-
روغن اندر دوغ باشد چون عدم ** دوغ در هستی برآورده علم
- Yağ, ayran içinde âdeta yok gibidir de ayran, varlık alemine bayrak dikmiştir.
-
آنک هستت مینماید هست پوست ** وآنک فانی مینماید اصل اوست
- Sen de var olarak görünen deriden ibarettir... fâni görünen yok mu?Asıl var olan odur işte!
-
دوغ روغن ناگرفتست و کهن ** تا بنگزینی بنه خرجش مکن
- Yağlanmamış, eskimemiş ayranın varsa dövüp yağını çıkarmadıkça sakın harcama!
-
هین بگردانش به دانش دست دست ** تا نماید آنچ پنهان کرده است
- Hemen onu bilgiyle elden ele alarak döndüre dur da gizlendiğini meydana çıkarsın.
-
زآنک این فانی دلیل باقیست ** لابهی مستان دلیل ساقیست 3050
- Çünkü bu fâni olan şey, bakînin delilidir... nitekim sarhoşların yalvarmaları da sâkiye delildir!
-
مثال دیگر هم درین معنی
- Buna dair başka bir misâl
-
هست بازیهای آن شیر علم ** مخبری از بادهای مکتتم
- Bayraklardaki aslanların hareketi, gizli bir yelin varlığından haber verir.
-
گر نبودی جنبش آن بادها ** شیر مرده کی بجستی در هوا
- Yeller esmeseydi ölü aslan havada nasıl olur da hareket ederdi?
-
زان شناسی باد را گر آن صباست ** یا دبورست این بیان آن خفاست
- Aslanın hareketlerinden rüzgârın sabah yeli, yahut cenup rüzgârı olduğunu anlarsın... bu hareket, o gizli rüzgârı anlatır.
-
این بدن مانند آن شیر علم ** فکر میجنباند او را دم به دم
- Şu beden de bayraktaki aslana benzer... düşünce onu her an oynatır durur!
-
فکر کان از مشرق آید آن صباست ** وآنک از مغرب دبور با وباست 3055
- Doğudan gelen düşünce sabah yelidir... batıdan gelen ufunetli cenup yeli!
-
مشرق این باد فکرت دیگرست ** مغرب این باد فکرت زان سرست
- Bu düşünce yelinin doğuşu, başka doğudur... bu düşünce yelinin batısı, o yandadır!
-
مه جمادست و بود شرقش جماد ** جان جان جان بود شرق فاد
- Ay cansızdır, doğusu da cansız... fakat gönlün doğusu canlar canının canıdır!
-
شرق خورشیدی که شد باطنفروز ** قشر و عکس آن بود خورشید روز
- Gündüzün doğan şu güneş yok mu... iç âlemini aydınlatan güneşin doğuşundan bir kabuktur, onun bir aksidir ancak!
-
زآنک چون مرده بود تن بیلهب ** پیش او نه روز بنماید نه شب
- Çünkü ten, can yalımı olmadı mı ölür gider... artık onca ne gündüz vardır, ne gece!
-
ور نباشد آن چو این باشد تمام ** بیشب و بی روز دارد انتظام 3060
- Beden olmaz, fakat ruh olursa gece ve gündüz bakîdir, düzenlidir.
-
همچنانک چشم میبیند به خواب ** بیمه و خورشید ماه و آفتاب
- Nitekim göz, rüyada ay ve güneş olmadığı halde ayı da görür, güneşi de!
-
نوم ما چون شد اخ الموت ای فلان ** زین برادر آن برادر را بدان
- Arkadaş uykumuz ölümün kardeşidir... bu kardeşe bak o kardeşi anla!
-
ور بگویندت که هست آن فرع این ** مشنو آن را ای مقلد بییقین
- Sana, rüya ölümün fer’idir derlerse sakın ha, hakikatine erişmedikçe bu sözü dinleme!
-
میبیند خواب جانت وصف حال ** که به بیداری نبینی بیست سال
- Ruhun uykuda öyle şeyler görür ki yirmi yıl uyanık kalsan onları göremezsin!
-
در پی تعبیر آن تو عمرها ** میدوی سوی شهان با دها 3065
- Rüyanı tâbir ettirmek için bir hayli zaman bilgiç padişahlara koşar,
-
که بگو آن خواب را تعبیر چیست ** فرع گفتن این چنین سر را سگیست
- Şu rüyanın tâbiri nedir diye sorarsın... böyle bir sırra fer’i demek köpekliktir!
-
خواب عامست این و خود خواب خواص ** باشد اصل اجتبا و اختصاص
- Bu söylediğimiz rüya, alelâde halkın gördüğü rüyadır... Tanrıya yaklaşmış erlerin rüyası ile Tanrı seçmesinin, Tanrı yakınlığının ta kendisidir.
-
پیل باید تا چو خسپد او ستان ** خواب بیند خطهی هندوستان
- Fil gerektir ki uyuyunca rüyasında Hindistan’ı görsün!
-
خر نبیند هیچ هندستان به خواب ** خر ز هندستان نکردست اغتراب
- Eşek, hiç Hindistan’ı rüyada görmez... çünkü Hindistan’dan ayrılmamış, gurbete düşmemiştir ki!
-
جان همچون پیل باید نیک زفت ** تا به خواب او هند داند رفت تفت 3070
- Fil gibi adam akıllı bir can gerek ki uykusunda iştiyakla Hindistan’a gitsin!