چشم را وا کرد پهن او سوی من ** چشم گردانید و شد هوشم ز تن 3765
Gözünü açtı, dolandırdı da öyle bir bakış baktı bana ki aklım başımdan gitti.
گردش چشمش مرا لشکر نمود ** من ندانم گفت چون پر هول بود
Gözünü dolandırması, bana âdeta bir ordu göründü. O nasıl korkuydu? Anlatamam!
قصه کوته کن کزان چشم این چنین ** رفتم از خود اوفتادم بر زمین
Hikâyeyi kısa keselim, işte o bakıştan korktum. Kendimden geçip yere yıkıldım.
نصیحت مبارزان او را کی با این دل و زهره کی تو داری کی از کلابیسه شدن چشم کافر اسیری دست بسته بیهوش شوی و دشنه از دست بیفتد زنهار زنهار ملازم مطبخ خانقاه باش و سوی پیکار مرو تا رسوا نشوی
"Eli bağlı bir kâfirin göz süzmesinden kendinden geçiyorsun, elinden hançer düşüyor. Sende bu yürek, bu öt varken sakın sakın, savaşa gelip de rüsvay olma, sen tekkenin mutfağını gözle" diye gazilerin öğüt vermeleri
قوم گفتندش به پیکار و نبرد ** با چنین زهره که تو داری مگرد
Gaziler dediler ki: Sende bu yürek varken sakın savaşa girişmeye yeltenme.
چون ز چشم آن اسیر بستهدست ** غرقه گشتی کشتی تو در شکست
Eli bağlı bir kâfirin göz süzmesiyle gemin kırıldı, gark oldun.
پس میان حملهی شیران نر ** که بود با تیغشان چون گوی سر 3770
Erkek aslanlar, saldırdılar mı kılıçlariyle başlar top gibi yerlere yuvarlanır.
کی توانی کرد در خون آشنا ** چون نهای با جنگ مردان آشنا
Erlerin savaşına âşinâ değilsin, böyle bir zamanda kan denizinde nasıl yüzebilirsin sen?
که ز طاقاطاق گردنها زدن ** طاقطاق جامه کوبان ممتهن
Boyunlara inen kılıçların tak tak diye çıkardığı ses, (bir mahalle öteden duyulan) çamaşır dövenlerin tak takını hiçe sayar.
بس تن بیسر که دارد اضطراب ** بس سر بیتن به خون بر چون حباب
Nice başsız bedenler, yerlerde çırpınır.. Nice bedensiz başlar, kan denizinde habbelere döner.
زیر دست و پای اسپان در غزا ** صد فنا کن غرقه گشته در فنا
İnsanları yok eden yüzlerce er, savaşta atların ayakları altında yok olur gider.
این چنین هوشی که از موشی پرید ** اندر آن صف تیغ چون خواهد کشید 3775
Sen, bir fareden ürküp uçan bu akılla o savaş safına karışıp nasıl kılıç çekeceksin?
چالش است آن حمزه خوردن نیست این ** تا تو برمالی بخوردن آستین
Savaş bu, bulgur aşı değil ki yenlerini sıvayıp girişesin.
نیست حمزه خوردن اینجا تیغ بین ** حمزهای باید درین صف آهنین
Bulgur aşını kaşıklamaya benzemez, gel de burada kılıcı gör. Bu safta demirden yaratılmış bir Hamza lâzım.
کار هر نازکدلی نبود قتال ** که گریزد از خیالی چون خیال
Savaş, öyle hayal gibi bir hayalden ürküp kaçan her yüreksizin işi değil.
کار ترکانست نه ترکان برو ** جای ترکان هست خانه خانه شو
Savaş, Türklerin işidir, nazenin kadınların değil. Nazlı nazenin kadınların yeri evdir, eve git sen de!
حکایت عیاضی رحمهالله کی هفتاد غزو کرده بود سینه برهنه بر امید شهید شدن چون از آن نومید شد از جهاد اصغر رو به جهاد اکبر آورد و خلوت گزید ناگهان طبل غازیان شنید نفس از اندرون زنجیر میدرانید سوی غزا و متهم داشتن او نفس خود را درین رغبت
Tanrı rahmet etsin, Ayyazi'nin, şehit olma ümidiyle yetmiş kere göğsü açık savaşa girmesi, nihayet küçük savaşta şehit olmadan ümidini kesip büyük savaşa yüz tutması ve halvete girmesi. Bu sırada gazilerin davulunu duyup nefsinin, zincirini sürüyerek savaşa gitmeyi istemesi ve onun bu istek yüzünden nefsini töhmet altına alması