مشرکان را زان نجس خواندست حق ** کاندرون پشک زادند از سبق
Allah, müşrikler, tâ ezelden pislik içinde doğduklarından onlara “Necis-pis” demiştir.
کرم کو زادست در سرگین ابد ** مینگرداند به عنبر خوی خود
Pislik içinde doğan kurt, ebediyen huyundan dönmez, ambere bakmaz!
چون نزد بر وی نثار رش نور ** او همه جسمست بیدل چون قشور
Ona nur saçısı isabet etmemiştir... O, tamamı ile cisimden ibarettir, kabuk gibi içsiz, gönülsüzdür o!
ور ز رش نور حق قسمیش داد ** همچو رسم مصر سرگین مرغزاد
Hak nuru saçısından nasibi varsa, bu nur, ona da değmişse pisliğe düşse bile Mısır’da olduğu gibi o pislik içine gömülen yumurtadan bir kuş meydana gelir!
لیک نه مرغ خسیس خانگی ** بلک مرغ دانش و فرزانگی300
300.Fakat meydana gelen kuş, evde beslenen pis tavuk cinsinden değildir, bilgi ve anlayış kuşudur.
تو بدان مانی کز آن نوری تهی ** زآنک بینی بر پلیدی مینهی
Sen de nurdan nasipsize benziyorsun; çünkü burnunu pisliğe sokmadasın!
از فراقت زرد شد رخسار و رو ** برگ زردی میوهی ناپخته تو
Ayrılığından yüzün, benzin sarardı ama sarı bir yapraksın, olmamış bir meyvesin!
دیگ ز آتش شد سیاه و دودفام ** گوشت از سختی چنین ماندست خام
Çömlek, ateşten, isten simsiyah oldu, is rengini aldı; fakat et, kartlığından öylece duruyor, hiç pişmemiş!
هشت سالت جوش دادم در فراق ** کم نشد یک ذره خامیت و نفاق
Seni tam sekiz yıl ayrılık ateşiyle kaynattım ama hamlığın, münafıklığın, bir zerre bile eksilmemiş!
غورهی تو سنگ بسته کز سقام ** غورهها اکنون مویزند و تو خام305
Hastalıktan donmuş kalmış koruksun sen... Hâlbuki koruklar, şimdi kuru üzüm haline geldi, sense hala hamsın!”
عذر خواستن آن عاشق از گناه خویش به تلبیس و روی پوش و فهم کردن معشوق آن را نیز
Âşığın hileye sapıp suçuna özür getirmesi ve niyetini gizlemeye savaşması, sevgilinin, bu hileyi de anlaması
گفت عاشق امتحان کردم مگیر ** تا ببینم تو حریفی یا ستیر
Âşık dedi ki: “Kusuruma bakma... Bakayım, bana uyacak mısın, yoksa namuslu musun diye seni sınadım.
من همی دانستمت بیامتحان ** لیک کی باشد خبر همچون عیان
Senin namuslu olduğunu sınamadan da biliyordum ama haber alma, gözle görmeye benzer mi ya?
آفتابی نام تو مشهور و فاش ** چه زیانست ار بکردم ابتلاش
Sen bir güneşsin; adın sanın meşhur olmuş, âleme yayılmış! Güneşi böyle bir tecrübeye aldımsa ne ziyanı var?
تو منی من خویشتن را امتحان ** میکنم هر روز در سود و زیان
Sen bensin, ben kendimi her gün fayda da, ziyanda sınar dururum.
انبیا را امتحان کرده عدات ** تا شده ظاهر ازیشان معجزات310
Düşmanlar, peygamberleri de sınadılar, sınadılar da onlardan mucizeler zuhur etti.
امتحان چشم خود کردم به نور ** ای که چشم بد ز چشمان تو دور
Gözümü, nurla sınadım, ey gözlerinden kötü gözler, uzak olasıca sevgili!
این جهان همچون خرابست و تو گنج ** گر تفحص کردم از گنجت مرنج
Bu dünya bir viraneye benzer, sense definesin... Definede seni aradıysam incinme bana!
زان چنین بیخردگی کردم گزاف ** تا زنم با دشمنان هر بار لاف
Seni küstahça sınadım... Bu suretle düşmanlara da her zaman söyleyeyim;
تا زبانم چون ترا نامی نهد ** چشم ازین دیده گواهیها دهد
Dilim seni anınca gözüm de gördüğüne tanık olsun!
گر شدم در راه حرمت راهزن ** آمدم ای مه به شمشیر و کفن315
Hürmet yolunu bulduysan ey ay yüzlü sevgili, işte boynumda kefen, elimde kılıç... Huzuruna geldim!
جز به دست خود مبرم پا و سر ** که ازین دستم نه از دست دگر
Ben bu eldenim başka elden değil... Lütfet, elimi ayağımı sen kes de beni, başkasına öldürtme!
از جدایی باز میرانی سخن ** هر چه خواهی کن ولیکن این مکن
Ayrılıktan dem vuruyorsun... Dilediğini yap, fakat beni kendinden ayırma, bunu yapma!
در سخن آباد این دم راه شد ** گفت امکان نیست چون بیگاه شد
Şimdi söz ülkesine yol aldık... Fakat vakit geçti, söylemeye imkân yok!
پوستها گفتیم و مغز آمد دفین ** گر بمانیم این نماند همچنین
İşin dış yüzünü söyledik, içyüzü örtülü kaldı... Sağ olursak böyle kalmaz, onu da söyleriz elbet!
رد کردن معشوقه عذر عاشق را و تلبیس او را در روی او مالیدن
Sevgilinin, âşığın özrünü reddetmesi ve hilesini yüzüne vurması
در جوابش بر گشاد آن یار لب ** کز سوی ما روز سوی تست شب320
Sevgili, ağzını açıp şöyle cevap verdi: “Bizce senin halin gün gibi aydınlık ama sence gece!