دید جانداران پنهان همچو جان ** دورباش هر یکی تا آسمان
Can gibi gizli olan azap meleklerini gördü; her birinin elindeki sopa, ta gökyüzüne kadar uzanıyordu.
که هلا پیش سلیمان مور باش ** تا بنشکافد ترا این دورباش
Kendine gel... Süleyman’ın huzurunda karınca ol da bu sopa, seni paramparça etmesin!
جز مقام راستی یک دم مهایست ** هیچ لالا مرد را چون چشم نیست 330
Doğruluk durağında başka bir yerde bir an bile durma... İnsana kimse, gözü gibi lalalık edemez.
کور اگر از پند پالوده شود ** هر دمی او باز آلوده شود
Kör, öğütle arınıp temizlense bile yine her an sürçer, pislenir.
آدما تو نیستی کور از نظر ** لیک اذا جاء القضا عمی البصر
Ey Âdem, senin gözün var, kör değilsin... Fakat kaza geldi mi göz kör olur!
عمرها باید به نادر گاهگاه ** تا که بینا از قضا افتد به چاه
Gözlü adamın, bir tesadüf neticesi kuyuya düşmesi için ömürler lazım. Fakat bu kaza, körün yoldaşıdır. Çünkü düşmek, onun tabiatıdır, huyudur.
کور را خود این قضا همراه اوست ** که مرورا اوفتادن طبع و خوست
Kör, pisliğe düşer de bu koku nedir, kendisinden midir, yoksa bir pisliğe bulaşmış da ondan mı? Bilemez ki.
در حدث افتد نداند بوی چیست ** از منست این بوی یا ز آلودگیست 335
Ona birisi miskler saçsa onu da kendisinden bilir, sevgilinin lütfundan değil!
ور کسی بر وی کند مشکی نثار ** هم ز خود داند نه از احسان یار
(eksik)
پس دو چشم روشن ای صاحبنظر ** مر ترا صد مادرست و صد پدر
Hâsılı ey gözü açık kişi, bu iki göz, sana yüzlerce anadır, yüzlerce baba!
خاصه چشم دل آن هفتاد توست ** وین دو چشم حس خوشهچین اوست
Hele gönül gözü yok mu? O, bu göze nispetle yetmiş kat azizdir, yetmiş derece kuvvetlidir... Bu iki duygu gözü, onun nimetiyle geçinmededir.
ای دریغا رهزنان بنشستهاند ** صد گره زیر زبانم بستهاند
Yazıklar olsun ki yol kesiciler oturmuşlar, dilime yüzlerce düğüm vurmuşlardır!
پایبسته چون رود خوش راهوار ** بس گران بندیست این معذور دار 340
Ayağı bağlı olan, nasıl rahvan gidebilir! Ağır bir bağdır bu... Mazur gör!
این سخن اشکسته میآید دلا ** کین سخن درست غیرت آسیا
Ey gönül, bu söz, kırık dökük geliyor. Bu söz incidir, Allah gayreti de değirmen.
در اگر چه خرد و اشکسته شود ** توتیای دیدهی خسته شود
İnci küçük ve kırık bile olsa hasta göze tutya olur.
ای در از اشکست خود بر سر مزن ** کز شکستن روشنی خواهی شدن
Ey inci, kırıldığına acınma... Kırılmakla parlayacak apaydın olacaksın!
همچنین اشکسته بسته گفتنیست ** حق کند آخر درستش کو غنیست
Böyle o kırık dökük söylenecek... Fakat Allah ganidir, sonunda onu düzgün bir hale getirir.
گندم ار بشکست و از هم در سکست ** بر دکان آمد که نک نان درست 345
Buğday, kırıldı, ufalandıysa zayi olmadı ya... Un haline geldi de dükkâna girdi, ekmek oldu.
تو هم ای عاشق چو جرمت گشت فاش ** آب و روغن ترک کن اشکسته باش
Ey âşık, senin de suçun belli oldu... Artık suyu yağı bırak da kırık dökük bir hale gel!
آنک فرزندان خاص آدماند ** نفحهی انا ظلمنا میدمند
Âdem’in has çocuklarına mahsustur bu... Onlar, “Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik” derler.
حاجت خود عرضه کن حجت مگو ** همچو ابلیس لعین سخترو
Sen de hacetini arz et, lânetlenmiş yüzsüz iblis gibi delil getirmeye kalkışma!
سخترویی گر ورا شد عیبپوش ** در ستیز و سخترویی رو بکوش
Yok, eğer yüzsüzlük, İblis’in ayıbını örttüyse sen de inada giriş, yüzsüzlükte bulun, bu yolda çalış, didin!
آن ابوجهل از پیمبر معجزی ** خواست همچون کینهور ترکی غزی 350
Ebucehil, Peygamber’den, kindar Oğuz Türk’ü gibi bir mucize istedi.
لیک آن صدیق حق معجز نخواست ** گفت این رو خود نگوید جز که راست
Fakat Allah Sıddık’ı mucize istemedi, bu yüzün sahibi zaten doğrudan başka bir şey söyleyemez ki dedi.
کی رسد همچون توی را کز منی ** امتحان همچو من یاری کنی
Sen nerede, senin gibi birisinin benliğe düşerek benim gibi bir sevgiliyi sınaması nerede?
گفتن آن جهود علی را کرم الله وجهه کی اگر اعتماد داری بر حافظی حق از سر این کوشک خود را در انداز و جواب گفتن امیرالمومنین او را
Bir Yahudi’nin, Allah yüzünü ulu etsin Ali’ye “Eğer Allah’ın korumasına güveniyorsan kendini bu yapının üstünden at” demesi, Müminler emîri’nin ona cevabı