-
گفت او را هین بپر اندر پیم ** گفت رو رو من حریف تو نیم
- Cebrail'e "Hadi ardımca uç" dedi. Cebrail dedi ki: "Yürü, yürü ben senin eşin, eşitin değilim!"
-
باز گفت او را بیا ای پردهسوز ** من باوج خود نرفتستم هنوز
- Hazreti Ahmet tekrar "Ey perdeleri yakan, gel... ben daha kendi yüce makamıma gitmedim ki" dedi.
-
گفت بیرون زین حد ای خوشفر من ** گر زنم پری بسوزد پر من
- Cebrail dedi ki: "A benim güzel nurlu arkadaşım, bir kanat çırpıp buradan ileriye geçsem kolum kanadım yanar!"
-
حیرت اندر حیرت آمد این قصص ** بیهشی خاصگان اندر اخص 3805
- Bu hikayeler hayret içinde hayrettir... Allah hasları, daha has olanların ahvalini görünce kendilerinden geçerler.
-
بیهشیها جمله اینجا بازیست ** چند جان داری که جان پردازیست
- Bütün kendinden geçişler, burada oyundan ibarettir... ne kadar canın var ki senin? Burası can verme makamıdır!
-
جبرئیلا گر شریفی و عزیز ** تو نهای پروانه و نه شمع نیز
- Ey Cebrail, ister yüce ol, ister büyük... sen ne pervanesin ne de mum!
-
شمع چون دعوت کند وقت فروز ** جان پروانه نپرهیزد ز سوز
- Mum yanınca pervaneyi çağırdı mı pervanenin canı yanmadan çekinmez!
-
این حدیث منقلب را گور کن ** شیر را برعکس صید گور کن
- Bu ters sözü göm de aksine olarak aslanı, yaban eşeğine av yap.
-
بند کن مشک سخنشاشیت را ** وا مکن انبان قلماشیت را 3810
- İçinden sözler alıp âleme saçtığın tulumun ağzını kapa... saçma sapan sözler dağarcığını açma!
-
آنک بر نگذشت اجزاش از زمین ** پیش او معکوس و قلماشیست این
- Gözleri yeryüzünden geçememiş, yükselmemiş olan kişiye bu sözler ters ve saçma gelir.
-
لا تخالفهم حبیبی دارهم ** یا غریبا نازلا فی دارهم
- Onlara aykırı harekette bulunma; onlarla hoş geçinmeye bak ey garip olarak onların evlerine konmuş olan sevgili.
-
اعط ما شائوا وراموا وارضهم ** یا ظعینا ساکنا فیارضهم
- Diledikleri, istedikleri şeyi ver, onları razı et, ey onların yurtlarına konmuş, orayı yurt edinmiş olan dost!
-
تا رسیدن در شه و در ناز خوش ** رازیا با مرغزی میساز خویش
- Padişaha ulaşıncaya dek, onun güzelim naz ve edalarını görünceye kadar ey Rey'li, Maragal'lıyla hoş geçin!
-
موسیا در پیش فرعون زمن ** نرم باید گفت قولا لینا 3815
- Ey Musa zamane Firavun'unun tapısında yumuşak söz söylemek gerek!
-
آب اگر در روغن جوشان کنی ** دیگدان و دیگ را ویران کنی
- Kaynayan yağın üstüne su dökersen ocağı da yakarsın tencereyi de!
-
نرم گو لیکن مگو غیر صواب ** وسوسه مفروش در لین الخطاب
- Yumuşak söyle ama sakın doğrudan gayrı bir şey söyleme... yumuşak sözlerle vesveseler satmaya kalkışma!
-
وقت عصر آمد سخن کوتاه کن ** ای که عصرت عصر را آگاه کن
- İkindi oldu, sözü kısa kes ey ikindisi, asrı uyandıran er!
-
گو تو مر گلخواره را که قند به ** نرمی فاسد مکن طینش مده
- Toprak yemeyi âdet edinmiş adama bozuk düzen bir yumuşaklık göstererek toprak verme... şeker daha iyidir de!
-
نطق جان را روضهی جانیستی ** گر ز حرف و صوت مستغنیستی 3820
- Harfle sesle alıverişin yok ama yine de can sözlerine can bahçesisin sen!
-
این سر خر در میان قندزار ** ای بسا کس را که بنهادست خار
- Şeker kamışlığına asılakonan şu eşek başı, nice kişileri hor hakîr bir hale koydu!
-
ظن ببرد از دور کان آنست و بس ** چون قج مغلوب وا میرفت پس
- Onu uzaktan gören, orada ancak o var sandı... hani mağlup olan koç kıçın kıçın geri gider ya; o da öyle geri gitti.
-
صورت حرف آن سر خر دان یقین ** در رز معنی و فردوس برین
- Harf suretini mâna bağına, yüce ve güzelim bahçeye konan eşek başı bil!
-
ای ضیاء الحق حسام الدین در آر ** این سر خر را در آن بطیخزار
- Ey Hak Ziyası Hüsameddin, bu eşek başını kavun karpuz bostanına getir.
-
تا سر خر چون بمرد از مسلخه ** نشو دیگر بخشدش آن مطبخه 3825
- Getir de eşek başı, salhanede nasıl öldüyse bu çiğ erin piştiği yer de ona başka bir hayat versin!
-
هین ز ما صورتگری و جان ز تو ** نه غلط هم این خود و هم آن ز تو
- İşte bizden suret düzmek, senden can vermek... hayır, yanlış söyledim... bu da senden, o da!