-
تاج شیخ اسلام دار الملک بلخ ** بود کوتهقد و کوچک همچو فرخ
- Tac-ı Bel h, pek kısa boyluydu, âdeta bir kuşa benzerdi.
-
گرچه فاضل بود و فحل و ذو فنون ** این ضیا اندر ظرافت بد فزون
- Bütün bilgileri bilir, âlim faziletli bir adamdı ama Ziya, güzel söz söylemede ve nüktecilikte ondan üstündü.
-
او بسی کوته ضیا بیحد دراز ** بود شیخ اسلام را صد کبر و ناز 3475
- O, pek kısaydı, Ziya da haddinden fazla uzun. Şeyhülislâm, pek nazlı, pek kibirli bir adamdı.
-
زین برادر عار و ننگش آمدی ** آن ضیا هم واعظی بد با هدی
- Bu kardeşinden utandı. Ziya da sözü tesirli bir vaizdi.
-
روز محفل اندر آمد آن ضیا ** بارگه پر قاضیان و اصفیا
- Bir meclis günü, Ziya meclise geldi. Meclis, kadılarla, âlim ve temiz kişilerle doluydu.
-
کرد شیخ اسلام از کبر تمام ** این برادر را چنین نصف القیام
- Şeyhülislâm, kibirinden kardeşine şöyle bir kalktı ve yine derhal yerine oturdu.
-
گفت او را بس درازی بهر مزد ** اندکی زان قد سروت هم بدزد
- Ziya, alınarak dedi ki: Çok uzun boylusun. Bari o selvi boyundan birazcığını çal!
-
پس ترا خود هوش کو یا عقل کو ** تا خوری می ای تو دانش را عدو 3480
- Sende akıl nerde, fikir nerde ki ey bilgi düşmanı, tutup şarap içeceksin?
-
روت بس زیباست نیلی هم بکش ** ضحکه باشد نیل بر روی حبش
- Yüzün pek güzel, bari biraz da çivit sür. Habeşin yüzüne, çivit, gülünç olur doğrusu.
-
در تو نوری کی درآمد ای غوی ** تا تو بیهوشی و ظلمتجو شوی
- A azgın, sende nur nerde ki kendinden geçiyor da karanlık arıyorsun.
-
سایه در روزست جستن قاعده ** در شب ابری تو سایهجو شده
- Gölgeyi gündüz ararlar. Sense bulutlu gecede tutmuş, gölge aramaya çıkmışsın.
-
گر حلال آمد پی قوت عوام ** طالبان دوست را آمد حرام
- Şarap, gıda için halka helâldir ama sevgiyi dileyenlere haramdır.
-
عاشقان را باده خون دل بود ** چشمشان بر راه و بر منزل بود 3485
- Âşıkların şarabi gönül kanidir.Onların gözleri yolda,konaktadır.
-
در چنین راه بیابان مخوف ** این قلاوز خرد با صد کسوف
- Böyle bir korkunç çölde bu akıl kılavuzu, tutulup kalıt.
-
خاک در چشم قلاوزان زنی ** کاروان را هالک و گمره کنی
- Sen de kılavuzları gözetirsen kervanı helak eder, yolu yitirirsin.
-
نان جو حقا حرامست و فسوس ** نفس را در پیش نه نان سبوس
- Arpa ekmeği bile hakikaten haramdır.Nefsin önüne kepekle karşılık ekmek koy.
-
دشمن راه خدا را خوار دار ** دزد را منبر منه بر دار دار
- Tanrı yolunun düşmanını hor tut.Hırsızı mimbere çıkarma,dara çek.
-
دزد را تو دست ببریدن پسند ** از بریدن عاجزی دستش ببند 3490
- Hırsızın elini kes. Kesmekten âcizsen hiç olmazsa bağla.
-
گر نبندی دست او دست تو بست ** گر تو پایش نشکنی پایت شکست
- Seti, onun elini bağlamazsan o,senin elini bağlar. Sen, onun ayağını kırmazsan o,senin ayağını kırar.
-
تو عدو را می دهی و نیشکر ** بهر چه گو زهر خند و خاک خور
- Halbuki sen, düşmana şarap ve şeker kamışı veriyorsun. Niçin?Ona zehir gibi gül, taş ve desene!
-
زد ز غیرت بر سبو سنگ و شکست ** او سبو انداخت و از زاهد بجست
- Zahit, gayrete gelip testiye bir taş attı, kırdı. Köle de testiyi elinden atıp zahitten kaçtı.
-
رفت پیش میر و گفتش باده کو ** ماجرا را گفت یک یک پیش او
- Beyin yanına gidince bey,şarap nerde? dedi. Köle birbir macerayı anlattı.
-
رفتن امیر خشمآلود برای گوشمال زاهد
- Emîrin, zahidi tedip için şiddetle gitmesi
-
میر چون آتش شد و برجست راست ** گفت بنما خانهی زاهد کجاست 3495
- Bey, ateşe döndü, hemen yerinden doğruldu, bana o zahidin evi nerde? Göster dedi.
-
تا بدین گرز گران کوبم سرش ** آن سر بیدانش مادرغرش
- Göster de şu ağır gürzle kafasını ezeyim. O kahpe oğlunun akılsız kellesini kırayım.
-
او چه داند امر معروف از سگی ** طالب معروفی است و شهرگی
- O,köpekliğinden doğru yolu göstermeyi ne bilir?O,ancak şöhret âşıkı.