مصطفی ساکن شدی ز انداختن ** باز هجران آوریدی تاختن
Yatışır, kendini atmaktan vazgeçerdi. Sonra yine ayrılık derdi gelip çattı mı,
باز خود را سرنگون از کوه او ** میفکندی از غم و اندوه او
Yine gamdan, dertten bunaldı mı kendisini dağdan aşağı atmak isterdi.
باز خود پیدا شدی آن جبرئیل ** که مکن این ای تو شاه بیبدیل
Bu sefer Cebrail görünür, ey eşi olmayan Padişah, yapma bunu derdi.
همچنین میبود تا کشف حجاب ** تا بیابید آن گهر را او ز جیب 3540
Hicap keşfedilip de o inciyi koynunda buluncaya kadar bu haldeydi.
بهر هر محنت چو خود را میکشند ** اصل محنتهاست این چونش کشند
Halk, her çeşit mihnetten ötürü kendini öldürüp dururken mihnetlerin aslı olan bu ayrılığı nasıl çeksin?
از فدایی مردمان را حیرتیست ** هر یکی از ما فدای سیرتیست
Halk, canını feda edene şaşar. Fakat bizim her birimiz fedayi huyluyuz.
ای خنک آنک فدا کردست تن ** بهر آن کارزد فدای آن شدن
Ne mutlu o kişiye ki bedenini, feda edilmeye değer bir dosta feda etmiştir.
هر یکی چونک فدایی فنیست ** کاندر آن ره صرف عمر و کشتنیست
Herkes, bir fennin, bir sanatın fedaisidir. Ömrünü o yolda sarf eder, ölüp gider.
کشتنی اندر غروبی یا شروق ** که نه شایق ماند آنگه نه مشوق 3545
İster doğularda olsun, ister batılarda, herkes, nihayet ölür. O zaman ne âşık kalır, ne maşuk!
باری این مقبل فدای این فنست ** کاندرو صد زندگی در کشتنست
Hiç olmazsa bu devletli, zaten şu hünere gönüllü, kendisini feda etmiş. Onun öldürülmesinde yüzlerce hayat var.
عاشق و معشوق و عشقش بر دوام ** در دو عالم بهرمند و نیکنام
Âşık da onca ebedî, maşuk da, aşk da. İki âlemde de dileğine ermiş, iyi bir ad san kazanmış.
یا کرامی ارحموا اهل الهوی ** شانهم ورد التوی بعد التوی
Ey ulular, âşıklara acıyın. Onların şanı, helak olduktan sonra bile helak olmaya hazır bulunmaktır.
عفو کن ای میر بر سختی او ** در نگر در درد و بدبختی او
Beyim, onun kabalığını affet. Onun derdine, betbahtlığına bak.
تا ز جرمت هم خدا عفوی کند ** زلتت را مغفرت در آکند 3550
Onu affet de Tanrı da seni affetsin, suçlarını yarlıgasın.
تو ز غفلت بس سبو بشکستهای ** در امید عفو دل در بستهای
Sen de gafletle az testiler kırmamışsındır. Sen de affa ümit bağlamışsındır.
عفو کن تا عفو یابی در جزا ** میشکافد مو قدر اندر سزا
Affet de ahrette sen de af edilesin. Kader, ceza vermede kılı kırk yarar.
جواب گفتن امیر مر آن شفیعان را و همسایگان زاهد را کی گستاخی چرا کرد و سبوی ما را چرا شکست من درین باب شفاعت قبول نخواهم کرد کی سوگند خوردهام کی سزای او را بدهم
Beyin, o şefaatçilere ve komşulara, neden küstahlık edip testiyi kırdı? Bu hususta şefaat kabul etmem. Onun cezasını vermeye yemin ettim diye cevap vermesi
میر گفت او کیست کو سنگی زند ** بر سبوی ما سبو را بشکند
Bey dedi ki: O kim oluyor ki bizim testimize taş atıp kırıyor?
چون گذر سازد ز کویم شیر نر ** ترس ترسان بگذرد با صد حذر
Benim civarımdan erkek aslan bile yüzlerce çekingenlikle, korka korka geçmede.
بندهی ما را چرا آزرد دل ** کرد ما را پیش مهمانان خجل 3555
Neden kulumuzun gönlünü incitti, bizi konuğumuzun yanında utandırdı?
شربتی که به ز خون اوست ریخت ** این زمان همچون زنان از ما گریخت
Onun kanından daha değerli olan şarabı döktü de kadınlar gibi bizden kaçıp da gizlendi.
لیک جان از دست من او کی برد ** گیر همچون مرغ بالا بر پرد
Fakat tut ki bir kuş gibi uçsun, benim elimden nerde canını kurtaracak?
تیر قهر خویش بر پرش زنم ** پر و بال مردریگش بر کنم
Kahır okumla kanadını kırar, onun arda kalası kanadını koparırım.
گر رود در سنگ سخت از کوششم ** از دل سنگش کنون بیرون کشم
Benden kaçıp da bir katı taşın içine girse, gizlense yine onu tutar, o taşın içinden çıkarırım.
من برانم بر تن او ضربتی ** که بود قوادکان را عبرتی 3560
Ona bir kılıç çalayım da bütün kaltabanlara ibret olsun!
با همه سالوس با ما نیز هم ** داد او و صد چو او این دم دهم
Herkese yobazlık satsın, bu yetmiyormuş gibi bir de bize satmaya kalkışsın ha! Onun da cezasını şimdicik vereceğim, onun gibi yüz tanesinin de.