-
نامهی عذر خودت بر خواندی ** نامهی سنی بخوان چه ماندی 2965
- Kendi özür defterini okudun. Sünni'nin defterini de oku, ne diye öyle kalakaldın?
-
نکته گفتی جبریانه در قضا ** سر آن بشنو ز من در ماجرا
- Kaza ve kader hususunda cebrice ince sözler söyledin. Şimdi macerayı dinle de onun sırrını benden duy.
-
اختیاری هست ما را بیگمان ** حس را منکر نتانی شد عیان
- Şüphe yok ki bizim bir ihtiyarımız vardır. Duyguyu inkâr edemezsin, bu meydandadır.
-
سنگ را هرگز بگوید کس بیا ** از کلوخی کس کجا جوید وفا
- Kimse taşa gel buraya demez. Kimse bir toprak parçasından vefa ummaz. -
-
آدمی را کس نگوید هین بپر ** یا بیا ای کور تو در من نگر
- Kimse adama hadi uç demediği gibi köre de gel, beni gör diye bir teklifte bulunmaz.
-
گفت یزدان ما علی الاعمی حرج ** کی نهد بر کس حرج رب الفرج 2970
- Tanrı, "Köre teklif yok" dedi. Hiç güçlükleri açan Tanrı, kimseyi güce sokar mı?
-
کس نگوید سنگ را دیر آمدی ** یا که چوبا تو چرا بر من زدی
- Kimse taşa geç geldin, yahut sopaya neden bana vurdun demez.
-
این چنین واجستها مجبور را ** کس بگوید یا زند معذور را
- Mecbur olandan böyle şeyler aranmayacağı gibi özürlüye de kimse bu çeşit sözler söylemez, vurup dövmez.
-
امر و نهی و خشم و تشریف و عتاب ** نیست جز مختار را ای پاکجیب
- Ey yeni, yakası temiz kişi, emir, nehiy, öfke, lütuf ve azarlama, ancak ihtiyacı olanadır.
-
اختیاری هست در ظلم و ستم ** من ازین شیطان و نفس این خواستم
- Zulümde de ihtiyarımız vardır, sitemde de. Ben, bu Şeytanla nefisten bunu kastettim.
-
اختیار اندر درونت ساکنست ** تا ندید او یوسفی کف را نخست 2975
- İhtiyar, senin içindedir. O, bir Yusuf görmedikçe elini uzatamaz.
-
اختیار و داعیه در نفس بود ** روش دید آنگه پر و بالی گشود
- İhtiyar ve dilek, nefistedir. Dilediği şeyin yüzünü görür de ondan sonra kol kanad açar.
-
سگ بخفته اختیارش گشته گم ** چون شکنبه دید جنبانید دم
- Köpek uyumuş ama ihtiyarı kayboldu sanma. İşkembeyi gördü mü kuyruğunu sallamaya başlar.
-
اسپ هم حو حو کند چون دید جو ** چون بجنبد گوشت گربه کرد مو
- At da arpa gördü mü kişnemeye koyulur; kedi de etin oynadığını görünce miyavlamaya başlar.
-
دیدن آمد جنبش آن اختیار ** همچو نفخی ز آتش انگیزد شرار
- İhtiyarın harekete gelmesine sebep görüştür, ateşten kıvılcım çıkaranın körük olduğu gibi.
-
پس بجنبد اختیارت چون بلیس ** شد دلاله آردت پیغام ویس 2980
- Şu halde ihtiyarın, İblis gibi seni oynatır. Sana vasıtalık eder, Vis'in selâmını, haberini getirir.
-
چونک مطلوبی برین کس عرضه کرد ** اختیار خفته بگشاید نورد
- Dilediği bir şeyi adama gösterdi mi, uyumuş olan ihtiyar, derhal gözünü açar.
-
وآن فرشته خیرها بر رغم دیو ** عرضه دارد میکند در دل غریو
- Melekler de Şeytanın inadına gönlüne feryatlar salar.
-
تا بجنبد اختیار خیر تو ** زانک پیش از عرضه خفتست این دو خو
- Bu suretle hayra olan ihtiyarını harekete getirmek ister. Çünkü bu göstermeden önce sende şu iki huy da uykudadır.
-
پس فرشته و دیو گشته عرضهدار ** بهر تحریک عروق اختیار
- Şu halde ihtiyar damarlarını harekete getirmek için melek de sana yapılacak şeyleri gösterir, Şeytan da.
-
میشود ز الهامها و وسوسه ** اختیار خیر و شرت ده کسه 2985
- Sendeki hayır ve şer ihtiyarı, ilham ve vesveselerle birken on olur, on kişinin ihtiyarına sahip olursun.
-
وقت تحلیل نماز ای با نمک ** زان سلام آورد باید بر ملک
- A tatlı adam, namazın dışındaki işlerin helâl olması için namazdan çıkarken meleklere selâm vermek gerektir.
-
که ز الهام و دعای خوبتان ** اختیار این نمازم شد روان
- Bu selâm, sizin güzel ilhamınız ve duanız yüzünden ihtiyarımla şu namazı kıldım demektir.
-
باز از بعد گنه لعنت کنی ** بر بلیس ایرا کزویی منحنی
- Suçtan sonra da tutar, İblise lanet edersin. Çünkü bu eğriliğe onun yüzünden düştün.
-
این دو ضد عرضه کنندهت در سرار ** در حجاب غیب آمد عرضهدار
- Şeytanla melek, gayıp perdesi ardında gizlice bu kötülükle iyiliği sana gösterir.