-
آن یکی گستاخ رو اندر هری ** چون بدیدی او غلام مهتری 3165
- Herat şehrinde bir küstah yoksul, mevkii yüksek bir köleyi gördü.
-
جامهی اطلس کمر زرین روان ** روی کردی سوی قبلهی آسمان
- Sırtında atlas bir elbise, belinde altın bir kemer vardı. Köle giderken yoksul, yüzünü gökyüzüne kaldırdı da dedi ki:
-
کای خدا زین خواجهی صاحب منن ** چون نیاموزی تو بنده داشتن
- Tanrı, kula bakmayı neden bu ihsan sahibi efendiden öğrenmezsin?
-
بنده پروردن بیاموز ای خدا ** زین رئیس و اختیار شاه ما
- Ey Tanrı, kula bakmayı bu uludan, padişahımızın, seçtiği bu yüce kişiden öğren bari.
-
بود محتاج و برهنه و بینوا ** در زمستان لرز لرزان از هوا
- Yoksul muhtaçtı, çıplaktı, hiçbir şeyi yoktu. Kışın soğuktan tirtir titriyordu.
-
انبساطی کرد آن از خود بری ** جراتی بنمود او از لمتری 3170
- O kendinden haberi olmıyan adam, bu yüzden böyle bir cürette bulundu.
-
اعتمادش بر هزاران موهبت ** که ندیم حق شد اهل معرفت
- Tanrı'nın binlerce ihsanına, onun nedimi olduğuna, onu bilenler arasına katıldığına güveni vardı.
-
گر ندیم شاه گستاخی کند ** تو مکن آنک نداری آن سند
- Padişahın nedimi bir küstahlıkta bulunursa bu-hareketi, kendine senet yapma.
-
حق میان داد و میان به از کمر ** گر کسی تاجی دهد او داد سر
- Tanrı,bel verdi. Elbette bel, kemerden iyidir. Fakat taç veren adam, baş da verebilir mi?
-
تا یکی روزی که شاه آن خواجه را ** متهم کرد و ببستش دست و پا
- Sonunda bir gün padişah, o efendiyi (Amid'i) bir suç altına aldı, elini ayağını bağlattı.
-
آن غلامان را شکنجه مینمود ** که دفینهی خواجه بنمایید زود 3175
- Efendinizin definesi nerede? Gösterin diye kölelere işkence etmeye başladı.
-
سر او با من بگویید ای خسان ** ورنه برم از شما حلق و لسان
- A aşağılık adamlar, onun sırrını söyleyin bana.. Yoksa dilinizi, boğazınızı keserim diye,
-
مدت یک ماهشان تعذیب کرد ** روز و شب اشکنجه و افشار و درد
- Tam bir ay onlara gece gündüz işkence ettirdi.
-
پاره پاره کردشان و یک غلام ** راز خواجه وا نگفت از اهتمام
- Onları paramparça etti. Bir tanesi bile efendilerinin sırrını söylemediler.
-
گفتش اندر خواب هاتف کای کیا ** بنده بودن هم بیاموز و بیا
- Bu sırada yoksul uyurken hatiften ses geldi: Ey ulu er, gel de sen de kul olmayı bunlardan öğren!
-
ای دریده پوستین یوسفان ** گر بدرد گرگت آن از خویش دان 3180
- Ey Yusufların derisini paralıyan, seni de bir kurt paralarsa bunu kendinden bil.
-
زانک میبافی همهساله بپوش ** زانک میکاری همه ساله بنوش
- Bütün yıl dokuduğunu giyin, bütün yıl ektiğin" biç!
-
فعل تست این غصههای دم به دم ** این بود معنی قد جف القلم
- Anbean sana gelip çatan bu dertler, senin yaptıklarının cezasıdır. İşte "Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu"nun mânası budur.
-
که نگردد سنت ما از رشد ** نیک را نیکی بود بد راست بد
- Bizim âdetimiz değişmez, doğru yolu gösteririz. iyiliğe karşılık iyilik,kötülüğe karşılık da kötülük demektir.
-
کار کن هین که سلیمان زنده است ** تا تو دیوی تیغ او برنده است
- Ne yapacaksan düşün de öyle yap, çünkü Süleyman diridir. Sen Şeytan oldukça kılıcı sıyrılmıştır.
-
چون فرشته گشته از تیغ آمنیست ** از سلیمان هیچ او را خوف نیست 3185
- Fakat bir adam melek oldu mu kılıçtan emindir, Süleyman'dan hiçbir korkusu yoktur onun.
-
حکم او بر دیو باشد نه ملک ** رنج در خاکست نه فوق فلک
- Süleyman'ın hükmü, meleğe değildir .Şeytanadır.Eziyet,zahmet,topraktadır,gökte değil.
-
ترک کن این جبر را که بس تهیست ** تا بدانی سر سر جبر چیست
- Bu cebir inanışını bırak, pek boştur bu inanış. Bu inanışı bırak da cebrin sırrının sırrı nedir, anla.
-
ترک کن این جبر جمع منبلان ** تا خبر یابی از آن جبر چو جان
- Bütün tembellerin malı olan şu cebri bırak da can gibi olan o cebirden bir haber al.
-
ترک معشوقی کن و کن عاشقی ** ای گمان برده که خوب و فایقی
- Mâşukluğu bırak da âşık ol ey güzel ve üstün olduğunu sanan!...