-
منتظر گو باش بی گنج آن فقیر ** زآنک ما غرقیم این دم در عصیر
- O yoksul, defineyi elde edemedi ama söyle, beklesin. Çünkü biz, bu anda neşeye gark olduk.
-
از خدا خواه ای فقیر این دم پناه ** از من غرقه شده یاری مخواه
- Ey yoksul, artık sen Allahya sığın. Ben gark oldum, benden yardım isteme!
-
که مرا پروای آن اسناد نیست ** از خود و از ریش خویشم یاد نیست 2020
- Artık o hikâyelerde işim yok benim. Ne kendimden haberim var, ne sakalımdan!
-
باد سبلت کی بگنجد و آب رو ** در شرابی که نگنجد تار مو
- İçine bir kıl bile sığmayan şaraba gurur, izzeti nefis filân sığar mı hiç?
-
در ده ای ساقی یکی رطلی گران ** خواجه را از ریش و سبلت وا رهان
- Sâki, büyük bir sağrak sun da şu zengini sakalından, bıyığından kurtar.
-
نخوتش بر ما سبالی میزند ** لیک ریش از رشک ما بر میکند
- Gururundan bize bıyık buruyor, fakat bize hasedinden de sakalını yolup durmada.
-
مات او و مات او و مات او ** که همیدانیم تزویرات او
- Onun bütün riyalarını, düzenlerini biliyoruz. O mattır, mattır, mat.
-
از پس صد سال آنچ آید ازو ** پیر میبیند معین مو به مو 2025
- Pir, beş yüz yıl sonra, ondan ne doğacak? Kıldan kıla ve apaçık görür.
-
اندر آیینه چه بیند مرد عام ** که نبیند پیر اندر خشت خام
- Halkın aynada gördüğünü, pir, pişmemiş kerpiçte görür.
-
آنچ لحیانی به خانهی خود ندید ** هست بر کوسه یکایک آن پدید
- Kaba sakallının evinde görmediği, köseye bir bir görünür.
-
رو به دریایی که ماهیزادهای ** همچو خس در ریش چون افتادهای
- Denize git, sen balık oğlusun. Neden çerçöp gibi sakalına düştün böyle?
-
خس نهای دور از تو رشک گوهری ** در میان موج و بحر اولیتری
- Çerçöp değilsin sen, bu senden uzaktır. Sana inciler bile haset eder. Denizde, dalgalar arasında olman daha doğrudur.
-
بحر وحدانست جفت و زوج نیست ** گوهر و ماهیش غیر موج نیست 2030
- Deniz birdir. Eşi, ortağı yoktur. İncisi balığı da dalgasından başka bir şey değildir.
-
ای محال و ای محال اشراک او ** دور از آن دریا و موج پاک او
- Ona eş, ortak olsun... Buna imkân yoktur. Böyle şey, o denizden, o denizin pak dalgasından uzaktır.
-
نیست اندر بحر شرک و پیچ پیچ ** لیک با احول چه گویم هیچ هیچ
- Denizde ikilik ve ıstırap yoktur. Fakat şaşıya ne söyleyeyim? Hiç, hiç!
-
چونک جفت احولانیم ای شمن ** لازم آید مشرکانه دم زدن
- Ey şemen, şaşılara arkadaşız madem, müşrikçe konuşmak gerek.
-
آن یکیی زان سوی وصفست و حال ** جز دوی ناید به میدان مقال
- O birlik, vasıf ve hal bakımındandır. Fakat söz meydanına ancak ikilik gelebilir.
-
یا چو احول این دوی را نوش کن ** یا دهان بر دوز و خوش خاموش کن 2035
- Ya şaşı gibi bu ikiliği iç, yahut ağzını yum, güzelce sus!
-
یا به نوبت گه سکوت و گه کلام ** احولانه طبل میزن والسلام
- Yahut da nöbetle gâh sus, gâh söyle. Hâsılı şaşıca davul döv vesselâm.
-
چون ببینی محرمی گو سر جان ** گل ببینی نعره زن چون بلبلان
- Bir mahrem gördün mü can sırrını söyle. Gül gördün mü bülbüller gibi nâra at.
-
چون ببینی مشک پر مکر و مجاز ** لب ببند و خویشتن را خنب ساز
- Hileyle, geçici şeylerle dolu bir tulum görürsen dudağını kapat, kendini küp haline sok.
-
دشمن آبست پیش او مجنب ** ورنه سنگ جهل او بشکست خنب
- O, suyun düşmanıdır, onun önünde oynama. Yoksa bilgisizlik taşını atar, küpü kırar.
-
با سیاستهای جاهل صبر کن ** خوش مدارا کن به عقل من لدن 2040
-
صبر با نااهل اهلان را جلاست ** صبر صافی میکند هر جا دلیست
- Cahilin eziyetlerine sabretmek, ehil olanlara cilâdır. Nerede bir gönül varsa sabırla cilâlanır.
-
آتش نمرود ابراهیم را ** صفوت آیینه آمد در جلا
- Nemrut’un ateşi, İbrahim’e bir ayna temizliği verdi, aynayı cilalâr gibi onu da arıttı, cilâladı.