گر خری را میبرد روبه ز سر ** گو ببر تو خر مباش و غم مخور
Tilki bir eşeği baştan çıkarırsa ko çıkarsın. Sen eşek olma da gani yeme.
حکایت آن شخص کی از ترس خویشتن را در خانهای انداخت رخها زرد چون زعفران لبها کبود چون نیل دست لرزان چون برگ درخت خداوند خانه پرسید کی خیرست چه واقعه است گفت بیرون خر میگیرند به سخره گفت مبارک خر میگیرند تو خر نیستی چه میترسی گفت خر به جد میگیرند تمییز برخاسته است امروز ترسم کی مرا خر گیرند
Birisi, korkusundan kendisini bir eve attı. Benzi safran gibi sararmış, dudakları gömgök olmuş, elleri söğüt yaprağı gibi tirtii- titriyordu. Ev sahibi hayrola, ne oldu? dedi. Adam, dışarıda eşekleri tutup yük yüklüyorlar diye cevap verdi. Ev sahibi : Peki a mübarek dedi, etekleri tutuyorlar Sen eşek değilsin ya, ne korkuyorsun? Adam dedi ki: öyle bir kızışmışlar, işe öyle bir sarılmışlar ki fark etmelerine imkân yok, korktum, ya beni de eşek diye tutarlarsa!
آن یکی در خانهای در میگریخت ** زرد رو و لب کبود و رنگ ریخت
Birisi kaçıp bir eve sığındı. Korkudan benzi uçmuş, sapsarı kesilmiş, dudakları gövermişti.
صاحب خانه بگفتش خیر هست ** که همی لرزد ترا چون پیر دست
Ev sahibi, peki dedi, A amcasının canı, eşekleri titremede.
واقعه چونست چون بگریختی ** رنگ رخساره چنین چون ریختی 2540
Ne oldu, neden kaçtın? Neden böyle benzin attı?
گفت بهر سخرهی شاه حرون ** خر همیگیرند امروز از برون
Adam dedi ki: Zâlim padişahı eğlendirmek için bugün sokakta ne kadar eşek varsa yakalıyorlar.
گفت میگیرند کو خر جان عم ** چون نهای خر رو ترا زین چیست غم
Ev sahibi, peki dedi. A amcasının canı, eşekleri yakalıyorlar. Sen eşek değilsin ya, bundan ne tasan var senin?
گفت بس جدند و گرم اندر گرفت ** گر خرم گیرند هم نبود شگفت
Adam dedi ki: Bu işe öyle bir girişmişler, öyle kızışmışlar ki beni bile eşek diye yakalarlarsa şaşılmaz.
بهر خرگیری بر آوردند دست ** جدجد تمییز هم برخاستست
Eşek yakalamaya el atmışlar, hiçbir şey farketmiyorlar artık!
چونک بیتمییزیانمان سرورند ** صاحب خر را به جای خر برند 2545
Bir şeyi fark etmeyen kişiler, başımıza geçerlerse eşeğin sahibini de eşek diye götürürler mi, götürürler!
نیست شاه شهر ما بیهوده گیر ** هست تمییزش سمیعست و بصیر
Fakat bizim şehrimizin padişahı, abes iş yapmaz. Onun temyiz hassası vardır. O her şeyi duyar, her şeyi görür.
آدمی باش و ز خرگیران مترس ** خر نهای ای عیسی دوران مترس
Adam ol da eşek tutanlardan korkma. Ey zamanenin İsası, eşek değilsin sen, ürkme.
چرخ چارم هم ز نور تو پرست ** حاش لله که مقامت آخرست
Dördüncü kat gök, senin nurunla dolu. Hâşa, senin durağın ahır değildir.
تو ز چرخ و اختران هم برتری ** گرچه بهر مصلحت در آخری
Sen, bir iş için ahırdasın ama gökyüzünden de yücesin sen, yıldızlardan da.
میر آخر دیگر و خر دیگرست ** نه هر آنک اندر آخر شد خرست 2550
İmrahor başkadır, eşek başka. Her ahıra giden eşek değildir.
چه در افتادیم در دنبال خر ** از گلستان گوی و از گلهای تر
Neden böyle eşeğin kuyruğuna yapıştık, ardına düştük? Gül bahçesinden, güllerden bahset.
از انار و از ترنج و شاخ سیب ** وز شراب و شاهدان بیحساب
Narı, turuncu, elma dalını söyle. Şarabı ve sayısız güzelleri anlat.
یا از آن دریا که موجش گوهرست ** گوهرش گوینده و بیناورست
Yahut dalgası inci olan, incisi söyleyen, gören denizi,
یا از آن مرغان که گلچین میکنند ** بیضهها زرین و سیمین میکنند
Yahut gül devşiren, yumurtaları altından, gümüşten olan kuşları söyle.
یا از آن بازان که کبکان پرورند ** هم نگون اشکم هم استان میپرند 2555
Yahut da ceylânları besleyen, hem sırt üstü, hem yüzükoyun uçan doğan kuşlarından bahset.
نردبانهاییست پنهان در جهان ** پایه پایه تا عنان آسمان
Alemde gizli merdivenler vardır, basamak basamak tâ göğe kadar.
هر گره را نردبانی دیگرست ** هر روش را آسمانی دیگرست
Her bulutun başka bir merdiveni vardır, her gidişin başka bir göğü.
هر یکی از حال دیگر بیخبر ** ملک با پهنا و بیپایان و سر
Her biri, öbürünün halinden bihaberdir. Geniş bir ülkedir, ne başı var, ne sonu!
این در آن حیران که او از چیست خوش ** وآن درین خیره که حیرت چیستش
Bu, o neden böyle hoş diye şaşmaktadır; o, bu neden böyle şaşıyor diye hayrette.
صحن ارض الله واسع آمده ** هر درختی از زمینی سر زده 2560
Yeryüzü sahası geniştir. Orada her ağaç, yerden baş vermiş, boy atmıştır.
بر درختان شکر گویان برگ و شاخ ** که زهی ملک و زهی عرصهی فراخ
Ağaçlardaki yapraklarla dallar, ne de güzel ülke, ne de geniş saha diye şükrederler.