تا من و تو هر دو در بحر اوفتیم ** که من و تو این کره را آیتیم
Ben de, sen de birden denize dalalım... çünkü ben de bu halka bir delilim sen de!
همچنان کردند و در آتش شدند ** هر دو خود را بر تف آتش زدند
Öyle yaptılar; ateşe girdiler... ikisi de kendilerini kızgın ateşe attılar.
از خدا گوینده مرد مدعی ** رست و سوزید اندر آتش آن دعی
Tanrı var diye iddia eden kurtuldu öbür haramzade yandı, mahvoldu.
از مذن بشنو این اعلام را ** کوری افزونروان خام را
Bu haberi müezzinden duy... ham ruhun körlüğünü bir kat daha arttırır!
که نسوزیدست این نام از اجل ** کش مسمی صدر بودست و اجل2865
Ecelle,ölümle Mustafa’nın adı yanmamıştır... çünkü o adın sahibi ileriden ileriydi uludan ulu!
صد هزاران زین رهان اندر قران ** بر دریده پردههای منکران
Bu devirde bahse girişenlerin yüz binlercesi münkirlerin perdelerini yırtmıştır.
چون گرو بستند غالب شد صواب ** در دوام و معجزات و در جواب
Müminle filozof bu işe karar verdiler... mucizelerin devam ettiği zuhur etti; doğru olan galip oldu... bu cevaptan
فهم کردم کانک دم زد از سبق ** وز حدوث چرخ پیروزست و حق
Anladım ki âlemin evveli vardır, bu gök kubbe sonradan yaratılmıştır diyen haklıdır.
حجت منکر هماره زردرو ** یک نشان بر صدق آن انکار کو
Münkirin getirdiği delilin yüzü daima sarıdır... o inkârın doğruluğuna nerede bir nişane?
یک مناره در ثنای منکران ** کو درین عالم که تا باشد نشان2870
Münkirlerin övüldüğü bir minare nerede? Alemde böyle bir minare göster bana da onların doğruluğuna nişane olsun.
منبری کو که بر آنجا مخبری ** یاد آرد روزگار منکری
Hani nerede bir mimber ki oraya birisi çıksın da bir münkirin zamanını ansın.
روی دینار و درم از نامشان ** تا قیامت میدهد زین حق نشان
Paraların üstüne basılan peygamber adları, kıyamete kadar onların doğruluğuna alâmettir.
سکهی شاهان همی گردد دگر ** سکهی احمد ببین تا مستقر
Padişahların paraları değişir durur.. fakat Ahmed’in parası, kıyamete dek sürer gider!
بر رخ نقره و یا روی زری ** وا نما بر سکه نام منکری
Altın olsun, gümüş olsun... bir paranın üstünde bir münkirin adını gösterene!
خود مگیر این معجز چون آفتاب ** صد زبان بین نام او امالکتاب2875
Hadi bunu mucize sayma! Peki bir de güneş gibi apaydın olan ve adına Ümmül Kitap denen yüz dilli Kuran’a bak!
زهره نی کس را که یک حرفی از آن ** یا بدزدد یا فزاید در بیان
Kimsenin ondan bir harfi çalmaya, yahut sözüne bir söz katmaya ne haddi var, ne kudreti!
یار غالب شو که تا غالب شوی ** یار مغلوبان مشو هین ای غوی
Üstünün dostu ol ki üstün olasın... kendine gel be hey azgın, mağluplara dost olma!
حجت منکر همین آمد که من ** غیر این ظاهر نمیبینم وطن
Münkirin delili, ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum!
هیچ نندیشد که هر جا ظاهریست ** آن ز حکمتهای پنهان مخبریست
Hiç düşünmez ki nerede bir görünen şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir.
فایدهی هر ظاهری خود باطنیست ** همچو نفع اندر دواها کامنست2880
Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarda gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
تفسیر این آیت کی و ما خلقنا السموات والارض و ما بینهما الا بالحق نیافریدمشان بهر همین کی شما میبینید بلک بهر معنی و حکمت باقیه کی شما نمیبینید آن را
“Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak üzere yarattım” yani onları yalnız görün diye değil,sizin görmediğiniz mâna ve bakî olan bir hikmet için yarattım âyetinin tefsiri
هیچ نقاشی نگارد زین نقش ** بی امید نفع بهر عین نقش
Hiçbir ressam var mıdır ki yaptığı resmi, hiçbir menfaat ümidi gözetmeden yalnız resim yapmak için yapsın.
بلک بهر میهمانان و کهان ** که به فرجه وارهند از اندهان
Hem resim yapmak için yapar, hem de uluların büyüklerin bir vesile ile kederlerinden kurtulmalarını ister.
شادی بچگان و یاد دوستان ** دوستان رفته را از نقش آن
Çocukların neşelenmesini, bu resimle ölüp gitmiş dostların, dostlar tarafından hatırlanmasını diler.
هیچ کوزهگر کند کوزه شتاب ** بهر عین کوزه نه بر بوی آب
Hiçbir testici yoktur ki içine su konmasını düşünmeden testisini, sırf testi yapmak için yapsın!
هیچ کاسه گر کند کاسه تمام ** بهر عین کاسه نه بهر طعام2885
Hiçbir kâseci yoktur ki kaseyi ancak kâse olmak için yapsın da içine yemek konmak için yapmasın!