-
اندر آمد او ز خواب از بوی او ** گفت سرگیندان درون زین گونه بو
- Hilâl uykudayken Peygamberin kokusunu aldı, bu gübrelik içindeki şu güzel koku nedir ki? dedi.
-
از میان پای استوران بدید ** دامن پاک رسول بیندید 1180
- Derken atların, katırların ayakları arasında o eşi olmayan Peygamberin tertemiz eteğini gördü.
-
پس ز کنج آخر آمد غژغژان ** روی بر پایش نهاد آن پهلوان
- Sürüne sürüne ahırın bucağından gelip o erin ayağına yüzünü, gözünü sürdü.
-
پس پیمبر روی بر رویش نهاد ** بر سر و بر چشم و رویش بوسه داد
- Peygamber, yüzünü yüzüne sürdü. Başını, yüzünü, gözünü öptü.
-
گفت یا ربا چه پنهان گوهری ** ای غریب عرش چونی خوشتری
- Rabbim dedi, sen ne gizli mücevhersin. Ey arş garibi, nasılsın, iyi misin?
-
گفت چون باشد خود آن شوریده خواب ** که در آید در دهانش آفتاب
- Hilâl dedi ki: Uykusu dağılmış bir âşıkın ağzına gün doğarsa ne hale gelir?
-
چون بود آن تشنهای کو گل چرد ** آب بر سر بنهدش خوش میبرد 1185
- Toprak çiğneyen bir susuzu su, güzel bir halde başı üstünde taşırsa nasıl olur?
-
در بیان آنک مصطفی علیهالسلام شنید کی عیسی علیهالسلام بر روی آب رفت فرمود لو ازداد یقینه لمشی علی الهواء
- Mustafa aleyhisselâm,İsa aleyhisselâm’ın su üstünde yürüdüğünü duyunca “Yakıyni artsaydı hava üstünde yürürdü” buyurmuştur.
-
همچو عیسی بر سرش گیرد فرات ** که ایمنی از غرقه در آب حیات
- İsa gibi hani. Irmak onu baş üstünde tutardı; Abıhayat içinde gark olmadan emindi.
-
گوید احمد گر یقینش افزون بدی ** خود هوایش مرکب و مامون بدی
- Ahmed dedi ki: Eğer yakıyni fazla olsaydı hava ona binek olurdu.
-
همچو من که بر هوا راکب شدم ** در شب معراج مستصحب شدم
- Benim gibi... Ben de havaya bindim, miraç gecesi hava üstünde yürüdüm.
-
گفت چون باشد سگی کوری پلید ** جست او از خواب خود را شیر دید
- Hilâl dedi ki: Kör ve pis bir köpek, uykudan sıçrayıp kalkar da kendisini aslan olmuş görünce ne hale gelir?
-
نه چنان شیری که کس تیرش زند ** بل ز بیمش تیغ و پیکان بشکند 1190
- Fakat okla vurulan aslan gibi bir aslan değil, korkusundan kılıçların temrenlerin kırıldığı bir aslan!
-
کور بر اشکم رونده همچو مار ** چشمها بگشاد در باغ و بهار
- Yılan gibi karnı üstünde sürünüp giden bir körün gözü açılır, bağı, baharı görürse ne olur?
-
چون بود آن چون که از چونی رهید ** در حیاتستان بیچونی رسید
- Mahiyet ve keyfiyetten kurtulan, keyfiyetsizliğin ebedi hayat yurduna ulaşan birisi nasıl olur?
-
گشت چونیبخش اندر لامکان ** گرد خوانش جمله چونها چون سگان
- Mekansızlık yurduna mahiyet ve keyfiyet bağışlayan bir hale gelir, bütün keyfiyet ve mahiyetler, köpekler gibi sofrasının etrafına toplanırsa.
-
او ز بیچونی دهدشان استخوان ** در جنابت تن زن این سوره مخوان
- Keyfiyetsizlik âleminden onlara kemik verirse ne olur? Cenabetken sus, bu sûreyi okuma.
-
تا ز چونی غسل ناری تو تمام ** تو برین مصحف منه کف ای غلام 1195
- Keyfiyetten gusül edip, tamamı ile yıkanıp arınmadıkça sen bu musafa dokunma oğlum.
-
گر پلیدم ور نظیفم ای شهان ** این نخوانم پس چه خوانم در جهان
- Fakat ey padişahlar, pis olayım, temiz olayım, âlemde bunu okumayayım da neyi okuyayım?
-
تو مرا گویی که از بهر ثواب ** غسل ناکرده مرو در حوض آب
- Sen bana sevaba girmem için diyorsun ki yıkanıp arınmadan su havuzuna girme.
-
از برون حوض غیر خاک نیست ** هر که او در حوض ناید پاک نیست
- Fakat havuzun dışında topraktan başka bir şey yok. Havuza girmeyen temizlenemiyor.
-
گر نباشد آبها را این کرم ** کو پذیرد مر خبث را دم به دم
- Suyun bu lütuf ve keremi olmasa, her an pislikleri kabul edip temizlemese,
-
وای بر مشتاق و بر اومید او ** حسرتا بر حسرت جاوید او 1200
- Vay ona iştiyak çekenlere, vay ona ümit bağlayanlara, vay onların ebedi hasretine!
-
آب دارد صد کرم صد احتشام ** که پلیدان را پذیرد والسلام
- Suyun yüzlerce lütfu vardır, yüzlerce ihsanı vardır. Pislikleri kabul eder vesselâm.
-
ای ضیاء الحق حسامالدین که نور ** پاسبان تست از شر الطیور
- Ey Hak ziyası Hüsamettin, nur seni kötü kuşlardan korur, gözetip bekler.
-
پاسبان تست نور و ارتقاش ** ای تو خورشید مستر از خفاش
- Ey yarasalardan gizli olan güneş, Allah nuru ve onun yücelişi, senin gözcün, bekçindir.