جهد کن کز جام حق یابی نوی ** بیخود و بیاختیار آنگه شوی 3105
Çalış, Tanrı şarabını iç,bir tazelik bul da o zaman ihtiyarsız bir hale gelir, kendinden geçersin.
آنگه آن می را بود کل اختیار ** تو شوی معذور مطلق مستوار
O zaman bütün ihtiyar, o şarabin olur. Sen de tam bir sarhoş gibi tamamiyle mazur sayılırsın.
هرچه گویی گفتهی می باشد آن ** هر چه روبی رفتهی می باشد آن
O zaman ne söylersen sözün, şarabin sözü olur. O zaman ne siler, süpürürsen silip süpürdüğün, şarabın silip süpürmesi olur.
کی کند آن مست جز عدل و صواب ** که ز جام حق کشیدست او شراب
Tanrı kadehinden şarap içen sarhoş, hiç adaletten ve doğrudan başka bir şey yapar mı?
جادوان فرعون را گفتند بیست ** مست را پروای دست و پای نیست
Firavun, imana gelen büyücülerin ellerini, ayaklarını kestireceği vakit Firavun'a yirmi kere dediler ki: Elimizin ayağımızın kesileceğinden pervamız yok.
دست و پای ما می آن واحدست ** دست ظاهر سایه است و کاسدست 3110
Bizim elimiz, ayağımız, o tek Tanrı'dır. Zahirî olsa bir gölgeden ibarettir, eksilebilir.
معنی ما شاء الله کان یعنی خواست خواست او و رضا رضای او جویید از خشم دیگران و رد دیگران دلتنگ مباشید آن کان اگر چه لفظ ماضیست لیکن در فعل خدا ماضی و مستقبل نباشد کی لیس عند الله صباح و لا مساء
"Tanrı, neyi dilediyse o oldu" hadîsinin mânası. Yani dilek, onun dileğidir, onun rızasıdır. Onun rızasını arayın. Başkalarının hışmından, başkalarının reddetmesinden gönlünüz daralmasın. Hadîsteki "Kâne oldu" sözü mazidir ama Tanrı işinde geçmiş, gelecek yoktur. Çünkü "Tanrı yanında ne sabah vardır, ne akşam."
قول بنده ایش شاء الله کان ** بهر آن نبود که تنبل کن در آن
Kulun "Tanrı, ne dilediyse o oldu" demesi, o işte tembel ol demek için değildir. gu söz, kalbini sağlam tutup çalışmaya teşviktir.
بلک تحریضست بر اخلاص و جد ** که در آن خدمت فزون شو مستعد
O hizmette daha fazla gayrette bulun, o işe daha fazla alış ve sarıl demektir.
گر بگویند آنچ میخواهی تو راد ** کار کار تست برحسب مراد
Sana, adamım, ne dilersen dile. İşin iş, dilediğin şey, dilediğin gibi olacak deseler.
آنگهان تنبل کنی جایز بود ** کانچ خواهی و آنچ گویی آن شود
O zaman tembellik etsen de caizdir. Çünkü ne dilersen olup bitecek.
چون بگویند ایش شاء الله کان ** حکم حکم اوست مطلق جاودان 3115
Fakat "Tanrı, neyi dilediyse o oldu." Hüküm, mutlak ve ebedî olarak onundur derlerse,
پس چرا صد مرده اندر ورد او ** بر نگردی بندگانه گرد او
Neden o işe yüzlerce adam gibi sarılmaz, kulcasına o işin etrafında dönüp dolaşmazsın?
گر بگویند آنچ میخواهد وزیر ** خواست آن اوست اندر دار و گیر
Vezir, neyi dilerse o olur. Alıp tutmada hüküm onun hükmü derlerse.
گرد او گردان شوی صد مرده زود ** تا بریزد بر سرت احسان و جود
Derhal yüz adammışsın gibi onun etrafında dönüp dolaşır, başına ihsan ve lûtuflar dökmesi için elinden geleni yapmaya mı kalkışırsın;
یا گریزی از وزیر و قصر او ** این نباشد جست و جوی نصر او
Yoksa vezirden, vezirin köşkünden kaçıp gider misin? Bu son hareket, onun yardımını,lűtfunu aramak değildir ki.
بازگونه زین سخن کاهل شدی ** منعکس ادراک و خاطر آمدی 3120
Sen, bu sözü ters anladın da tembelleştin, anlayışına ters bir hal oldu, akim karıştı gitti.
امر امر آن فلان خواجهست هین ** چیست یعنی با جز او کمتر نشین
Emir, o filân efendinindir demek, ne demektir? Sakın ha,ondan başkasıyla az düş kalk.
گرد خواجه گرد چون امر آن اوست ** کو کشد دشمن رهاند جان دوست
Onun başına dön dolaş. Emir, onun emri, düşmanı o öldürecek, dostun canini o kurtaracak.
هرچه او خواهد همان یابی یقین ** یاوه کم رو خدمت او برگزین
O ne dilerse ancak ona nail olabilirsin. Onun için onun yanına az gitme, onu kaybetme, onu seç demektir.
نی چو حاکم اوست گرد او مگرد ** تا شوی نامه سیاه و روی زود
Mademki hüküm, onun hükmü, onun yanın" uğrama, onun etrafında dönüp dolaşma da amel defterin kapkara, yüzün sapsarı olmasın demek değildir.
حق بود تاویل که آن گرمت کند ** پر امید و چست و با شرمت کند 3125
O sözü, tevîl etmek gerektir ki seni kızıştırsın. ümitlendirsin, çevik bir hale getirsin, âr ve haya sahibi etsin.
ور کند سستت حقیقت این بدان ** هست تبدیل و نه تاویلست آن
Eğer sana gevşeklik verirse bil ki bu, seni başka bir hale sokuyor, tevil değildir.
این برای گرم کردن آمدست ** تا بگیرد ناامیدان را دو دست
Bu söz, seni gayrete getirmek, ümitsizleri iki ellerinden tutmak için gelmiştir.
معنی قرآن ز قرآن پرس و بس ** وز کسی که آتش زدست اندر هوس
Kur'an'ın mânasını, ancak Kur'an'dan, yahut da hava ve hevesini ateşe vurmuş,
پیش قرآن گشت قربانی و پست ** تا که عین روح او قرآن شدست
Kur'an'ın huzurunda alçalmış,kurban olmuş,ruhu,Kur'an kesilmiş adamdan sor.