تا چه باشد هوش تو هنگام سکر ** ای چو مرغی گشته صید دام سکر
Ya sarhoş olunca aklin ne hale gelir ey bir kuş gibi sarhoşluk tuzağına tutulmuş adam?
حکایت ضیاء دلق کی سخت دراز بود و برادرش شیخ اسلام تاج بلخ به غایت کوتاه بالا بود و این شیخ اسلام از برادرش ضیا ننگ داشتی ضیا در آمد به درس او و همه صدور بلخ حاضر به درس او ضیا خدمتی کرد و بگذشت شیخ اسلام او را نیم قیامی کرد سرسری گفت آری سخت درازی پارهای در دزد
Ziya-i Delk'ın boya çok uzundu. Kardeş! Şeyh-îislâm Tacı Belh'ise (ayet kıtaydı. Şey h-i İslâm,kardeşinden pek utanırdı.Ziya, bîr gün kardeşinin dersine geldi. Belh'in bütün ileri gelenleri oradaydı. Ziya, tapı kılıp geçti. Şeyh-i islâm, ona"öyle bir yarı kalktı. Bunun üzerine Ziya, evet dedi', çok uzun boylusun, boyundan bir parçacık çal!
آن ضیاء دلق خوش الهام بود ** دادر آن تاج شیخ اسلام بود
Ziya-i Delk, hazır cevap ve tatlı sözlü bir zattı. Şeyh-i islâm Tac-ı Belh'in kardeşiydi.
تاج شیخ اسلام دار الملک بلخ ** بود کوتهقد و کوچک همچو فرخ
Tac-ı Bel h, pek kısa boyluydu, âdeta bir kuşa benzerdi.
گرچه فاضل بود و فحل و ذو فنون ** این ضیا اندر ظرافت بد فزون
Bütün bilgileri bilir, âlim faziletli bir adamdı ama Ziya, güzel söz söylemede ve nüktecilikte ondan üstündü.
او بسی کوته ضیا بیحد دراز ** بود شیخ اسلام را صد کبر و ناز 3475
O, pek kısaydı, Ziya da haddinden fazla uzun. Şeyhülislâm, pek nazlı, pek kibirli bir adamdı.
زین برادر عار و ننگش آمدی ** آن ضیا هم واعظی بد با هدی
Bu kardeşinden utandı. Ziya da sözü tesirli bir vaizdi.
روز محفل اندر آمد آن ضیا ** بارگه پر قاضیان و اصفیا
Bir meclis günü, Ziya meclise geldi. Meclis, kadılarla, âlim ve temiz kişilerle doluydu.
کرد شیخ اسلام از کبر تمام ** این برادر را چنین نصف القیام
Şeyhülislâm, kibirinden kardeşine şöyle bir kalktı ve yine derhal yerine oturdu.
گفت او را بس درازی بهر مزد ** اندکی زان قد سروت هم بدزد
Ziya, alınarak dedi ki: Çok uzun boylusun. Bari o selvi boyundan birazcığını çal!
پس ترا خود هوش کو یا عقل کو ** تا خوری می ای تو دانش را عدو 3480
Sende akıl nerde, fikir nerde ki ey bilgi düşmanı, tutup şarap içeceksin?
روت بس زیباست نیلی هم بکش ** ضحکه باشد نیل بر روی حبش
Yüzün pek güzel, bari biraz da çivit sür. Habeşin yüzüne, çivit, gülünç olur doğrusu.
در تو نوری کی درآمد ای غوی ** تا تو بیهوشی و ظلمتجو شوی
A azgın, sende nur nerde ki kendinden geçiyor da karanlık arıyorsun.
سایه در روزست جستن قاعده ** در شب ابری تو سایهجو شده
Gölgeyi gündüz ararlar. Sense bulutlu gecede tutmuş, gölge aramaya çıkmışsın.
گر حلال آمد پی قوت عوام ** طالبان دوست را آمد حرام
Şarap, gıda için halka helâldir ama sevgiyi dileyenlere haramdır.
عاشقان را باده خون دل بود ** چشمشان بر راه و بر منزل بود 3485
Âşıkların şarabi gönül kanidir.Onların gözleri yolda,konaktadır.
در چنین راه بیابان مخوف ** این قلاوز خرد با صد کسوف
Böyle bir korkunç çölde bu akıl kılavuzu, tutulup kalıt.
خاک در چشم قلاوزان زنی ** کاروان را هالک و گمره کنی
Sen de kılavuzları gözetirsen kervanı helak eder, yolu yitirirsin.
نان جو حقا حرامست و فسوس ** نفس را در پیش نه نان سبوس
Arpa ekmeği bile hakikaten haramdır.Nefsin önüne kepekle karşılık ekmek koy.
دشمن راه خدا را خوار دار ** دزد را منبر منه بر دار دار
Tanrı yolunun düşmanını hor tut.Hırsızı mimbere çıkarma,dara çek.
دزد را تو دست ببریدن پسند ** از بریدن عاجزی دستش ببند 3490
Hırsızın elini kes. Kesmekten âcizsen hiç olmazsa bağla.
گر نبندی دست او دست تو بست ** گر تو پایش نشکنی پایت شکست
Seti, onun elini bağlamazsan o,senin elini bağlar. Sen, onun ayağını kırmazsan o,senin ayağını kırar.
تو عدو را می دهی و نیشکر ** بهر چه گو زهر خند و خاک خور
Halbuki sen, düşmana şarap ve şeker kamışı veriyorsun. Niçin?Ona zehir gibi gül, taş ve desene!
زد ز غیرت بر سبو سنگ و شکست ** او سبو انداخت و از زاهد بجست
Zahit, gayrete gelip testiye bir taş attı, kırdı. Köle de testiyi elinden atıp zahitten kaçtı.
رفت پیش میر و گفتش باده کو ** ماجرا را گفت یک یک پیش او
Beyin yanına gidince bey,şarap nerde? dedi. Köle birbir macerayı anlattı.
رفتن امیر خشمآلود برای گوشمال زاهد
Emîrin, zahidi tedip için şiddetle gitmesi
میر چون آتش شد و برجست راست ** گفت بنما خانهی زاهد کجاست 3495
Bey, ateşe döndü, hemen yerinden doğruldu, bana o zahidin evi nerde? Göster dedi.