-
مردی این مردیست نه ریش و ذکر ** ورنه بودی شاه مردان کیر خر
- Erlik budur işte. Yoksa adam, sakalla, aletle adam olmaz, öyle olsaydı eşeğin aleti erlerin padişahı olurdu.
-
حق کرا خواندست در قرآن رجال ** کی بود این جسم را آنجا مجال
- Tanrı, Kur'anda kimlere er dedi? Nerde bu beden, oraya varacak?
-
روح حیوان را چه قدرست ای پدر ** آخر از بازار قصابان گذر
- Babacığım, hayvan ruhunun ne değeri var? Kasapların pazarından geç de gör.
-
صد هزاران سر نهاده بر شکم ** ارزشان از دنبه و از دم کم
- Yüz binlerce baş, gövde üstüne konmuştur. Değerlerini yağdan, kuyruktan kıyas et.
-
روسپی باشد که از جولان کیر ** عقل او موشی شود شهوت چو شیر 3715
- Orospu olur ki aletin dönüp dolaşması yüzünden aklı fareye döner, şehveti aslana.
-
وصیت کردن پدر دختر را کی خود را نگهدار تا حامله نشوی از شوهرت
- Bir babanın, kızına "Kendini koru, kocandan gebe kalma" diye tembihte bulunması
-
خواجهای بودست او را دختری ** زهرهخدی مهرخی سیمینبری
- Zengin bir adam vardı. Bu adamın da zühre yanaklı, ay yüzlü, gümüş bedenli bir kızı vardı.
-
گشت بالغ داد دختر را به شو ** شو نبود اندر کفائت کفو او
- Kız, kendini bildi, babası onu kocaya verdi. Fakat kocası kızın dengi değildi.
-
خربزه چون در رسد شد آبناک ** گر بنشکافی تلف گردد هلاک
- Kavun, karpuz oldu, sulandı mı yarmazsan telef olur gider.
-
چون ضرورت بود دختر را بداد ** او بناکفوی ز تخویف فساد
- Babası da kızın baştan çıkmasından korktu da onun için onu, dengi olmayan birisine verdi.
-
گفت دختر را کزین داماد نو ** خویشتن پرهیز کن حامل مشو 3720
- Kızına dedi ki: Kendini kocandan koru, sakın gebe kalma.
-
کز ضرورت بود عقد این گدا ** این غریباشمار را نبود وفا
- Ne yapayım? Bu yoksula seni vermek zorunda kaldım. Bu adamı garip say, garipte vefa olmaz.
-
ناگهان به جهد کند ترک همه ** بر تو طفل او بماند مظلمه
- Ansızın her şeyi bırakır, kaçıp gider. Çocuğu, başına dert olur kalır.
-
گفت دختر کای پدر خدمت کنم ** هست پندت دلپذیر و مغتنم
- Kız dedi ki: Babacığım, dediğini tutarım, öğüdün pek doğru, kabulüm.
-
هر دو روزی هر سه روزی آن پدر ** دختر خود را بفرمودی حذر
- Babası, her iki üç günde bir kere kızına aman ha sakın diye öğüt veriyordu.
-
حامله شد ناگهان دختر ازو ** چون بود هر دو جوان خاتون و شو 3725
- Derken kız, birdenbire gebe kalıverdi; ikisi de gençti.
-
از پدر او را خفی میداشتش ** پنج ماهه گشت کودک یا که شش
- Kız, bunu babasından gizledi. Çocuk, karnında beş, yahut altı aylık oldu.
-
گشت پیدا گفت بابا چیست این ** من نگفتم که ازو دوری گزین
- Artık iyiden iyiye belli oldu. Babası dedi ki: Bu ne? Ben sana ondan kendini koru demedim mi?
-
این وصیتهای من خود باد بود ** که نکردت پند و وعظم هیچ سود
- Öğütlerim, yelmiydi ki hiç sana tesir etmedi?
-
گفت بابا چون کنم پرهیز من ** آتش و پنبهست بیشک مرد و زن
- Kız, baba dedi, nasıl tahammül edeyim? Erkekle kadın, şüphe yok ki ateşle pamuk.
-
پنبه را پرهیز از آتش کجاست ** یا در آتش کی حفاظست و تقاست 3730
- Pamuk, ateşten nasıl çekinebilir? Yahut da ateş nasıl olur da pamuğu yakmaz, çekinir?
-
گفت من گفتم که سوی او مرو ** تو پذیرای منی او مشو
- Babası dedi ki: A kızım, ben sana onun yanına gitme demedim. Yalnız menisinden kendini koru dedim.
-
در زمان حال و انزال و خوشی ** خویشتن باید که از وی در کشی
- Tam zevk anında onun beli gelirken kendini çekmeliydin.
-
گفت کی دانم که انزالش کیست ** این نهانست و بغایت دوردست
- Kız, peki, beli ne vakit gelecek, ben ne bileyim? Bu, pek gizli bir şey, anlaşılmaz ki dedi.
-
گفت چشمش چون کلاپیسه شود ** فهم کن که آن وقت انزالش بود
- Babası, gözleri süzüldü mü anla ki beli geliyor deyince,
-
گفت تا چشمش کلاپیسه شدن ** کور گشتست این دو چشم کور من 3735
- Kız dedi: Onun gözü süzülünceye kadar benim bu iki gözüm de kör oluyor a baba!