-
راست را دید او رواجی و فروغ ** بر امید آن روان کرد او دروغ
- Doğrunun revacına, parlaklığına bakar da yalancı, o ümitle yalan söyler.
-
ای دروغی که ز صدقت این نواست ** شکر نعمت گو مکن انکار راست
- Ey yalancı, bu yalanın da doğru yüzünden geçmede. Nimete şükret de doğruyu inkâr etme.
-
از مفلسف گویم و سودای او ** یا ز کشتیها و دریاهای او
- Filozofluk taslayandan mı söyleyeyim, onun sevdasından mı bahsedeyim? Yoksa Tanrı’nın gemilerini denizlerini mi anlatayım?
-
بل ز کشتیهاش کان پند دلست ** گویم از کل جزو در کل داخلست
- Hadi onun gemilerinden bahsedeyim. Çünkü o bahis, gönle öğüt verir. Külden bahsedeyim. Çünkü cüz, küllün içindedir.
-
هر ولی را نوح و کشتیبان شناس ** صحبت این خلق را طوفان شناس 2225
- Her velîyi Nuh ve kaptan bil, bu halkın sohbetini de tûfan say.
-
کم گریز از شیر و اژدرهای نر ** ز آشنایان و ز خویشان کن حذر
- Aslandan ve erkek ejderhadan az kaç da âşinalarından, akrabalarından daha fazla sakın.
-
در تلاقی روزگارت میبرند ** یادهاشان غایبیات میچرند
- Onlar, seninle buluşup ömrünü ziyân ederler. Onları anma, gayb âleminden elde ettiğin mahsulü bitirir.
-
چون خر تشنه خیال هر یکی ** از قف تن فکر را شربتمکی
- Susuz eşek gibi her birinin hayali, beden kabından düşünce şerbetini emer, sömürür.
-
نشف کرد از تو خیال آن وشات ** شبنمی که داری از بحر الحیات
- O kovucuların hayali, abıhayattan elde ettiğin çiğ tanesini emiverir.
-
پس نشان نشف آب اندر غصون ** آن بود کان مینجنبد در رکون 2230
- Daldan suyun çekilmesine alâmet, o dalın kupkuru kalması, oynamamasıdır.
-
عضو حر شاخ تر و تازه بود ** میکشی هر سو کشیده میشود
- Hür uzuv taze dala benzer. Ne yana çekersen eğilir.
-
گر سبد خواهی توانی کردنش ** هم توانی کرد چنبر گردنش
- Dilersen ondan sepet, hatt3a çember bile yaparsın.
-
چون شد آن ناشف ز نشف بیخ خود ** ناید آن سویی که امرش میکشد
- Fakat suyu çekildi mi, kökünden su almaz oldu, kurudu mu dilediğin gibi bükülmez.
-
پس بخوان قاموا کسالی از نبی ** چون نیابد شاخ از بیخش طبی
- Kur’an’dan “Namaza kalksalar da üşenerek kalkarlar” âyetini okusana. Dal kökünden meme emmiyor ki.
-
آتشین است این نشان کوته کنم ** بر فقیر و گنج و احوالش زنم 2235
- Bu alamet, taş gibidir. Kısa keseyim de yoksulu, definesini onun hallerini söyleyeyim.
-
آتشی دیدی که سوزد هر نهال ** آتش جان بین کزو سوزد خیال
- Her fidanı yakan ateşi gördün ya. Hayali yakan can ateşini de seyret.
-
نه خیال و نه حقیقت را امان ** زین چنین آتش که شعله زد ز جان
- Candan böyle bir ateş yalımlandı mı ne hayale aman vardır ne hakikate.
-
خصم هر شیر آمد و هر روبه او ** کل شیء هالک الا وجهه
- O, her aslanın, her tilkinin düşmanıdır. “her şey helâk olur, ancak onun hakikati bâkidir.”
-
در وجوه وجه او رو خرج شو ** چون الف در بسم در رو درج شو
- Onun hakikatine var, varlığından geç. “Bismi” deki elif gibi kelimede kaybol.
-
آن الف در بسم پنهان کرد ایست ** هست او در بسم و هم در بسم نیست 2240
- O elif, Bismi’de gizlenmiştir. O, hem Bismi’de vardır, hem yoktur.
-
همچنین جملهی حروف گشته مات ** وقت حذف حرف از بهر صلات
- Böyle ulanmak için hazfedildi mi kelimede yok olur.
-
از صلهست و بی و سین زو وصل یافت ** وصل بی و سین الف را بر نتافت
- O, ulanma içindir, be harfiyle sin harfi, onunla birbirine ulanmıştır. Fakat be harfiyle sin harfinin ulanması, elifin bulanmasına razı olmaz.
-
چونک حرفی برنتابد این وصال ** واجب آید که کنم کوته مقال
- Bu ulanmada, bu buluşmada bir harf bile sığmazsa artık sözü kısa kesmem lâzım benim.
-
چون یکی حرفی فراق سین و بیست ** خامشی اینجا مهمتر واجبیست
- Bir harf bile sin’le be’yi ayırıyor. Burada susmak, en lüzumlu bir şey.
-
چون الف از خود فنا شد مکتنف ** بی و سین بی او همیگویند الف 2245
- Elif, varlığından yok olmuştur ama o harfi olmaksızın da be’yle sin, elifi söyler durur.