چون کف موسی به امر کردگار ** نک برآرم من ز سحر او دمار
Musa’nın eli gibi Tanrı izniyle onun büyüsünü kökünden yıkar, mahvederim.
که مرا این علم آمد زان طرف ** نه ز شاگردی سحر مستخف
Çünkü bana bu bilgi Tanrı tarafından verildi... hor hakîr büyücülere şakirtlik ederek öğrenmedim.
آمدم تا بر گشایم سحر او ** تا نماند شاهزاده زردرو
Onun büyüsünü bozmak şehzadenin benzinin sarılığını gidermek için geldim ben!
سوی گورستان برو وقت سحور ** پهلوی دیوار هست اسپید گور 3170
Seher çağında mezarlığa git de orada duvarın yanında kireçle boyanmış bir ak mezar var.
سوی قبله باز کاو آنجای را ** تا ببینی قدرت و صنع خدا
Orasını kıbleye doğru kaz; Tanrının kudretine, kuvvetine bak!
بس درازست این حکایت تو ملول ** زبده را گویم رها کردم فضول
Bu hikâye pek uzundur, sen de usandın... bari fazlasını bırakayım da hulâsasını söyleyeyim.
آن گرههای گران را بر گشاد ** پس ز محنت پور شه را راه داد
O sıkı düğümleri çözdü şehzadeyi mihnetten kurtardı.
آن پسر با خویش آمد شد دوان ** سوی تخت شاه با صد امتحان
Çocuk kendisine gelince koşa, koşa babasının tahtına vardı, yüzlerce mihnetle,
سجده کرد و بر زمین میزد ذقن ** در بغل کرده پسر تیغ و کفن 3175
Secdeye kapandı, yüzünü yerlere sürdü... koltuğunda da bir kılıç ve bir kefen vardı.
شاه آیین بست و اهل شهر شاد ** وآن عروس ناامید بیمراد
Padişah şenlikler yaptırdı şehir halkı sevindi, o ümidini kesmiş gelinde muradına erdi.
عالم از سر زنده گشت و پر فروز ** ای عجب آن روز روز امروز روز
Âlem yeni baştan dirildi, parladı! Şaşarım doğrusu o günde bir gündü bugün de bir gün!
یک عروسی کرد شاه او را چنان ** که جلاب قند بد پیش سگان
Padişah ona öyle bir düğün yaptı ki köpeklerin önüne bile gülsuyu şerbeti kondu.
جادوی کمپیر از غصه بمرد ** روی و خوی زشت فا مالک سپرد
Büyücü kocakarı kederinden geberdi... çirkin yüzünü de cehennem Malikine tapşırdı çirkin huyunu da!
شاهزاده در تعجب مانده بود ** کز من او عقل و نظر چون در ربود 3180
Şehzade o kocakarı benim aklımı nasıl oldu da çeldi diye hayretlere düşmüştü!
نو عروسی دید همچون ماه حسن ** که همی زد بر ملیحان راه حسن
Güzellikte aya benzeyen ve güzellerin güzellik yolunu kesip vuran gelini görünce,
گشت بیهوش و برو اندر فتاد ** تا سه روز از جسم وی گم شد فاد
Aklı başından gitti düşüp bayıldı... tam üç gün aklı başına gelmedi!
سه شبان روز او ز خود بیهوش گشت ** تا که خلق از غشی او پر جوش گشت
Üç gün üç gece kendisini kaybetti. Halk onun baygınlığından meraka düştü.
از گلاب و از علاج آمد به خود ** اندک اندک فهم گشتش نیک و بد
Gül suları ile, ilâçlarla nihayet kendisine geldi... yavaş yavaş açıldı, iyiyi, kötüyü anlamaya başladı.
بعد سالی گفت شاهش در سخن ** کای پسر یاد آر از آن یار کهن 3185
Bir yıl sonra padişah söz arasında ona dedi ki: Oğlum hele o eski sevgiliyi hatırla bakalım!
یاد آور زان ضجیع و زان فراش ** تا بدین حد بیوفا و مر مباش
O seninle beraber yatanı, o yatağı bir hatırla da bu derece vefasız ve acı sözlü olma.
گفت رو من یافتم دار السرور ** وا رهیدم از چه دار الغرور
Şehzade bırak baba dedi... ben, neşe yurdunu buldum, gurur yurdunun aldanma diyarının kuyusundan kurtuldum.
همچنان باشد چو مومن راه یافت ** سوی نور حق ز ظلمت روی تافت
Mümin yol buldu da karanlıktan Hak nurunun bulunduğu tarafa yüz çevirdi mi öyle olur işte!
در بیان آنک شهزاده آدمی بچه است خلیفهی خداست پدرش آدم صفی خلیفهی حق مسجود ملایک و آن کمپیر کابلی دنیاست کی آدمیبچه را از پدر ببرید به سحر و انبیا و اولیا آن طبیب تدارک کننده
Şehzade,insanoğludur,Tanrı halifesidir,babasıda meleklerin secde ettikleri,Tanrı halifesi Âdem Safî’dir Kâbil’li kocakarı dünyadır;insanoğlunu babasından büyü yaparak ayırdı;peygamberle veliler de buna çare bulan o hekimdir.
ای برادر دانک شهزاده توی ** در جهان کهنه زاده از نوی
Kardeş bil ki şehzade sensin bu eski dünyada yeniden doğmuşsun!
کابلی جادو این دنیاست کو ** کرد مردان را اسیر رنگ و بو 3190
Kabil’li büyücü bu dünyadır... erleri bile rengine kokusuna esir etmiştir.
چون در افکندت دریغ آلوده روذ ** دم به دم میخوان و میدم قل اعوذ
Bu bulanık ırmağa düştün mü her an “Kul eüzü” leri oku kendine üfür de,