ای رسولان میفرستمتان رسول ** رد من بهتر شما را از قبول
Ey, elçiler, tez sizi elçi olarak gönderiyorum... bu hediyeleri reddetmem, sizin için kabul etmemden yeğdir.
پیش بلقیس آنچ دیدیت از عجب ** باز گویید از بیابان ذهب
Belkıs’ın yanına gidince gördüğünüz şaşılacak şeyleri, altın ovasını hep söyleyin.
تا بداند که به زر طامع نهایم ** ما زر از زرآفرین آوردهایم655
Söyleyin de benim altına tamah etmediğimi, altını yaratandan altın elde ettiğimi anlasın.
آنک گر خواهد همه خاک زمین ** سر به سر زر گردد و در ثمین
O Allah, öyle bir Allah’tır ki dilerse bütün yeryüzünü baştanbaşa altın ve değeri biçilmez inci haline getirir.
حق برای آن کند ای زرگزین ** روز محشر این زمین را نقره گین
Ey altını seçen, onu seven, onun için Allah mahşer gününde bu yeryüzünü gümüşten halk edecektir.
فارغیم از زر که ما بس پر فنیم ** خاکیان را سر به سر زرین کنیم
Biz altına aldırış bile etmeyiz... Sanatlarımız çok bizim; bütün yeryüzündekileri altın haline getiririz biz!
از شما کی کدیهی زر میکنیم ** ما شما را کیمیاگر میکنیم
Sizden altın mı isteriz biz? Biz sizi kimyager yaparız.
ترک آن گیرید گر ملک سباست ** که برون آب و گل بس ملکهاست660
Sebe mülkü bile olsa vazgeçin o dünya mülkünden... Suyun toprağın dışında nice mülkler var!
تختهبندست آن که تختش خواندهای ** صدر پنداری و بر در ماندهای
Senin taht dediğin şey, tahtadan yapılma tuzaktır... Konduğun yeri başköşe sanmışsın ama kapıda kala kalmışsın!
پادشاهی نیستت بر ریش خود ** پادشاهی چون کنی بر نیک و بد
Sen daha kendi sakalına hüküm yürütemiyor, ona bile padişahlık edemiyorsun; artık nasıl olurda iyiye, kötüye padişahlık yapmaya, hüküm yürütmeye kalkışırsın?
بیمراد تو شود ریشت سپید ** شرم دار از ریش خود ای کژ امید
İstemediğin halde sakalın ağarıyor... gayri ey eğri ümitli, sakalından utan!
مالک الملک است هر کش سر نهد ** بیجهان خاک صد ملکش دهد
Asıl o Allah mülk ve saltanat sahibindir, kendisine baş eğene bu topraktan yaratılan dünya şöyle dursun, yüzlerce mülk, yüzlerce saltanat ihsan eder.
لیک ذوق سجدهای پیش خدا ** خوشتر آید از دو صد دولت ترا665
Fakat Allah tapısında bir secde, sana iki yüz devlet ve saltanattan daha hoş gelir.
پس بنالی که نخواهم ملکها ** ملک آن سجده مسلم کن مرا
Ben ne mal isterim, ne mülk... Ne devlet isterim, ne saltanat... Bana o secde devletini ihsan et, yeter diye ağlayıp sızlanmaya başlarsın!
پادشاهان جهان از بدرگی ** بو نبردند از شراب بندگی
Cihan padişahları, kötülüklerinden dolayı kulluk şarabından bir koku bile almamışlar.
ورنه ادهموار سرگردان و دنگ ** ملک را برهم زدندی بیدرنگ
Yoksa onlar da Edhem gibi, hemencecik coşarlar, sarhoş olurlar, dünya saltanatını vurup kırarlardı!
لیک حق بهر ثبات این جهان ** مهرشان بنهاد بر چشم و دهان
Fakat Allah, bu âlem dursun, mamur olsun diye gözlerini ağızlarını kapamıştır.
تا شود شیرین بریشان تخت و تاج ** که ستانیم از جهانداران خراج670
Bu suretle de onlara taht ve taç tatlı gelir, âlemdeki halktan haraç alalım derler...
از خراج ار جمع آری زر چو ریگ ** آخر آن از تو بماند مردریگ
Fakat haraç ala ala kum gibi altın yığsın yine ölür, geberirsin, onlar senden arta kalır!
همره جانت نگردد ملک و زر ** زر بده سرمه ستان بهر نظر
Mal, mülk, devlet ve altın, canına yoldaş olmaz... Sen altın ver de görüşünün kuvvetlenmesi için sürme al!
تا ببینی کین جهان چاهیست تنگ ** یوسفانه آن رسن آری به چنگ
Bu sürmeyi çek de şu âlemin daracık bir kuyu olduğunu gör; Yusufcasına ipe el at!
تا بگوید چون ز چاه آیی به بام ** جان که یا بشرای هذا لی غلام
Kuyudan çıkıp dama yücelince görenler, müjde, işte bize bir köle desinler!
هست در چاه انعکاسات نظر ** کمترین آنک نماید سنگ زر675
Kuyuda göz, akisler yapar, insana hayaller görünür... Onların en bayağısı şudur: Taş altın şeklinde görünür!
وقت بازی کودکان را ز اختلال ** مینماید آن خزفها زر و مال
Oyun zamanı çocuklarda kızışırlar... O taş topaç kırıklarını altın ve mal görürler ya.
عارفانش کیمیاگر گشتهاند ** تا که شد کانها بر ایشان نژند
Fakat Allah arifleri kimyager olmuşlardır da onlara madenler bile değersiz görünür artık!
دیدن درویش جماعت مشایخ را در خواب و درخواست کردن روزی حلال بیمشغول شدن به کسب و از عبادت ماندن و ارشاد ایشان او را و میوههای تلخ و ترش کوهی بر وی شیرین شدن به داد آن مشایخ
Dervişin, şeyhleri rüyada görüp kazanmaya uğraşmadan ve ibadetten kalmadan helâl bir rızık dilemesi, onlarında onu irşâd etmeleri, dağdaki acı ve ekşi meyvelerin, şeyhlerin himmetiyle dervişe tatlı gelmesi