English    Türkçe    فارسی   

5
495-519

  • مکر حق را بین و مکر خود بهل  ** ای ز مکرش مکر مکاران خجل  495
  • Allah’nın hilesini gör, kendi hileni bırak. Ey hilesine karşı hilebazların bile utanıp şaşırdıkları Allahm!
  • چونک مکرت شد فنای مکر رب  ** برگشایی یک کمینی بوالعجب 
  • Hilen Allah’nın hilesinde yok oldu mu kendine şaşılacak bu pusu elde edersin.
  • که کمینه‌ی آن کمین باشد بقا  ** تا ابد اندر عروج و ارتقا 
  • Öyle bir pusu ki onun en aşağı vasfı, ebediliktir. Oradan ebedi bir surette boyuna yücelir ağarsın.
  • در بیان آنک هیچ چشم بدی آدمی را چنان مهلک نیست کی چشم پسند خویشتن مگر کی چشم او مبدل شده باشد به نور حق که بی یسمع و بی یبصر و خویشتن او بی‌خویشتن شده 
  • İnsana kendini görüp beğenen kendi gözünden daha tehlikeli hiçbir kötü göz olamaz. Ancak gözü, Allah’nın nuru ile değişmiş ve “Benimle duyar, benimle görür” sırrına ermiş, varlığı, varlıksız bir hale gelmişse o başka
  • پر طاوست مبین و پای بین  ** تا که س العین نگشاید کمین 
  • Tavus kuşu gibi kanadına bakma, ayağını gör ki kötü göz, sana bir pusu kurmasın.
  • که بلغزد کوه از چشم بدان  ** یزلقونک از نبی بر خوان بدان 
  • Dağ bile kötülerin nazarıyla yerinden oynar. Kuran’da “Yüzlikunneke”yi oku da anla.
  • احمد چون کوه لغزید از نظر  ** در میان راه بی‌گل بی‌مطر  500
  • Dağ gibi Ahmet bile yolda çamur ve yağmur yokken nazara uğradı da ayağı titremeye başladı.
  • در عجب درماند کین لغزش ز چیست  ** من نپندارم که این حالت تهیست 
  • Bu duraklama, sürçme, bu ayak titremesi de ne? Bu işin boş olmasına imkan yok diye hayrette kaldı.
  • تا بیامد آیت و آگاه کرد  ** کان ز چشم بد رسیدت وز نبرد 
  • Nihayet ayet geldi de, o hal sana kötü gözden erişti diye hikmetini bildirdi.
  • گر بدی غیر تو در دم لا شدی  ** صید چشم و سخره‌ی افنا شدی 
  • Allah eğer senden başka biri olsaydı derhal yok olur, o nazara avlanır erir giderdi.
  • لیک آمد عصمتی دامن‌کشان  ** وین که لغزیدی بد از بهر نشان 
  • Fakat benim korumam, eteğini çemreyip geldi de kurtuldun, yalnız bu titreyişin, bu sürçmen, bu sırrı sana bildirmek içindi dedi.
  • عبرتی گیر اندر آن که کن نگاه  ** برگ خود عرضه مکن ای کم ز کاه  505
  • İbret al da o dağ gibi olan Peygambere bak... Ondan sonra a saman çöpünden aşağı olan adam, hünerini malını arz etme!
  • تفسیر و ان یکاد الذین کفروا لیزلقونک بابصارهم الایه 
  • ”Az kaldı kafirler, gözleriyle seni yere düşüreceklerdi” ayetinin tefsiri
  • یا رسول‌الله در آن نادی کسان  ** می‌زنند از چشم بد بر کرکسان 
  • Ey Allah peygamberi, o mecliste öyle adamlar vardır ki herkesin kuşlarına bile nazar değdirir, onları bile öldürürler.
  • از نظرشان کله‌ی شیر عرین  ** وا شکافد تا کند آن شیر انین 
  • Nazarlarından kükreyen aslanın bile kellesi yarılır, inlemeye başlar.
  • بر شتر چشم افکند هم‌چون حمام  ** وانگهان بفرستد اندر پی غلام 
  • Güçlü deveye nazarı ile ölüm değdirir, sonra arkasından köleyi,
  • که برو از پیه این اشتر بخر  ** بیند اشتر را سقط او راه بر 
  • Yürü bu devenin yağından satın al diye yollar. Köle deveyi sakatlanmış görür.
  • سر بریده از مرض آن اشتری  ** کو بتگ با اسب می‌کردی مری  510
  • Atla beraber koşan o deve sakatlanmış başı kesilmiştir.
  • کز حسد وز چشم بد بی‌هیچ شک  ** سیر و گردش را بگرداند فلک 
  • Şüphe yok ki hasetle, kötü gözle feleğin dönüşünü, yürüyüşünü bile başka bir tarzda döndürürler.
  • آب پنهانست و دولاب آشکار  ** لیک در گردش بود آب اصل کار 
  • Su gizlidir, fakat dolap meydanda. Fakat su esasen dönüp yürümededir.
  • چشم نیکو شد دوای چشم بد  ** چشم بد را لا کند زیر لگد 
  • Kötü gözün ilacı iyi gözdür. İyi göz, kötü gözü ayağının altına alır, yok eder.
  • سبق رحمت‌راست و او از رحمتست  ** چشم بد محصول قهر و لعنتست 
  • İlerisi gidiş, rahmetin sıfatıdır, iyi göz de rahmettendir. Halbuki kötü göz, kahır ve lanetten meydana gelmedir.
  • رحمتش بر نقمتش غالب شود  ** چیره زین شد هر نبی بر ضد خود  515
  • Allah’nın rahmeti gazabından üstündür. Bunun içindir ki her peygamber, kendi zıddına üst olmuş onu mat etmiştir.
  • کو نتیجه‌ی رحمتست و ضد او  ** از نتیجه‌ی قهر بود آن زشت‌رو 
  • Çünkü, peygamber rahmetin neticesidir. Zıddı ise kötü yüzlüdür, kahır neticesidir.
  • حرص بط یکتاست این پنجاه تاست  ** حرص شهوت مار و منصب اژدهاست 
  • Kazın hırsı birdir. Bunun hırsıysa tam elli kat fazladır. Şehvet hırsı yılandır, mevki hırsı ejderha.
  • حرص بط از شهوت حلقست و فرج  ** در ریاست بیست چندانست درج 
  • Kaz hırsı, boğaz ve cima şehvetinden meydana gelir. Fakat baş olma hırsında bu şehvetlerin tam yirmi tanesi toplanmıştır.
  • از الوهیت زند در جاه لاف  ** طامع شرکت کجا باشد معاف 
  • Mevki sahibi, mevkii yüzünden Allahlıktan dem vurur. Allah ile ortak olmayı tamah eder, nasıl af edilebilir?