-
باز ازین سو کرد کژ خون آب شد ** قبطی اندر خشم و اندر تاب شد
- Tekrar kendi tarafına eğdi, kan su oldu... Kıpti kızdı alevlendi.
-
ساعتی بنشست تا خشمش برفت ** بعد از آن گفتش کای صمصام زفت
- Bir müddet oturdu... hiddeti geçince dedi ki: Ey ulu kılıç,
-
ای برادر این گره را چاره چیست ** گفت این را او خورد کو متقیست 3445
- Ey kardeş, şu düğümün açılmasına çare nedir?İsrail oğlu dedi ki: Bunu takva sahibi içer.
-
متقی آنست کو بیزار شد ** از ره فرعون و موسیوار شد
- Takva sahibi da Firavun’un gittiği yoldan usanan, Musa’laşan kişidir.
-
قوم موسی شو بخور این آب را ** صلح کن با مه ببین مهتاب را
- Musa’ya uy, Musa kavmi ol da bu suyu iç... ayla uzlaş da ay ışığını gör.
-
صدهزاران ظلمتست از خشم تو ** بر عبادالله اندر چشم تو
- Tanrı kullarına kızgınlığından gözünde yüz binlerce karanlık var!
-
خشم بنشان چشم بگشا شاد شو ** عبرت از یاران بگیر استاد شو
- Kızgınlığını yatıştır da gözlerini aç, neşelen... dostlarından ibret al da üstat ol!
-
کی طفیل من شوی در اغتراف ** چون ترا کفریست همچون کوه قاف 3450
- Sende Kaf dağı gibi küfür varken nasıl olur da Nil’den avucuna su almada bana tabi olabilirsin sen?
-
کوه در سوراخ سوزن کی رود ** جز مگر که آن رشتهی یکتا شود
- Dağ iğne deliğinden geçer mi hiç? Geçer... ancak tek bir iplik haline gelirse!
-
کوه را که کن به استغفار و خوش ** جام مغفوران بگیر و خوش بکش
- Dağı tövbenle saman çöpü haline getir de suçları bağışlananların kadehini güzelce al, hoş bir hal de çek gitsin.
-
تو بدین تزویر چون نوشی از آن ** چون حرامش کرد حق بر کافران
- Fakat bu hileyle onu nasıl içebilirsin ki Tanrı, onu kafirlere hâram etmiştir.
-
خالق تزویر تزویر ترا ** کی خرد ای مفتری مفترا
- A iftiralara uğramış iftiracı, hileyi düzeni yaratan Tanrı, nasıl olur da senin hilene, düzenine kapılır?
-
آل موسی شو که حیلت سود نیست ** حیلهات باد تهی پیمودنیست 3455
- Musa kavminden ol... hilenin faydası yok... senin hilen yel ölçmekten ibaret!
-
زهره دارد آب کز امر صمد ** گردد او با کافران آبی کند
- Suyun haddimi var, Tanrı emrini terk etsin de kafirlere su olsun!
-
یا تو پنداری که تو نان میخوری ** زهر مار و کاهش جان میخوری
- Sen sanıyor musun ki ekmek yemektesin? Yılan zehri, ömür törpüsü yiyorsun sen!
-
نان کجا اصلاح آن جانی کند ** کو دل از فرمان جانان بر کند
- Fakat sevgilinin buyruğunu terk eden kişiye nasıl yarar?
-
یا تو پنداری که حرف مثنوی ** چون بخوانی رایگانش بشنوی
- Sanır mısın ki Mesnevi sözlerini okuyasın da ucuzca, bedavaca duyasın, anlayasın!
-
یا کلام حکمت و سر نهان ** اندر آید زغبه در گوش و دهان 3460
- Yahut hikmet sözleri ve gizli sırlar, kolayca kulağına girsin ağzına gelsin!
-
اندر آید لیک چون افسانهها ** پوست بنماید نه مغز دانهها
- Duyarsın, duyarsın ama sana masal gibi gelir... dışyüzünü duyarsın, iç yüzünü değil!
-
در سر و رو در کشیده چادری ** رو نهان کرده ز چشمت دلبری
- Bir güzel, başına, yüzüne çarşafını örtmüş, senden yüzünü gizlemiş!
-
شاهنامه یا کلیله پیش تو ** همچنان باشد که قرآن از عتو
- İnadından Kuran, sana nasıl gelirse Şehname yahut Kilile ve Demine de öyle gelir!
-
فرق آنگه باشد از حق و مجاز ** که کند کحل عنایت چشم باز
- İnayet sürmesi gözünü aydınlatır, açarsa doğrucuyla mecazı o vakit ayırt eder, anlarsın!
-
ورنه پشک و مشک پیش اخشمی ** هر دو یکسانست چون نبود شمی 3465
- Yoksa koku almayan adama mis de bir, fışkı da... değil mi ki koku almıyor!
-
خویشتن مشغول کردن از ملال ** باشدش قصد از کلام ذوالجلال
- Ululuk ıssı Tanrının sözünü okumaktan maksat kendini usançtan, elemden kurtarmaktır.
-
کاتش وسواس را و غصه را ** زان سخن بنشاند و سازد دوا
- Çünkü vesvese ve gussa ateşi, bu sözle yatışır... bu söz, insanın derdine deva olur.