-
دختری دارم لطیف و بس سنی ** آرزو میبود او را مؤمنی
- Benim pek güzel,pek yüce bir kızım var,çoktandır müslüman olmak isterdi.
-
هیچ این سودا نمیرفت از سرش ** پندها میداد چندین کافرش 3375
- Bu sevda,kafasından bir türlü çıkmıyordu.Bunca kafir ona öğüt verdi.
-
در دل او مهر ایمان رسته بود ** همچو مجمر بود این غم من چو عود
- Fakat gönlünde iman sevgisi,öyle bir yerleşmişti ki.Bu dert,adeta bir buhurdanlıktı,ben de ödağacı.
-
در عذاب و درد و اشکنجه بدم ** که بجنبد سلسلهی او دم به دم
- Anbean imana yöneldikçe ben,dert,azap ve işkence içindeydim.
-
هیچ چاره میندانستم در آن ** تا فرو خواند این مذن آن اذان
- Bu hususta elimde hiçbir çare yoktu;nihayet bu müezzin ezan verince,
-
گفت دختر چیست این مکروه بانگ ** که بگوشم آمد این دو چار دانگ
- Kızım,bu çirkin ses nedir?Kulağıma geldi de beni berbad etti.
-
من همه عمر این چنین آواز زشت ** هیچ نشنیدم درین دیر و کنشت 3380
- Bütün ömrümde bu kilisede,şu manastırda bu derece çirkin bir ses duymadım dedi.
-
خوهرش گفتا که این بانگ اذان ** هست اعلام و شعار مومنان
- Kızkardeşi,bu ezandır,müslümanlar okur,müslümanları ibadete çağırırlar dedi.
-
باورش نامد بپرسید از دگر ** آن دگر هم گفت آری ای پدر
- İnanmadı,başkasına sordu,o da evet deyince,
-
چون یقین گشتش رخ او زرد شد ** از مسلمانی دل او سرد شد
- İnandı,yüzü sapsarı kesildi,müslümanlık hevesi kalmadı.
-
باز رستم من ز تشویش و عذاب ** دوش خوش خفتم در آن بیخوف خواب
- Ben de teşvişten,azaptan kurtuldum,dün gece korkusuz,rahat bir uyku uyudum.
-
راحتم این بود از آواز او ** هدیه آوردم به شکر آن مرد کو 3385
- Onun sesinden bundan dolayı rahatlaştım.Onun için de ona hediye getirdim;nerde o adam?
-
چون بدیدش گفت این هدیه پذیر ** که مرا گشتی مجیر و دستگیر
- Müezzini görünce bu hediyeyi kabul et dedi,beni dertten kurtardın,elimi tuttun.
-
آنچ کردی با من از احسان و بر ** بندهی تو گشتهام من مستمر
- Bana öyle bir ihsanda bulundun ki senin azat kabul etmez bir kulun oldum.
-
گر به مال و ملک و ثروت فردمی ** من دهانت را پر از زر کردمی
- Malda,mülkte,zenginlikte tek bir kişi olsaydım ağzını altınla doldururdum.
-
هست ایمان شما زرق و مجاز ** راهزن همچون که آن بانگ نماز
- İşte sizin imanınız da bunun gibi riya,geçici bir şey.O ezan gibi yol kesici.
-
لیک از ایمان و صدق بایزید ** چند حسرت در دل و جانم رسید 3390
- Fakat Bayezid'in imanına,onun doğruluğuna karşı gönlümde nice hasret var.
-
همچو آن زن کو جماع خر بدید ** گفت آوه چیست این فحل فرید
- Hani şu kadın gibi..Eşeğin çiftleşmesini gördü de dedi ki:Amanın,şu tek erkeğe bakın!
-
گر جماع اینست بردند این خران ** بر کس ما میریند این شوهران
- Çiftleşme buysa bizim kocalarımız,bizimle çiftleşmiyorlar,içimize aptes bozuyorlar.
-
داد جمله داد ایمان بایزید ** آفرینها بر چنین شیر فرید
- Bayezid,imanın bütün şartlarını haiz..Aferinler olsun bunun gibi tek aslana!
-
قطرهای ز ایمانش در بحر ار رود ** بحر اندر قطرهاش غرقه شود
- Onun imanının bir katrası denize gitse deniz,o katrada gark olur.
-
همچو ز آتش ذرهای در بیشهها ** اندر آن ذره شود بیشه فنا 3395
- Nitekim bir zerrecik ateş,ormanlara düşse o zerre,bütün ormanları yakar,yok eder.
-
چون خیالی در دل شه یا سپاه ** کرد اندر جنگ خصمان را تباه
- Padişahın,yahut ordunun gönlündeki hayal gibi.O hayal de hayaldir ama savaşta düşmanları mahveder.
-
یک ستاره در محمد رخ نمود ** تا فنا شد گوهر گبر و جهود
- Muhammed'in yüzünde bir yıldızdır parladı,kafirlerin,çıfıtların gevherleri yok oldu.
-
آنک ایمان یافت رفت اندر امان ** کفرهای باقیان شد دو گمان
- İmana erişen aman buldu,imana gelmiyenlerin şüphesi iki kat oldu.