-
شرح آن گردک که اندر راه بود ** یک به یک با آن خلیفه وا نمود
- Yoldaki gerdeği, o sırada vukua gelen halleri bîr bir nakletti.
-
شیر کشتن سوی خیمه آمدن ** وان ذکر قایم چو شاخ کرگدن
- Erin kılıcını çekip gidişini, aslanı öldürdükten sonra gelişini, aletinin hâlâ gergedan boynuzu gibi ayakta olduğunu söyledi.
-
باز این سستی این ناموسکوش ** کو فرو مرد از یکی خش خشت موش
- Ondan sonra namuslu Halifenin gevşekliğini ve farenin bir çıtırtısından aletinin söndüğünü görünce dayanamayıp güldüğünü bildirdi.
-
رازها را میکند حق آشکار ** چون بخواهد رست تخم بد مکار
- Tanrı sırları meydana çıkarır. Mademki sonunda bitecek, kötü tohum ekme.
-
آب و ابر و آتش و این آفتاب ** رازها را می برآرد از تراب 3970
- Su, bulut, ateş ve bu güneş, sırlan toprağın altından çıkarır.
-
این بهار نو ز بعد برگریز ** هست برهان وجود رستخیز
- Yaprakların dökülmesinden sonra gelen bahar, kıyametin varlığına bir delildir.
-
در بهار آن سرها پیدا شود ** هر چه خوردست این زمین رسوا شود
- Bahar, o sırları meydana kor, şu yeryüzü ne yediyse rüsvay olur;
-
بر دمد آن از دهان و از لبش ** تا پدید آید ضمیر و مذهبش
- Yedikleri, ağzından, dudaklarından biter, çıkar. içindeki neyse meydana gelir.
-
سر بیخ هر درختی و خورش ** جملگی پیدا شود آن بر سرش
- Her ağacın kökündeki sır ve o ağacın yemişi tamamiyle üstünde görünür.
-
هر غمی کز وی تو دل آزردهای ** از خمار می بود کان خوردهای 3975
- Gönlünü inciten her gam, içtiğin şarabın tesiriyledir.
-
لیک کی دانی که آن رنج خمار ** از کدامین می بر آمد آشکار
- Fakat nerden bileceksin o mahmurluk, o baş ağrısı, hangi şaraptan meydana geldi?
-
این خمار اشکوفهی آن دانه است ** آن شناسد کاگه و فرزانه است
- Bu baş ağrısının, o tanenin meyvasından olduğunu aklı, fikri olan anlar.
-
شاخ و اشکوفه نماند دانه را ** نطفه کی ماند تن مردانه را
- Dalla meyva, tohuma benzemez. Meni, hiç insanın bedenine benzer mi?
-
نیست مانندا هیولا با اثر ** دانه کی ماننده آمد با شجر
- Heyula, esere benzemezken tohum, hiç ağaca benzer mi?
-
نطفه از نانست کی باشد چو نان ** مردم از نطفهست کی باشد چنان 3980
- Meni, ekmekten meydana gelir, fakat ekmek gibi midir? insan, meniden olur, fakat hiç meni gibi midir?
-
جنی از نارست کی ماند به نار ** از بخارست ابر و نبود چون بخار
- Cin, ateşten yaratılmıştır, fakat nerden ateşe benzer? Bulut buhardandır, fakat buhar gibi değildir ki.
-
از دم جبریل عیسی شد پدید ** کی به صورت همچو او بد یا ندید
- İsa, Cebrail'in üfürmesinden vücut buldu. Fakat suret bakımından onun gibi midir, yahut ona benzer mi?
-
آدم از خاکست کی ماند به خاک ** هیچ انگوری نمیماند به تاک
- Âdem, topraktan yaratılmıstır, toprağa benzemez. Hiçbir üzüm, üzüm çotuğu gibi değildir.
-
کی بود دزدی به شکل پایدار ** کی بود طاعت چو خلد پایدار
- Hırsız, darağacının ayağı gibi midir? İbadet, ebedî cennete benzer mi?
-
هیچ اصلی نیست مانند اثر ** پس ندانی اصل رنج و درد سر 3985
- Hiçbir asıl esere benzemez. Şu halde zahmetin ve baş ağrısını aslını bilemezsin.
-
لیک بیاصلی نباشدت این جزا ** بیگناهی کی برنجاند خدا
- Fakat bu mücazat, mükâfat, bir aslı olmadan vücuda gelmez. Tanrı, hiçbir suçsuz kulunu incitmez.
-
آنچ اصلست و کشندهی آن شی است ** گر نمیماند بوی هم از وی است
- Asıl neyse, o şeyi çeken odur. Ona benzemez ama ondandır.
-
پس بدان رنجت نتیجهی زلتیست ** آفت این ضربتت از شهوتیست
- Şu halde bil ki çektiğin zahmet, yaptığın suçun sonucudur. Sana inen bu tokat bir şehvetten ötürüdür.
-
گر ندانی آن گنه را ز اعتبار ** زود زاری کن طلب کن اغتفار
- İbret almaz, o suçu bilmezsen bile hiç olmazsa derhal ağlayıp sızlamaya koyul, yarlıganma dile.
-
سجده کن صد بار میگوی ای خدا ** نیست این غم غیر درخورد و سزا 3990
- Secde et, yüzlerce defa Yarabbi de, bu gam, yaptığım suçun karşılığıdır ancak!