بیبهارت نرگس و نسرین دهم ** بیکتاب و اوستا تلقین دهم
Bahar olmadığı halde sana nergis ve ağustos gülü verir; kitapsız ustasız sana bilgiler belletirim...
کافیم بی داروت درمان کنم ** گور را و چاه را میدان کنم3520
Kâfiyim, ilaçsız sıhhat verir; mezarı, kuyuyu meydan haline getiririm...
موسیی را دل دهم با یک عصا ** تا زند بر عالمی شمشیرها
Musa'ya bütün âlemin başına indirsin diye bir sopa verir; kuvvet kudret bağlarım...
دست موسی را دهم یک نور و تاب ** که طپانچه میزند بر آفتاب
Musa'nın eline bir nur, bir parlaklık veririm ki güneşe bile tokat atar!
چوب را ماری کنم من هفت سر ** که نزاید ماده مار او را ز نر
Sopayı yedi başlı yılan haline getiririm... hem öyle bir yılan ki erkek bir yılanın belinden gelmemiş, dişi bir yılandan doğmamış.
خون نیامیزم در آب نیل من ** خود کنم خون عین آبش را به فن
Nil suyuna kan karıştırmam; kudretimle suyunu kan haline getiririm.
شادیت را غم کنم چون آب نیل ** که نیابی سوی شادیها سبیل3525
Nil suyu gibi neşeni gam haline getiririm de bir daha neşeye yol bulamazsın.
باز چون تجدید ایمان بر تنی ** باز از فرعون بیزاری کنی
Sonra tekrar imanını yeniledim mi yine Firavundan bezersin.
موسی رحمت ببینی آمده ** نیل خون بینی ازو آبی شده
Görürsün ki rahmet Musa'sı gelmiş... kan gibi görünen Nil, onun yüzünden su olmuş!
چون سر رشته نگه داری درون ** نیل ذوق تو نگردد هیچ خون
İçten ipin ucunu bırakmazsan zevk Nil'in hiç kan kesilmez.
من گمان بردم که ایمان آورم ** تا ازین طوفان خون آبی خورم
Ben, iman edeyim de bu kan tufanından bir su içeyim diyordum.
من چه دانستم که تبدیلی کند ** در نهاد من مرا نیلی کند3530
Ben ne bilirdim ki Allah beni değiştirecek, gönlümü başka bir hale koyacak da beni Nil yapacak!
سوی چشم خود یکی نیلم روان ** برقرارم پیش چشم دیگران
Başkalarının gözünde eskisi gibiyim ama benim gözüme akıp duran bir Nil görünmede!
همچنانک این جهان پیش نبی ** غرق تسبیحست و پیش ما غبی
Nitekim bu âlem de Peygamberin gözüne tespihe gark olmuş görünmede... bize göreyse aptalca durup duruyor.
پیش چشمش این جهان پر عشق و داد ** پیش چشم دیگران مرده و جماد
Onun gözüne bu âlem aşk ve ihsanla dolmuş görünüyor; başkasının gözüne ise ölü ve cansız.
پست و بالا پیش چشمش تیزرو ** از کلوخ و خشت او نکته شنو
Yukarı olsun, aşağı olsun onca her yer, hızlı hızlı yürümede... o, taştan topraktan nükteler duymada!
با عوام این جمله بسته و مردهای ** زین عجبتر من ندیدم پردهای3535
Halbuki halka bunların hepsi kapalı... her şey ölü görünmede... ben, bundan daha ziyade şaşılacak bir perde görmedim.
گورها یکسان به پیش چشم ما ** روضه و حفره به چشم اولیا
Bütün mezarlar bizce bir. Fakat velilerin gözünde kimisi cennet bahçesi, kimisi cehennem çukuru!
عامه گفتندی که پیغامبر ترش ** از چه گشتست و شدست او ذوقکش
Halk, Peygamber ekşi suratlı; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.
خاص گفتندی که سوی چشمتان ** مینماید او ترش ای امتان
İleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o.
یک زمان درچشم ما آیید تا ** خندهها بینید اندر هل اتی
Bir zamancağız bizim gözümüzle bakın da "Heletâ" daki gülüşleri görün hele!
از سر امرود بن بنماید آن ** منعکس صورت بزیر آ ای جوان3540
O ters şey, armut ağacının üstünde öyle görünür... a genç ağaçtan in de bak!
آن درخت هستی است امرودبن ** تا بر آنجایی نماید نو کهن
O armut ağacı, varlık ağacıdır... sen orada oldukça sana yeni şey eski görünür.
تا بر آنجایی ببینی خارزار ** پر ز کزدمهای خشم و پر ز مار
O ağacın üstünde oldukça âlem pis bir dikenlik, kızgın akreplerle, yılanlarla dopdolu bir yer görünür.
چون فرود آیی ببینی رایگان ** یک جهان پر گلرخان و دایگان
Fakat ağaçtan inersen derhal âlemi gül yüzlü dilberlerle, dadılarla, tayalarla dolu görürsün!
حکایت آن زن پلیدکار کی شوهر را گفت کی آن خیالات از سر امرودبن مینماید ترا کی چنینها نماید چشم آدمی را سر آن امرودبن از سر امرودبن فرود آی تا آن خیالها برود و اگر کسی گوید کی آنچ آن مرد میدید خیال نبود و جواب این مثالیست نه مثل در مثال همین قدر بس بود کی اگر بر سر امرودبن نرفتی هرگز آنها ندیدی خواه خیال خواه حقیقت
Kötü karının, kocasına o görünen kötü hayaller, armut ağacının üstünden adamın gözüne öyle görünür.. aşağıya in de hayaller gitsin demesi. Birisi, o adamın gördüğü hayal değildi ki derse şu cevabı veririz: Bu misaldir, mesel değil. Misalin bu kadar oluşu da kâfi. Eğer armut ağacına çıkmasaydı ister hayal olsun, ister hakikat gördüklerini görmeyecekti ya!