English    Türkçe    فارسی   

6
2966-2990

  • ای خنک چشمی که عقلستش امیر  ** عاقبت‌بین باشد و حبر و قریر 
  • Ne mutlu o göze ki akıl, onun başında buyruktur; işin sonunu görür, her şeyi bilir, aydındır, nurludur.
  • فرق زشت و نغز از عقل آورید  ** نی ز چشمی کز سیه گفت و سپید 
  • Çirkinle güzeli, akılla ayırt edin; şu karadır, bu ak diyen gözle değil.
  • چشم غره شد به خضرای دمن  ** عقل گوید بر محک ماش زن 
  • Göz, pislikte biten yeşilliğe de aldanır. Fakat akıl, onu bir de bizim mehengimize vur der.
  • آفت مرغست چشم کام‌بین  ** مخلص مرغست عقل دام‌بین 
  • Yalnız isteği gören göz, kuşa bir âfettir; fakat tuzağı gören akıl, onu âfetlerden kurtarır.
  • دام دیگر بد که عقلش در نیافت  ** وحی غایب‌بین بدین سو زان شتافت  2970
  • Ama bir tuzak daha vardır ki onu akıl da bilemez. İşte gayb âleminde bulunanları gören vahiy, onun için bu tarafa koşup geldi.
  • جنس و ناجنس از خرد دانی شناخت  ** سوی صورت‌ها نشاید زود تاخت 
  • Cinse cins olmayanı akılla bilmek, tanımak gerek. Hemencecik suretlere koşmamalı.
  • نیست جنسیت به صورت لی و لک  ** عیسی آمد در بشر جنس ملک 
  • Cins oluş, ne senin için suretledir, ne benim için. İsa, insan şeklindeydi, fakat melek cinsindendi.
  • برکشیدش فوق این نیلی‌حصار  ** مرغ گردونی چو چغزش زاغ‌وار 
  • Onun için gökyüzü kuşu, karganın kurbağayı havalandırması gibi onu alıp bu gök kubbenin üstüne çıkardı.
  • قصه‌ی عبدالغوث و ربودن پریان او را و سالها میان پریان ساکن شدن او و بعد از سالها آمدن او به شهر و فرزندان خویش را باز ناشکیفتن او از آن پریان بحکم جنسیت و همدلی او با ایشان 
  • Abdülgavs’i perilerin kapıp götürmeleri,yıllarca periler arasında kalması, yıllardan sonra şehrine, çocuklarının yanına gelmesi, fakat perilerden olduğu ve mâna bakımından gönlü onlarda bulunduğu için dayanamayıp cinsiyet yüzünden yine perilerin yanına gitmesi
  • بود عبدالغوث هم‌جنس پری  ** چون پری نه سال در پنهان‌پری 
  • Abdülgavs da peri cinsindendi de peri gibi tam dokuz yıl gizlice kanat çırpıp uçtu.
  • شد زنش را نسل از شوی دگر  ** وآن یتیمانش ز مرگش در سمر  2975
  • Karısı başka bir kocaya vardı, ondan çocukları oldu. Kendi yetimleriyse babalarının ölümünü konuşurlar;
  • که مرورا گرگ زد یا ره‌زنی  ** یا فتاد اندر چهی یا مکمنی 
  • Acaba onu kurt mu paraladı, yoksa eşkiya mı öldürdü; yoksa bir kuyuya mı düştü, yahut da bir pusuya mı uğradı? Derlerdi.
  • جمله فرزندانش در اشغال مست  ** خود نگفتندی که بابایی بدست 
  • Çocuklarının hepsi de düşüncelere dalarlar, hiç biri babamız sağ demezdi.
  • بعد نه سال آمد او هم عاریه  ** گشت پیدا باز شد متواریه 
  • Tam dokuz yıl sonra fakat yine iğreti olarak meydana çıktı, bir müddet sonra yine gözden kayboldu.
  • یک مهی مهمان فرزندان خویش  ** بود و زان پس کس ندیدش رنگ بیش 
  • Bir ay oğullarına konuk oldu. Ondan sonra hiç kimse, bir daha onun rengini bile görmedi.
  • برد هم جنسی پریانش چنان  ** که رباید روح را زخم سنان  2980
  • Kılıç yarası, bedenden ruhu nasıl çalarsa peri cinsinden oluşu onu, insanlar arasından öyle kaptı işte.
  • چون بهشتی جنس جنت آمدست  ** هم ز جنسیت شود یزدان‌پرست 
  • Cennetlik, cennet cinsinden olduğu için bu cinsiyet bakımından Tanrı’ya tapar.
  • نه نبی فرمود جود و محمده  ** شاخ جنت دان به دنیا آمده 
  • Peygamber “Hamd ve cömertlik, dünyaya uzanmış cennet dallarıdır” demedi mi?
  • مهرها را جمله جنس مهر خوان  ** قهرها را جمله جنس قهر دان 
  • Bütün sevgileri, lûtufları, sevgi ve lûtuf cinsinden bil, bütün kahırları da kahır cinsinden.
  • لاابالی لا ابالی آورد  ** زانک جنس هم بوند اندر خرد 
  • Küstahlık, küstahlığı doğurur, aldatan aldanır. Çünkü bunlar akıl bakımından birbirlerinin cinsidir.
  • بود جنسیت در ادریس از نجوم  ** هشت سال او با زحل بد در قدوم  2985
  • İdris yıldızların cinsindendi. Onun için sekiz yıl Zuhal’de kaldı.
  • در مشارق در مغارب یار او  ** هم‌حدیث و محرم آثار او 
  • Zuhal, doğularda da onun dostu oldu, batılarda da, herhalde onunla konuştu, onun sırlarına mahrem oldu.
  • بعد غیبت چونک آورد او قدوم  ** در زمین می‌گفت او درس نجوم 
  • Kaybolduktan sonra tekrar dünyaya gelince yeryüzünde nücum bilgisine dair ders verirdi.
  • پیش او استارگان خوش صف زده  ** اختران در درس او حاضر شده 
  • Önünde yıldızlar güzelce saf kurarlar, dersinde bulunurlardı.
  • آنچنان که خلق آواز نجوم  ** می‌شنیدند از خصوص و از عموم 
  • Bir derecede ki aşağılık yukarılık bütün halk, yıldızların seslerini duyarlardı.
  • جذب جنسیت کشیده تا زمین  ** اختران را پیش او کرده مبین  2990
  • Cins olma çekişi, yıldızları ta yeryüzüne kadar çekmiş, onun yanına getirmişti.