu artık anla... Burada sersemleşmenin lüzumu yok!
-
ورنه خود تیری شود آن تیرگی ** در رسد در تو جزای خیرگی 2465
- Yoksa o karalık sana bir ok olur... Sersemliğinin cezası sana erişir!
-
ور نیاید تیر از بخشایش است ** نه پی نادیدن آلایش است
- Ok gelmezse lütuf ve kerem yüzünden gelmez; o kötülük görülmediğinden değil.