قفلهای ناگشاده مانده بود ** از کف انا فتحنا برگشود
Açılmamış kilitleri vardı; onlar, “İnna fettehna” eliyle açıldı.
او شفیع است این جهان و آن جهان ** این جهان زی دین و آنجا زی جنان
O, bu dünyada da şefaatçidir, o dünyada da, bu dünyada insanı dine götürür, o dünyada cennetlere.
این جهان گوید که تو رهشان نما ** وآن جهان گوید که تو مهشان نما
Bu dünyada “Sen onlara yol göster” der; o dünyada “Sen onlara ay gibi yüzünü göster” der.
پیشهاش اندر ظهور و در کمون ** اهد قومی انهم لا یعلمون
Onun gizli, aşikâr işi, daima “Yarabbi, sen kavmime doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar” demektir.
باز گشته از دم او هر دو باب ** در دو عالم دعوت او مستجاب 170
Onun nefesiyle iki kapı da açıktır. Duası, iki âlemde de müstecap olur.
بهر این خاتم شدست او که به جود ** مثل او نه بود و نه خواهند بود
Ona benzer ne gelmiştir, ne de gelecek. Bu yüzden son peygamber olmuştur.
چونک در صنعت برد استاد دست ** نه تو گویی ختم صنعت بر توست
Sanatında son derece ileri gitmiş bir üstadı görünce bu sanat, sende bitmiştir demez misin?
در گشاد ختمها تو خاتمی ** در جهان روحبخشان حاتمی
Ey peygamber, mühürleri kaldırmak, kapalı kapıları açmaktasın, Hatem’sin, bu iş, seninle ve sende bitmiştir. Can bağışlayanlar âleminde bir Hatem’sin sen.
هست اشارات محمدالمراد ** کل گشاد اندر گشاد اندر گشاد
Hâsılı mühürleri kaldırma ve kapıları açmada Muhammed’in işaretleri, tamamiyle açıklık içinde açıklıktır, açılık içinde açıklıktır,açıklık içinde açıklık.
صد هزاران آفرین بر جان او ** بر قدوم و دور فرزندان او 175
Onun canına, evlâdının gelişine ve zamanına yüz binlerce aferin !
آن خلیفهزادگان مقبلش ** زادهاند از عنصر جان و دلش
Onun devlet ve ikbal sahibi halifesinin oğulları, onun can ve gönül unsurundan doğmuşlardır.
گر ز بغداد و هری یا از ریاند ** بیمزاج آب و گل نسل ویاند
İster Bağdat’tan olsunlar, ister Herat’tan, ister Rey’den. Su ve toprak karışıklığı olmaksızın onun soyudur onlar.
شاخ گل هر جا که روید هم گلست ** خم مل هر جا که جوشد هم ملست
گر ز مغرب بر زند خورشید سر ** عین خورشیدست نه چیز دگر
Güneş, isterse batıdan baş göstersin, yine güneştir, başka bir şey değil.
عیب چینان را ازین دم کور دار ** هم بستاری خود ای کردگار 180
Allahm, sen örtücülüğünle ört, ayıp görenlere bunu gösterme, onları kör et.
گفت حق چشم خفاش بدخصال ** بستهام من ز آفتاب بیمثال
Allah, ben, eşi olmayan güneşle kötü huylu yarasanın gözünü bağlamışım dedi.
از نظرهای خفاش کم و کاست ** انجم آن شمس نیز اندر خفاست
Bakışı noksan yarasanın gözünden, o güneşin yıldızları da gizlidir.
نکوهیدن ناموسهای پوسیده را کی مانع ذوق ایمان و دلیل ضعف صدقاند و راهزن صد هزار ابله چنانک راهزن آن مخنث شده بودند گوسفندان و نمییارست گذشتن و پرسیدن مخنث از چوپان کی این گوسفندان تو مرا عجب گزند گفت ای مردی و در تو رگ مردی هست همه فدای تو اند و اگر مخنثی هر یکی ترا اژدرهاست مخنثی دیگر هست کی چون گوسفندان را بیند در حال از راه باز گردد نیارد پرسیدن ترسد کی اگر بپرسم گوسفندان در من افتند و مرا بگزند
İman zevkine mâni olanı doğruluğun zayıflığına delâlet eden ve yüz binlerce ahmağın yolunu kesen çürümüş,pörsümüş gayret ve hamiyetin kınanması.Nitekim koyunlar da bir namussuzun yolunu keserlerdi , geçemezdi. Bu namussuz , çobandan “Koyunların, beni ısırırlar mı acaba?” diye sordu . Çoban dedi ki: ” Ersen ve sende erkeklik damarı varsa hepsi sana feda olsun. Namussuz biriysen her biri , sana bir ejderha kesilir . ” Başka bir namussuz da vardı , koyunları gördü mü, derhal yoldan dönerdi. Çobana bir şey de soramazdı , sorarsam koyunlar,başıma üşüşür,beni ısırırlar derdi.
ای ضیاء الحق حسامالدین بیا ** ای صقال روح و سلطان الهدی
Ey Allah ışığı Hüsameddin, ey ruh cilâsı, ey doğru yolu gösteren padişah gel!
مثنوی را مسرح مشروح ده ** صورت امثال او را روح ده
Mesnevi’yi yayılmış bir mera haline getir, örneklerinin suretlerine can ver!
تا حروفش جمله عقل و جان شوند ** سوی خلدستان جان پران شوند 185
Can ver de bütün harfleri akıl ve can olsun, can cennetine uçup gitsin.
هم به سعی تو ز ارواح آمدند ** سوی دام حرف و مستحقن شدند
Zaten onlar, senin sayende can âleminden gelip harf tuzağına tutuldular, mahpus oldular.
باد عمرت در جهان همچون خضر ** جانفزا و دستگیر و مستمر
Ömrün âlemde Hızır gibi uzasın, canlara can katsın, düşkünlerin ellerini tutsun, daimî olsun.
چون خضر و الیاس مانی در جهان ** تا زمین گردد ز لطفت آسمان
İlyas ve Hızır gibi dünyalar durdukça dur da yeryüzü, lütfunla gökyüzü haline gelsin.
گفتمی از لطف تو جزوی ز صد ** گر نبودی طمطراق چشم بد
Kötü gözlülerin şatafatı, nazarı olmasaydı lütfunun yüzde birini söylerdim.
لیک از چشم بد زهراب دم ** زخمهای روحفرسا خوردهام 190
Fakat nefesi zehirli kem gözlerden ben ne can üzen zahımlar yedim.